BİLGE KADIN ARAŞTIRMA MERKEZİ
KAYIP SIĞINMACI VE GÖÇMEN ÇOCUKLAR
Kayıp Sığınmacı ve Göçmen Çocuklar Sorunu ve Çözüm Önerileri
Kayıp Sığınmacı ve Göçmen Çocukların Başına Neler Geliyor?
Editör:
Neslihan Sultan PALA
2021
DANIŞMA KURULU
Alev SEZEN
Dilşat ÖZER KESTEVUR
EDİTÖR/ KOORDİNATÖR
Neslihan Sultan PALA
YAZARLAR
Ayfer YILDIRIM ---------------------------------------------------------------------------- Eğitimci / Sosyolog
Hanife BİLGİN ------------------------------------------------------------------------------ İlahiyatçı / Sosyolog
Hatice KURUKOL --------------------------------------------------------------------------- Eğitimci / Sosyolog
Nazmiye GÜLBAŞ -------------------------------------------------------------------------------- Tarihçi / Yazar
Neslihan Sultan PALA --------------------------------------------------------Araştırmacı Gazeteci / Sosyolog
Vildan ERYILMAZ ----------------------------------------------------------------------------------------- Avukat
KATKIDA BULUNANLAR
Gülsen KAYA-----------------------------------------------------------------------------------------------Eğitimci
Sabriye TÜRKMEN KAYA -------------------------------------------------------------------- Eğitimci / Yazar
İLETİŞİM
Selma ÇAKIR
Adres: Acıbadem, Taşköprü Cad., Huzur Apt., 30/5, Kadıköy/İSTANBUL
Kayıp Sığınmacı ve Göçmen Çocuklar Sorunu ve
Çözüm Önerileri
İÇİNDEKİLER…………………………………………………………….……………………………3
ÖZET……………………………………………………………………..……………………………..5
KISALTMALAR …………………………………………………………….…………………………7
GİRİŞ ………………………………………………………………….……………………………..…9
BÖLÜM: 1 (Hanife BİLGİN)
ÇOCUK TANIMLARI……………………………………………...………………...….……..12-14
BÖLÜM: 2 (Av. Vildan ERYILMAZ)
SIĞINMACI – GÖÇMEN– MÜLTECİ TANIMLARI VE ARALARINDAKİ FARKLAR 15-20
2.1. Sığınmacı Tanımı
2.2. Göçmen Tanımı
2.3. Mülteci Tanımı
2.4. Sığınmacı – Göçmen - Mülteci Kavramları Arasındaki Farklar
BÖLÜM:3 (Neslihan Sultan PALA)
İSTATİSTİKİ VERİLER………….......………….......………….......………….......…………...21-30
3.1. Avrupa’da Sığınmacı ve Göçmen Çocuk Sayısı (2015-2020)
3.2. Türkiye’de Geçici Koruma Altındaki Çocuklar
3.3. Amerika’da Sığınmacı ve Göçmen Çocuk Sayısı
BÖLÜM 4: (Nazmiye GÜLBAŞ)
TARİHSEL SÜREÇTE KAYIP ÇOCUK OLGUSU …………………………………………..32-35
BÖLÜM 5: KAYIP SIĞINMACI VE GÖÇMEN ÇOCUKLAR NEREDE?
5.1. Kayıp Çocukların Başlarına Neler Gelebilir? (Neslihan Sultan PALA)…………………...36-44
5.1.1. Almanya - kayıp sığınmacı ve göçmen çocuklar
5.1.2. İngiltere - kayıp sığınmacı ve göçmen çocuklar
5.1.3. Fransa - kayıp sığınmacı ve göçmen çocuklar
5.1.4. ABD - kayıp sığınmacı ve göçmen çocuklar
5.2. Fuhuş Çetesi ve Cinsel Sömürü İddialarının Mülteci Çocuklarla İlişkilendirilmesi (Neslihan Sultan PALA)…………………………………………………………...…………………...……..45-49
5.2.1. İntihar eden pedofili Jeffrey Epstein hakkındaki iddialar
5.2.2. Getty Museum hakkındaki iddialar
5.2.3. Ölümsüzlük iksiri adrenochrome (AC) hakkındaki iddialar
5.3. Internet Üzerinden Satılan Çocuklarla İlgili İddilar ve Adrenochrome İlişkisi (Ayfer YILDIRIM)…………………..………..………..………..………..………..………..………..…….50-52
5.4. Organ Mafyası ile Kayıp Sığınmacı ve Göçmen Çocuklar İlişkisi (Hatice KURUKOL)....53-56
5.4.1. Kayıp çocuklar ve organ mafyası bağlantısı
5.4.2. Avrupa ve organ mafyası iddiaları
5.4.3. Çin ve organ mafyası iddiaları
5.4.4. Afrikalı/Mısırlı göçmenler ve organ mafyası
5.5. Suç Çeteleri ve Çocuk Olgusu (Ayfer YILDIRIM)……………………………….……….…57-60
5.5.1. Göçmen kaçakçılığı ile insan ticareti arasındaki farklar
5.5.2. Kayıp çocuklar ve uyuşturucu
5.6. Ajan Olarak Yetiştirilen Çocuklar (Hanife BİLGİN)………………………………………61-62
5.7. Bilimsel Deneylerde Denek Olarak Kullanılan Çocuklar (Hatice KURUKOL)……..……63-65
GENEL SONUÇ/ DEĞERLENDİRME……………………………………………………….66-69
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ………………………………….…………………………...………….70-72
KAYNAKÇA……………………………………………...……………………………………….73-81
ÖZET
Bilge Kadın Araştırma Merkezi (BİLKA) tarafından hazırlanan “Kayıp Sığınmacı ve Göçmen Çocuklar Sorunu ve Çözüm Önerileri” konulu bu raporun problem cümlesini “Kayıp sığınmacı ve göçmen çocukların nerede?” sorusu oluşturmuştur. Sığınmacı ya da göçmen durumundaki çocukların özellikle kitlesel olarak kaybolmasının gerek Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde, gerek ülkelerin iç ya da dış politikalarında, gerek ana akım medyada gerekse sosyal bilim araştırmalarında yeterli ilgiyi görmediği gözlenmektedir. Rapor, gündemdeki ve alan yazındaki bu boşluğu tamamlama ve konuya dikkat çekerek çözüm önerileri sunma adına önem taşımaktadır.
