1 of 11

TÜRKİYENİN DİNİ YAPISI

2 of 11

TÜRKİYE’NİN NÜFUS OLARAK DİNİ YAPISI

Türkiye’de resmi makamlarca, ülke nüfusunun %99’nun müslüman olduğu bununda çoğunluğunun Sünni olduğu açıklanmıştır. Ancak, bir sivil toplum örgütü olan “İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlum-Der)” ve çeşitli dini azınlıkların temsilcilerine göre ise bu oran daha düşüktür.

3 of 11

Devletin resmi olarak, başka gayrimüslim cemaatlar olmasına karşın sadece Rum Ortodoksları, Ermeni Ortadoksları ve Yahudiler olmak üzere üç dinsel azınlığı resmen tanıdığı, ayrıca laiklik çerçevesinde getirilen resmi kısıtlamalar nedeniyle ülkede insanların sosyal hayatlarında dini ifadeleri kullanma ve ibadet etme oranlarının değiştiği belirtilmiştir. Sünni nüfustan ayrı olarak Anadolu’da Şii ve Sünni görüşleri özünde birleştiren ve resmi olarak “Heteredoks İslam Mezhebi” olarak tanımlanan Alevilerin varlığı da vurgulanmıştır.

4 of 11

Buna göre Türkiye’de;

  • 15 ila 20 milyon arasında tahmin edilen Alevi toplumu,
  • 500.000-1 milyon arasında Şii Caferi toplumu,
  • Yaklaşık 65.000 Ermeni Ortodoks Hristiyan toplumu,
  • Yaklaşık 25.000’den az Rum Ortodoks Hristiyan toplumu,
  • Yaklaşık 23.000 Yahudi toplumu,
  • 10.000 Bahai toplumu,
  • 15.000 Suriyeli Ortodoks (Süryani) Hristiyan toplumu,
  • 5.000 Yezidi toplumu,
  • 3.300 Protestan Hristiyan toplumu,
  • Sayıları kesin olarak bilinmeyen sayıda Bulgar, Kildani, Nesturi, Gürcü, Roma Katoliği ve Maruni Hristiyan toplumları,
  • Hristiyan kuruluşlara göre Türkiye’de 1.100 Hristiyan Misyonerinin bulunduğu belirtilmiştir.

5 of 11

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde terör örgütü PKK ile mücadele kapsamında ve bölge halkına yapılan baskılar sonucu pek çok Süryani vatandaşın evlerini terk etmek zorunda kaldığı ve bu nedenle Süryani vatandaşların sayısının azaldığı belirtilmiştir.

Ayrıca, 1923 tarihli Lozan Antlaşması’nın “gayri müslim azınlıkların” hepsini kapsamasına rağmen, devletin sadece Rum Ortodoksları, Ermeni Ortadoksları ve Yahudiler olmak üzere üç gruba yasal azınlık statüsü vermiş olması ve ekümenik ve Ermeni Patriklikleri gibi dini liderlik kisvelerinin tanınmaması eleştirilmiştir.

6 of 11

DİN ÖZGÜRLÜĞÜ KONUSUNDA SAĞLANAN İLERLEMELER VE GELİŞMELER

  • 2004 yılı Eylül ayında, TBMM’nin kanunlaştırdığı 5237 sayılı TCK’da, kanunun 125. maddesi (b) fıkrasında “Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından…” yer alan ifadeyle, dini özgürlüklerin garanti altına alınmasına yönelik bir adım olarak değerlendirilmesi,

7 of 11

  • 2005 yılı Eylül ayında, Adana’da, Bebekli kilisesinin bitişiğinde bulunan düğün salonundan gelen gürültüler nedeniyle kilisenin kapatıldığı belirtilmiştir. Ancak, resmi makamların imar
  • yönetmeliğinin “kilise binasının en az 10 metre uzağına bina inşa dilebilir.” maddesi gereğince düğün salonunun işletimini durduğu ve 2006 yılı Nisan ayında Roma Katolik yetkililerinin Pazar ayinleri için Adana’daki Bebekli kilisesini yeniden açtıkları,

2005 yılı Nisan ayında, Mardin ili Midyat ilçesinde, resmi makamlarca Süryanilere ilk defa “Akuti (Bahar bayramı)” kutlamalarına izin verilmesi,

8 of 11

  • 2005 yılı Haziran ayında, Danıştay’ın, Ankara ili Batıkent semtinde bulunan Protestan kilisesine Belediyenin camilere yönelik uyguladığı bedelsiz su hizmeti verebileceği kararını vermesi,
  • 2006 yılı Haziran ayında İstanbul Taşdelen belediyesinin Alevi bir derneğe Cemevi yapmaları için yer tahsis ettiği belirtilmiştir. Ayrıca bu kararın, Alevi cemaatince, Cemevlerinin ilk kez bir kültür merkezinden çok bir ibadet yeri olarak resmen tanındığı şeklinde yorumlandığı,

gibi müşahhas örnekler verilerek açıklanmıştır.

9 of 11

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Din özgürlüğü kapsamında uygulamadan kaynaklanan bir takım aksaklıklar, eksiklikler ve kısıtlamalar olmakla birlikte, AB’ye uyum sürecinde yasalaştırılan düzenlemelerin (TCK ve Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda yapılan düzenlemeler gibi), din ve vicdan özgürlüğünü en üst düzeyde gerçekleştirmeye yönelik çabalar olduğu ve bu değişimin hız kesmeden devam etmesi gerektiği söylenebilir.Ayrıca, uygulamadan kaynaklanan sorunların, sağduyulu yaklaşımlar ve toplumsal bilincin oluşmasıyla ortadan kalkacağı bilinmelidir.

10 of 11

Din özgürlüğü kapsamında çıkarılan yasaların etkin bir şekilde uygulanması için bu alanda faaliyet gösteren kurum ve kuruluşların (Başbakanlığa bağlı olarak faaliyette olan İnsan Hakları Danışma Kurulu, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi) daha etkin ve aktif görev yapmaları gerekmektedir.

Ayrıca, son günlerde yaşanan “irtica” ve buna bağlı olarak gelişen kısır tartışmaların toplumsal gerilim ve kutuplaşmalara yol açacağı öngörülmelidir. Bu nedenle, devletin bütün inançlara eşit uzaklıkta durması gerektiği, din ve vicdan hürriyetinin özgürce kullanımının devlet garantisi altında olması gerektiği vurgulanmalıdır..

11 of 11

ARDA TUNÇ ZANTUR

Ufuk Tıp 1. Dönem