Günümüz dünyasında refakatli ya da refakatsiz şekilde kendi ülkesi dışına göç etmek zorunda kalan sığınmacı ve göçmen çocukların akıbetinin ne olduğu bilinmiyor. Toplumsal bir sorun olarak göz önünde gerçekleştiği halde -hala bir sorun olarak görülmeyen- bu olguya dikkat çekmek, yüz binlerce kayıp çocuğun başına neler geldiği ya da gelebileceği noktasında bir farkındalık oluşturmak amacıyla BİLKA konu üzerinde kamuoyunun dikkatini çekmeyi kendisine bir misyon edinmiştir. Gerekli yerlere ve mercilere ulusal ve uluslararası alanda ulaşarak kayıp çocukların bulunması, insanlık dışı ortamlardan kurtarılması, onlara “insanca yaşama hakkının verilmesi” noktasında bu raporun bir başlangıç olması hedeflenmektedir.
KAYIP SIĞINMACI VE GÖÇMEN ÇOCUKLAR, barınma, beslenme ve eğitim gibi temel haklarına erişememelerinin yanı sıra dünyanın herhangi bir yerinde TAM DA ŞU ANDA AKIL ALMAZ İŞKENCELER, ZULÜM YA DA İSTİSMAR ALTINDA OLABİLİR. Tam da şu anda bir büyü için kullanılıyor ya da satanist bir ritüele kurban ediliyor olabilir.
Tam da şu anda bir pedofili sapığın iğrenç emellerine alet ediliyor olabilir. Tam da şu anda türlü işkencelerle vücudundaki adrenalinin yükseltilmesi sağlanarak kanı canından çekiliyor olabilir, tam da şu anda silah altında bir ölüm makinesi haline getiriliyor olabilir. Tam da şu anda beyni yıkanarak dinini, milletini, benliğini yitiriyor olabilir. TAM DA ŞU ANDA BİNLERCE KAYIP ÇOCUK ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA KURTARILMAYI BEKLİYOR OLABİLİR.
BU ÇIĞLIKLARIN DUYULMA ZAMANI GELMEDİ Mİ? Tüm dünyaya, yöneticilere, kanun yapıcılara, siyasilere, bürokratlara, sivil toplum kuruluşlarına, medyaya ve kişilere görevler düşmüyor mu? Özellikle medya ve sosyal medyanın bu çocuklar için var olan gücünü kullanması gerekmiyor mu?
BİLKA tarafından hazırlanan bu raporun oluşturulmasında literatür taraması yöntemi kullanılmıştır. Öncelikle ulusal ve uluslararası bilimsel makaleler taranmış, ardından konuyla ilgili olarak Uluslararası Göç Örgütü (IOM), Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi (UHİM), Uluslararası Mülteci Hakları Derneği (UMHD), BM Ekonomik ve Sosyal İşler Dairesi (UNDESA), Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) verileri incelenmiştir. Raporda ayrıca ilgili haberlere, medya ve sosyal medyada yer alan iddialara da yer verilmiştir. Raporun sonuç bölümünde ise genel bir değerlendirme yapılarak çözüm önerilerine yer verilmiştir.
Anahtar kelimeler: kayıp göçmen çocuklar, kayıp sığınmacı çocuklar, refakatsiz göçmen çocuklar, refakatsiz sığınmacı çocuklar, sığınmacı ve göçmen çocuklar.
KISALTMALAR
AA: Anadolu Ajansı
AC: Adrenochrome
ACLU: Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği
agh: adı geçen haber
age: adı geçen eser
agm: adı geçen makale
agy: adı geçen yazar
BİLKA: Bilge Kadın Araştırma Merkezi
AKPM: AKPM, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'dir. Avrupa Birliği ile herhangi bir bağlantısı bulunmayan bu mecliste milli meclislerden seçilen parlamenterler, ülkelerini temsil etmektedirler.
BKA: Federal Kriminal Dairesi (Almanya – Bundeskriminalamt)
BM: Birleşmiş Milletler
BUMF: Almanya Refakatçisi Olmayan Çocuk Mülteciler Birliği
BMMYK Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR)
COHRC: Çin Organ Toplama Araştırma Merkezi
ÇKK: Çocuk Koruma Kanunu
DW: Alman Deutsche Welle Basın Yayın Organı
EGF: Epidermal Büyüme Faktörü
EGM: Türkiye Emniyet Genel Müdürlüğü
EUROPOL: Avrupa Birliğinin ortak güvenlik kuruluşu. Europol “Avrupa Polisi”nin kısaltmasıdır.
HRW: İnsan Hakları İzleme Örgütü
IDMC: Ülke İçinde Yerinden Edilme İzleme Merkezi
IDP: Internally Displaced Person (Ülke İçinde Yerinden Edilmiş Kişi)
IOM: Uluslararası Göç Örgütü
INM: Ulusal Göç Enstitüsü
MCE: Missing Children Europe (Avrupa’nın Kayıp Çocukları)
UASC: Unaccompanied And Separated Children (Refakatsiz ve Ailelerinden Ayrılmış Çocuklar )
UHİM: Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi
UMHD: Uluslararası Mülteci Hakları Derneği
UN: United Nationals (Birleşmiş Milletler)
UN DESA: BM Ekonomik ve Sosyal İşler Dairesi
UNHCR: United Nations High Commissioner for Refugees
UNICEF: Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu
UNRWA: Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı
TCK: Türk Ceza Kanunu
TİHEK: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu
YUKK: Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu
GİRİŞ
Dünyadaki en savunmasız canlılardan biri insan yavrusu yani çocuktur. İnsan dışındaki canlılar doğduğundan itibaren çevreye uyum sağlama, hayatta kalabilme, varlığını ve neslini sürdürebilme yeteneklerini, içgüdüsel olarak kazanır. Oysa çocuğun hem dünyaya geliş süreci hem de yaşam içinde kendini koruyabilme, tehditlerin farkına varma, onlara karşı kendini savunmayı öğrenme ve bu güce ulaşma süreci, buluğ çağından çok daha sonrasına hatta 20’li yaşlara kadar sürer. Konuya bu açıdan baktığımızda çocukların yaşadıkları evrende ne kadar tehlikelere açık ve savunmasız olduğu kolaylıkla anlaşılabilir.
21. yüzyılın en önemli sorunlarından biri “göç” olgusudur. İnsanlık tarihi kadar eski olan göç olgusu günümüz dünyasında en vahim şekilde toplumsal hayatı etkilemeye ve şekillendirmeye devam etmektedir. Aidiyet duygusunun zedelendiği, ekonomik, kültürel ve sosyal alanda büyük hasarlara yol açan, bireysel ve/veya kitlesel olarak gerçekleşen göçler; hem bireyleri hem de toplumları etkilemektedir. Bireysel göçlerde kişisel tercihler ve daha iyi yaşam şartlarına kavuşmak hedeflenirken, özellikle kitlesel göçlerde bir zorunluluk ve zorlanma söz konusudur. Savaşlar ve soykırım başta olmak üzere, ekonomi, iklim, sosyal ve benzeri sebeplerle göç yoluna çıkan insanlar daha iyi yaşama hedefinden çok “hayatta kalabilme dürtüsüyle” yer değiştirmek durumundadır ve çok da tercih hakları bulunmamaktadır. Bilindiği gibi göç eden kişiler şartlara göre; göçmen, sığınmacı ve mülteci şeklinde farklı isimler alabilmektedir.
UMHD’nin 2020 yılı Dünya Mülteciler Günü’nde yaptığı basın açıklamasında belirttiği üzere bugün, Suriye, Irak, Filistin, Afganistan, Sudan, Arakan, Doğu Türkistan ve daha nice bölgelerde metrekare başına vicdanların kaldıramayacağı ağırlıkta zulüm düşmekte, insanlar zorla, baskıyla doğup büyüdükleri topraklardan sürgün edilmektedir. Üstelik bu insanlar sadece sürülmekle kalmayıp, kimi zaman bu çile yolunda; eşini, çocuğunu, annesini, babasını kaybetmekte ve tüm bu acıların üzerine bir tercih değil mecburiyet olan mültecilik konumundan dolayı, sığınmak istedikleri kapılar da yüzlerine çarpılmaktadır.[1] Göç edenlerin en büyük hayali olan Avrupa ve Amerika’da, mültecilere yönelik ayrımcı, dışlayıcı ve ötekileştirici politikalar izlenmektedir. Bahse konu olan bu nefret ve şiddet ortamından en çok etkilenen ise çocuklardır.
Son verilere göre; dünya genelinde zorla yerinden edilmiş 82,4 milyon insan vardır ve bunların arasında, yaklaşık yarısı 18 yaşın altında olan yaklaşık 26,4 milyon mülteci bulunmaktadır.[2] Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği (BMMYK/UNHCR) 2020 raporuna göre; çocuklar dünya nüfusunun yüzde 30'unu oluşturuyor, ancak zorla yerinden edilen tüm insanların yüzde 42'si, 18 yaşın altındadır yani çocuktur. Başka bir deyişle dünya genelinde yaklaşık 34 milyon çocuk zorla yerinden edilmiştir ve 14 milyona yakın mülteci çocuk bulunmaktadır. BMMYK (UNHCR)'ya göre 2018 ile 2020 yılları arasında ise; yaklaşık 1 milyon çocuk da mülteci olarak doğmuştur. [3]
Ne yazık ki, gelinen noktada yaşanan en büyük insani krizlerden biri haline gelen göç meselesinin hala Avrupalı ülkelerce uzunca bir dönem görmezden gelindiği görülmektedir. Bu bağlamda, Avrupa sınırlarına dayanan yüz binlerce insana yönelik “geri püskürtme (push-back) [4] politikasının uygulandığı, bununla birlikte çok sıkı fiziki ve hukukî önlemler alındığı da bilinmektedir. Bahse konu bu önlemler, Avrupa Birliği sınırlarını bir “kaleye” dönüştürürken, ülkelerini çeşitli sebeplerden dolayı terk etmek zorunda kalan binlerce insanı da insan kaçakçılarının avuçlarına terk[5] etmektedir.
Son yüzyılda özellikle zorunlu göçlerin yaşanması sonucu aile/yetişkin refakati olmayan ya da aile/yetişkin refakati olduğu halde savunmasız vaziyette olan mülteci çocukların başına neler geldiği konusu ise, hala belirsizliğini korumaktadır. İşte BİLKA’nın hazırlamış olduğu “Kayıp Sığınmacı ve Göçmen Çocuklar Sorunu ve Çözüm Önerileri” raporu, bu belirsizliğe dikkat çekmek istemiştir.
Raporda ülkelerinden bir şekilde zorunlu göç etmek zorunda kalmış ve sığınmacı ya da göçmen konumunda olan çocuklar ele alınmıştır. Refakatli veya refakatsiz yola düşen bu çocukların göç yolu üzerinde ve sonrasında karşılaşacakları tehdit ve tehlikelere değinilerek sonrasında kaybolan çocukların akıbeti ile ilgili gerçeklikler ve olasılıklar üzerinde durulmuştur. Raporun ele aldığı ana problem: “Kayıp sığınmacı ve göçmen çocuklar nerede?” sorusudur. Alt problem ise; ‘‘Neden bazı ülkeler yetişkinlere karşı bu kadar zalim ve gaddar olabildikleri halde özellikle refakatsiz mülteci çocuklara dönem dönem sözde müşfik bir tavırla kapılarını sonuna kadar açmaktadır?’’
Sınır kapılarını açan bu ülkelerde göçmen ya da sığınmacı konumunda bulunan ve sonrasında kaybolan çocukların sayısı hiç de azımsanmayacak ölçüdedir. Bununla birlikte kayıp sığınmacı ya da göçmen çocuklarla ilgili haberler çok sıradan bir şeklinde servis edilerek normalleştirilmektedir. Bu durum bize 20. yüzyılın önemli düşünürlerinden Hegel’in “Aşina olunan bilinmez.”[6] sözünü hatırlatmaktadır. Lefebvre de politik dramın gündelik temelinin unutulduğu, felsefecilerin hakikati başka yerde aradığı, edebiyatçıların mucize ve macera peşinde koştuğu bir dönemde -aşina olunana bakarak- “Asıl değişim nerede olup biter?” sorusunu ise şöyle cevaplar: “Gündelik hayatın esrarsız derinliklerinde!” [7]
Raporun araştırılması sürecinde ulaşılan veriler, kelimenin tam anlamıyla korkunç bir tabloyu gözler önüne sererken; özellikle Covid-19 virüsü ile yaşanan pandemi sürecinde ortaya çıkan bazı iddialar da bulmacanın parçalarının birleştirilmesinde büyük rol oynamaktadır. Raporda bütün bu iddialar mercek altına alınmakta ve bu iddialar hakkında kamuoyunda en azından bir farkındalık oluşturulması amaçlanmaktadır.
Bu minvalde BİLKA soruyor;
“Kayıp sığınmacı–göçmen-mülteci çocuklar hayatta mı? Hayattaysa nerede ve nasıl yaşamaktalar? Evlat mı ediniliyor, yetimhanelerdeler mi barındırılıyor, işçi olarak mı çalıştırılıyor, ajan olarak mı yetiştiriliyor, silah altına mı alınıyor, etik dışı deneylerde adeta bir kobaya mı dönüştürülüyor ya da fuhuş çeteleri tarafından cinsel bir obje olarak mı kullanılıyorlar?
Hayatta değillerse; hayatlarını neden ve nasıl kaybettiler? Organ mafyasının eline mi düştüler? Ya da iddialara göre güzellikleri uğruna gözleri dönen “elit kesim” bu çocukların kanını “ölümsüzlük iksiri” olarak mı kullanıyor? Yoksa yine iddia edildiği gibi kanları alınan bu çocuklar, satanist ayinlerinde kurban mı ediliyor?”
BÖLÜM: 1
ÇOCUK TANIMLARI
Hanife BİLGİN
İnsanın, gelişim süreci içerisindeki en özel ve en masum hali olan çocukluk dönemi, geçmişten günümüze toplumların, bilim insanlarının, düşünürlerin, din adamlarının, devlet yöneticilerinin, eğitimcilerin, çocukla ilgilenen hemen herkesin kendi bakış açısını ortaya koyarak tanımlamaya çalıştığı özel bir dönemdir. Çocuğu ve çocukluk dönemini tanımlamaya çalışanların masumiyetten bilişsel yapıya, cinsellikten fiziksel gelişime dayanan çeşitli açıklamalar yaptıkları, ancak tanımların hepsinde ortak bir biçimde çocukları yetişkinlerden ayırmaya çalıştıkları görülmektedir.
Çocuğa ve çocukluk dönemine ilişkin tanımlarda tarihsel süreç içerisinde farklılıklar görülmektedir. Yaşam zincirinin doğal ve değişmez halkalarından biri olarak algılanan çocukluk kavramının, değişik toplumlarda, tarihin farklı evrelerinde hatta aynı toplumun farklı kesimlerinde değişik anlamlar taşıdığı, dolayısıyla çocukluk kavramının toplumsal bir kavram olup, diğer toplumsal kavramlar gibi norm ve değerlerden etkilendiği bildirilmektedir.[8]
Çocuk, çocukluk ve bu kavramlara dahil edilen nitelikler, yüzyıllar boyunca değişim göstermiştir. İkinci Dünya Savaşı’nın çocuklara olan etkisi ve çocukların mağduriyetinin yoğun biçimde görülmesi ile başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülkenin çocuklar konusunda daha hassas hareket etmeye başladığı ifade edilmektedir.[9] Bu hassasiyet çocuğa olan bakışı etkileyerek çocuk kavramının, çocuğun gelişimsel özelliklerini dikkate alarak yeniden tanımlanmasını sağlamıştır. Bilimsel alandaki ilerlemeler, insan hakları konusunda yapılan çalışmalar ve gelişimsel bakış açısının ortaya çıkması ile çocuğa ait bütün tanım ve kavramlar değişim geçirmiş ve 20. yüzyıl, “Çocuk Yüzyılı” olarak kendini göstermiştir.[10]
Çocuk tanımı, genellikle bebeklik ve ergenlik çağları arasındaki insan ferdi için kullanılmaktadır. Çocukluk döneminin, konuşma ve yürüme kabiliyetleri kazanıldıktan sonra cinsel gelişimin başladığı ergenlik dönemi ile birlikte bittiği kabul edilmektedir. Ancak bu tanımlamalar görecelidir ve kesin sınırları yoktur. Zira anne karnındaki ‘cenin’e de çocuk denilmektedir.
Birleşmiş Milletlerin, çocuk tanımıyla ilgili net bir ifadesi olmamakla birlikte yayınlamış olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne dayanarak kimlere çocuk denilmesi gerektiğini nicelik kategorisi üzerinden açıklığa kavuşturmaya çalıştığı görülmektedir. Birleşmiş Milletlerin raporlarında 0-18 yaş arasındaki insanlar çocuk kabul edilmektedir.[11] BM’nin bu kabulü, bilim adamlarının, çocuğun büyümesinin ve gelişmesinin çok büyük bir bölümünün 18 yaşına kadar tamamlandığına dair görüşüne dayanmaktadır.
Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 6/1-b Maddesi uyarınca; 18 yaşını doldurmamış kişi çocuktur.[12] Çocuk Koruma Kanunu’nun (ÇKK) 3/1-a Maddesi’ne göre, daha erken yaşta ergin olsa bile, 18 yaşını doldurmamış kişi çocuktur. Bu iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde; 18 yaşını doldurmamış her insan çocuk sayılmıştır. Kişi 18 yaşından önce ergin (reşit) olsa da çocuk sayılmaya devam edecektir. Bu anlamda; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 11. Maddesi’nde; erginlik (reşitlik) yaşı 18 olarak kabul edilirken, 12. Maddesi’nde; 15 yaşını doldurmuş kişinin anne ve babasının rızasıyla ve mahkemenin onayıyla ergin kılınabileceği kabul edilmiş, yine 16 yaşını doldurmuş kişinin hakim kararı ile 17 yaşını doldurmuş kişinin kendi kararıyla evlenebileceği kabul edilerek, evlenmenin kişiyi ergin kılacağı belirlenmişse de bu durumlarda dahi ergin kılınan kişinin çocuk olma hali devam etmektedir. [13]
Kuran`ı Kerim`de çocuk kelimesinin karşılığı olarak daha çok ibn, veled (çoğulu evlâd), gulâm, sagīr, zürriyyet, hafede, ehl kelimeleri yer alırken, birkaç ayette kullanılan sabi ve tıfl kelimeleriyle de genellikle ergenlik çağına erişmemiş kimse kastedilmiştir. Bunun yanı sıra fıkıh kitaplarında ve çocuk gelişimi ile ilgili eserlerde, kız ve erkek çocukları için farklı kelimelerin kullanıldığı da olmuştur. [14]
İslam hukukunda ise doğumla başlayıp ergenlik çağına kadar devam eden döneme “çocukluk”, bu dönemdeki kimseye de “çocuk” denir. İslam hukukunda insan, ana rahmine düştüğü andan itibaren bazı dokunulmaz haklara sahiptir. Çocukluk safhasında da çeşitli hükümlere tabidir.
Çocuğun bakımı, eğitimi, mal varlığının idaresi ve evlendirilmesi, anne-babanın ortaklaşa yürüttükleri haklar ve sorumluluklar kapsamındadır. Bunlar batı hukuk literatüründe velayet kurumu altında değerlendirilirken, İslam hukukunda, hidane (küçük çocukların bakımı, gözetimi ve terbiyesi anlamında bir fıkıh terimi) ve velayet kurumları arasında paylaştırılır.[15] İslam hukukunda insan hayatı, hukukî kişiliğin başlamasının ardından çeşitli dönemlere ayrılır. Bunlar cenin, çocukluk, temyiz, buluğ ve rüşd`tür. Ehliyet, kişinin haklardan faydalanmaya, bu hakları kullanmaya ve borçlanmaya elverişliliği anlamına gelir.
Cenin safhasından itibaren aklî ve bedenî gelişimine paralel olarak yavaş yavaş bu ehliyeti kazanır ve rüşd ile tamamlanır. İslam hukuk doktrininde de ehliyet, vücub ehliyeti ve eda ehliyeti olmak üzere ikiye ayrılır. Anne karnındaki cenin, anneden bağımsız bir varlık kabul edilir. Bundan dolayı eksik vücub (terk edilmesi caiz ve mümkün olmama) ehliyetine sahip olur. Sağ olarak dünyaya gelmesi şartıyla bazı hakları beraberinde getirir. Doğumla birlikte tam ve gerçek hukukî kişilik başlar ve kişi yaşadığı sürece tam vücub ehliyetine sahip olur. Çocukluk dönemi kendi içinde doğumdan temyize (insanın söz ve davranışlarının sebep ve sonuçlarını idrak edebilme ve bu idrake uygun biçimde iradesini kullanabilme gücü anlamında fıkıh terimi), temyizden ergenliğe olmak üzere ikiye ayrılır. Doğumdan temyize kadar olan dönemdeki çocuğa gayri mümeyyiz, temyiz dönemdeki çocuğa mümeyyiz denir. [16]
Gayri mümeyyiz çocuk: Doğumla birlikte kişilik kazanan ve vücub ehliyetine sahip olan çocuğa denir. Çocuk bu dönemde temyiz gücüne sahip değildir. Dolayısıyla hak ve borç doğurucu hukukî işlemler kanuni temsilcisi tarafından yapılır. Gayri mümeyyiz çocuğun cezai ehliyeti yoktur.
Mümeyyiz çocuk: Bu dönem çocuğun iyi ile kötüyü fayda ile zararı birbirinden ayırdığı bir dönemdir. Başlangıcı olarak yedi yaş kabul edilir fakat çocuktan çocuğa farklılık gösterebilir. Çocuk bu yaştan itibaren yaptığı işin sonuçlarını idrak etmeye başlar. Eda ehliyeti bakımından da eksik eda ehliyetine sahiptir. Lehine olan hukukî işlemleri kimseye danışmadan yapabilir. Vakıf kurmak, kefil olmak gibi aleyhine olan işlemleri hiçbir şekilde yapamaz. Lehine ve aleyhine olma ihtimali bulunan işlemleri ise kanuni temsilcisinin izni ile yapabilir. Mümeyyiz çocuğun cezai sorumluluğu gayri mümeyyiz çocuğun sorumluluğu gibidir. Çocukluk çağı ibadetler, ceza ve aile hukuku bakımından buluğla sona erer.[17]
BÖLÜM: 2
SIĞINMACI – GÖÇMEN – MÜLTECİ TANIMLARI VE ARALARINDAKİ FARKLAR
Av. Vildan ERYILMAZ
Dünyada devam eden savaş ve beraberinde getirdiği kitlesel göçün, sosyal, siyasî ve iktisadî sorunların yanında, hukukî birçok sorunu ve soruyu gündeme getirdiği bir gerçektir. “Mülteci” kavramı, özellikle medya tarafından yanlış yere “sığınmacı” ve “göçmen” kavramları ile aynı anlamda kullanılmaktadır. Bu üç kavramı eş anlamlı kullanmak ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Sığınmacı-göçmen-mülteci arasındaki farkı anlamak için uluslararası koruma statülerini incelemek gerekmektedir.
Kavramsal tanımlamaların düzgün bir şekilde ifade edilmesi göçmenlerin ülkede bulundukları pozisyonlar açısından son derece önem arz etmektedir. Özellikle terim birliğinin sağlanması bakımından, ülkemizde bulunan Suriyelilere ilişkin olarak “Suriyeli mülteci, Suriyeli sığınmacı” gibi kavramların yerine, “geçici korunan Suriyeliler” kavramının kullanılmasının ve şartlar oluştuğunda mutlaka ülkelerine geri dönecekleri algısının oluşması bakımından da önem taşımaktadır.
2.1. Sığınmacı Tanımı
Sığınmacı, ülkesinden ayrılmış olan, zulüm ve ağır insan hakları ihlallerinden korunmak için başka bir ülkeye sığınan, ancak hukukî anlamda henüz mülteci olarak kabul edilmeyen ve sığınma başvurusunun sonucunu bekleyen kişidir. Sığınmacının, mültecilik statüsüne uygun olmadığı durumlarda, insani veya diğer ilgili gerekçelerle kalmak için izin sağlanmadıkça, bu kişilerin ülkeyi terk etmeleri istemekte ya da sınır dışı edilebilmektedir.
Bir devletin yabancılara ülkesinde sığınma hakkı tanıyıp tanımaması o devletin uluslararası yükümlülükleri ve ulusal mevzuatı çerçevesinde değerlendirilir. Türk hukuku bakımından bu yükümlülük, 1951 tarihli Mültecilerin Hukukî Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi[18] ve eki olan 1967 Protokolü ile kabul edilmiştir.[19] Ayrıca yine Türkiye’nin taraf olduğu 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde (md.14) herkesin zulüm altında başka ülkelere sığınma ve sığınma olanaklarından yararlanma hakkı olduğunu kabul etmektedir.
Ulusal Mevzuat bakımından ise; Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK) yürürlüğe girene kadar, genel olarak iltica ve sığınma alanını düzenleyen kanun düzeyinde temel bir düzenleme bulunmamaktaydı. Bu nedenle, 1994’den itibaren kısaca “iltica yönetmeliği” olarak anılan “Türkiye’ye İltica Eden veya Başka Bir Ülkeye İltica Etmek Üzere Türkiye’den İkamet İzni Talep Eden Münferit Yabancılar İle İltica ve Göç Mevzuatı Topluca Sığınma Amacıyla Sınırlarımıza Gelen Yabancılara ve Olabilecek Nüfus Hareketlerine Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” ile düzenlenen konu daha çok İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılan genelge ve talimatlarla yürütülmekteydi.[20]
Sığınmacı ve mülteci kavramı tanımının, coğrafi sınırlama dışında aynı olduğunu görmekteyiz. 2013 yılında yayınlanan 6458 sayılı “Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu” m.62 hükmü uyarınca Türk Hukukunda “Sığınmacı” statüsünün yerini “şartlı mülteci” almış, şartları ise 6458 Sayılı kanunda düzenlenmiştir.
Uluslararası hukukta “sığınmacı”; mülteci statüsünü kazanmak için başvuruda bulunmuş, ancak başvuru hakkında henüz karar verilmemiş olan kişileri ifade etmektedir. Yani sığınmacı, mülteci olma yolunda olan kişiyi ifade eder.
Sığınmacı statüsü; geri göndermeme yasağı uyarınca, başvuru süresi sonuçlanana kadar geçirilen geçici bir statüdür. “Sığınmacı” olabilmek için “mülteci” statüsünde sayılmak üzere başvuru yapmış olma şartı aranmaktadır.
Örnek olarak; Türkiye’de yaşayan Suriyeli nüfusun mülteci statüsüne geçişi mümkün olmadığından, sığınmacı sayılması da mümkün değildir. Bu kişiler, geçici koruma altında olup, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ile iş bu kanuna dayanak olarak çıkarılan Geçici Koruma Yönetmeliğine tabidirler.
2.2. Göçmen Tanımı
Göçmen kavramı, hem maddi ve sosyal durumlarını iyileştirmek hem de kendileri veya ailelerinin gelecekten beklentilerini arttırmak için başka bir ülkeye veya bölgeye göç eden kişi ve aile fertlerini kapsamaktadır. Göçmenler, vatandaşı oldukları ülkelerin korumasından yararlanmaya devam ederlerken, zorunlu veya isteğe bağlı sebeplerle daha iyi bir yaşam standardına kavuşabilmek için bulundukları ülke sınırları dışına çıkmaktadırlar. Göç edenlerden hangilerinin sığınma sürecinde olup iltica talebinde bulunduğu veya hangilerinin mülteci statüsü aldıkları bilinmediğinden, göç edenleri kapsayıcı bir terim olan “göçmen” ifadesi kullanılmaktadır. Göçmen ifadesi, çoğunlukla uluslararası göç hareketini gerçekleştirmiş ve Türkiye’ye ayak basmış bireyler için kullanılan bir tanımlamadır.
Uluslararası anlaşmalar içerisinde müşterek olarak kabul edilmiş bir “göçmen” tanımı bulunmamaktadır. Uluslararası Göç Örgütü (IOM) tarafından yapılan tanıma göre; göçmen: bireyin göç etme kararını, zorlayıcı dış faktörlerin müdahalesi olmaksızın kendi özgür iradesiyle ve kişisel uygunluk sebepleri ile aldığı tüm durumları kapsar. Göçmen tanımı ise; “bireyin hiçbir zorlamaya maruz kalmadan maddi ve sosyal koşullarını iyileştirmek, kendileri ile ailelerine ilişkin yaşam koşullarını geliştirmek amacıyla başka bir ülkeye hareket eden kişi” olarak kabul edilmiştir.
Uluslararası Göç Örgütü tanımına göre göç; “Bir kişinin veya bir grup insanın uluslararası bir sınırı geçerek veya bir devlet içinde yer değiştirmesi, süresi, yapısı ve nedeni ne olursa olsun insanların yer değiştirdiği nüfus hareketleridir”. Uluslararası Göç Örgütü; mültecileri de göçmen kategorisinde kabul eder, ancak her mülteci göçmen sayılsa da her göçmen mülteci statüsünde değildir görüşünü benimsemektedir.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR/BMMYK) ise göçmeni; “Sebepleri, gönüllü olup olmaması, göç yolları, düzenli veya düzensiz olması fark etmeksizin, yabancı bir ülkede bir yıldan fazla ikamet eden bir birey” olarak tanımlamaktadır.
Türk Hukukunda belirgin bir göçmen tanımı bulunmamaktadır. Ancak 5543 sayılı İskân Kanunu’nda göçmen; “Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı olup, yerleşmek amacıyla tek başına veya toplu halde Türkiye’ye gelip bu kanun gereğince kabul olunanlardır” şeklinde tanımlanmaktadır.
6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu md.3/1 bendinde göç; “Yabancıların, yasal yollarla Türkiye’ye girişini, Türkiye’de kalışını ve Türkiye’den çıkışını ifade eden düzenli göç ile yabancıların yasa dışı yollarla Türkiye’ye girişini, Türkiye’de kalışını Türkiye’den çıkışını ve Türkiye’de izinsiz çalışmasını ifade eden düzensiz göç ve uluslararası koruma” şeklinde tanımlanmaktadır. Yasal tanımlamalardan da anlaşılabileceği gibi, göçmenler ülkelerini kendi istekleri ve bireysel kararları ile terk ederken, mültecilerin ülkelerini terk etmeleri kendi istekleri ile olmaz, ülkelerinden ayrılmaya mecbur kalırlar. Göçmenler ile mülteciler arasındaki diğer önemli fark ise göçmenler mültecilik statüsü için gerekli olan kıstaslara sahip olmadıklarından, mülteciler için geçerli olan uluslararası korumadan yararlanamazlar. Avrupa dışından gelen kişilerin üçüncü ülkeye yerleştirilinceye kadar, şartlı mülteci statüsünde, “geçici olarak” Türkiye’de kalmasına izin verilmektedir. Geçici Koruma Yönetmeliğinde, geçici koruma tanımı, “Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak veya bu kitlesel akın döneminde bireysel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen ve uluslararası koruma talebi, bireysel olarak değerlendirmeye alınamayan yabancılara sağlanan koruma”, olarak tanımlanmıştır. Örneğin; ülkemizde bulunan Suriye vatandaşlarının hukukî statüsü mülteci olarak değil, geçici koruma kapsamında değerlendirilmektedir.
2.3. Mülteci Tanımı
Mültecilik; İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi m.14/1’e göre; “Herkes zulüm karşısında başka memleketlerden mülteci olarak kabulü talep etmek ve memleketler tarafından mülteci muamelesi görmek hakkını haizdir”. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi; mültecilik statüsünü, zulüm gören her kişinin talep edebileceği evrensel bir hak olarak tanımıştır. Mültecilerin Hukukî Statüsüne ilişkin olarak temel iki uluslararası sözleşme vardır. Bunlar 1951 Cenevre Sözleşmesi ve 1967 New York Protokolüdür. “Mültecilerin Hukukî Durumuna dair Sözleşme”, 14.12.1950 tarihinde Birleşmiş Millet Genel Kurulu’nda kabul edilerek, 28.07.1951 tarihinde Cenevre’de imzalanmıştır. Türkiye’nin 24.08.1950 tarihinde şartlı olarak onayladığı bu sözleşme, 05.09.1961 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin şartlı olarak imzaladığı bu sözleşmeye koyduğu çekinceye göre; “Sözleşmenin hiçbir hükmü, mülteciye Türkiye’de Türk uyruklu kimselerin haklarından fazlasını sağladığı şekilde yorumlanamaz”.
“Mülteci” kavramının tanımı, 1951 Cenevre Sözleşmesi’nin “Genel Hükümler” başlıklı m.1/A-2’de yapılmıştır. Bu maddeye göre mülteci; “1 Ocak 1951’den önce meydana gelen olaylar sonucunda ve ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden, zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle, yararlanmak istemeyen veya tabiiyeti yoksa ve bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen her şahsı” ifade eder.
Aynı maddenin B Fıkrası; “1 Ocak 1951’den önce Avrupa’da veya başka bir yerde meydana gelen olaylar” anlamında anlaşılmalıdır. Her taraf devlet, bu sözleşmeyi imzaladığı, tasdik ettiği veya ona katıldığı sırada bu sözleşmeye göre taahhüt ettiği yükümlülükler bakımından, bu ifadenin kapsamını belirten bir beyanda bulunacaktır. Bahsi geçen maddenin B fıkrası, sözleşmede yer alan “coğrafi şartın kaldırılabilmesinin” önünü açmıştır. New York Protokolü olarak adlandırılan “1951 Sözleşmesine ek Mültecilerin Hukukî Statüsüne İlişkin Protokol” ile birlikte mülteci tanımlamasından, “1 Ocak 1951’den önce meydana gelen olaylar sonucunda” ve “söz konusu olaylar sonucunda” ifadeleri çıkarılarak, tarihsel şart kaldırılmıştır. Yani Taraf Devletler işbu Protokolü, hiçbir coğrafi sınırlama yapılmaksızın uygulayacaklardır” diyerek, mülteci sayılmak anlamında getirilmiş olan coğrafi şart da kaldırılmıştır.
Türk Hukukunda “mülteci” kavramının tanımı ise 1951 Cenevre Sözleşmesine bağlı kalarak, 6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 61. Maddesi’nde yapılmıştır.[21] Bu kanuna göre; “Avrupa ülkelerinde meydana gelen olaylar nedeniyle; ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerden dolayı zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancıya veya bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen vatansız kişiye statü belirleme işlemleri sonrasında “mülteci” statüsü verilir”. Türkiye Cumhuriyeti, kendi iç hukukunda “mülteci” kavramını tanımlarken, 1951 Cenevre Sözleşmesi’nde yer alan tarihsel sınırlamayı kaldırmış, ancak coğrafi sınırlamayı kaldırmamıştır. Başka bir ifade ile Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa ülkeleri dışından ülkesine gelen kişileri “mülteci” olarak tanımamaktadır. Buna bağlı olarak da ülkemizde yaşayan Suriyeliler bu nedenle “mülteci” olarak nitelendirilememektedir. Türkiye Cumhuriyeti, iş bu coğrafi sınırlama çerçevesinde, Avrupa dışından gelenlerin üçüncü ülkeye yerleştirilinceye kadar, “şartlı mülteci” statüsünde, “geçici” olarak, Türkiye’de kalmasına izin vermektedir.[22]
2.4. Sığınmacı – Göçmen - Mülteci Kavramları Arasındaki Farklar
Bir devletin yabancılara ülkesinde sığınma hakkı tanıyıp tanımaması o devletin uluslararası yükümlülükleri ve ulusal mevzuatı çerçevesinde değerlendirilir. Türk Hukuku bakımından bu yükümlülük 1951 tarihli Mültecilerin Hukukî Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi ve eki olan 1967 Protokolü ile kabul edilmiştir. Türkiye’nin taraf olduğu 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde herkesin zulüm altında başka ülkelere sığınma ve sığınma olanaklarından yararlanma hakkı olduğunu kabul etmektedir.
Türkiye, 1951 tarihli Birleşmiş Milletler Mültecilerin Hukukî Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesi'ne 1961 tarihinde taraf olmuş, sözleşmenin kapsamını genişleten 1967 tarihli New York Protokolü'ne de 1968 yılında katılmış, ancak Türkiye sözleşmeye taraf olurken, coğrafi sınırlama şerhi koymuş ve bu sınırlamayı günümüze kadar da muhafaza etmiştir.
Türkiye'nin sözleşmeye coğrafi kısıtlama ile taraf olması, Avrupa Konseyi üye ülkeleri dışından gelip Türkiye’ye sığınanlara mülteci statüsü tanımayacağı anlamına gelmektedir. Türkiye sözleşme hükümlerine göre mülteci statüsü alabilecek Avrupalı olmayan kişileri iç hukuktaki düzenlemelerle "şartlı mülteci" olarak tanımlamakta ve üçüncü bir ülkeye yerleştirilinceye kadar “süreli bir koruma” sağlamaktadır.[23] Ülkemizde, ulusal mevzuat bakımından ise 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK) yürürlüğe girene kadar genel olarak iltica ve sığınma alanını düzenleyen, kanun düzeyinde temel bir düzenleme bulunmamakta idi. Bu nedenle, 1994’ten itibaren “İltica Yönetmeliği” olarak anılan, “Türkiye’ye iltica eden veya başka bir ülkeye iltica etmek üzere Türkiye’den ikamet izni talep eden münferit yabancılar ile iltica ve göç mevzuatı topluca sığınma amacıyla sınırlarımıza gelen yabancılara ve olabilecek nüfus hareketlerine uygulanacak usul ve esaslar hakkında yönetmelik” ile ve İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılan genelge ve talimatlarla yürütülmekteydi.[24]
Mülteci ve sığınmacıyı, göçmen olarak tanımlayabilmek mümkün iken; her göçmen kişiyi sığınmacı veya mülteci olarak tanımlayabilmek mümkün değildir. Uluslararası hukuk açısından mültecilerin hukukî statülerini belirleyen ve aynı zamanda mülteci haklarını düzenleyen, 1951 tarihli “Cenevre Sözleşmesi” ve “Mültecilerin Hukukî Statüsüne ilişkin 1967 Protokolü”dür. Türkiye her iki sözleşmeye de imza atmış taraf ülkelerden biridir.
1951 Cenevre Sözleşmesine göre mülteci, “Irkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği konusunda haklı bir korku taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen kişi”dir.
Sığınmacı; mülteci olduğu iddiası ile ülkesini terk eden ama mültecilik statüsü konusundaki başvurusu sonuçlanmamış kişidir. Mülteci, sığınma başvurusu kabul edilen kişidir. Savaş, kıtlık, doğal afet ve terör gibi sebepler zorunlu dış göçlere, iyi şartlarda yaşama isteği gibi nedenler de gönüllü dış göçlere sebep olmaktadır. Birçok ülkenin hemfikir olduğu en temel sorun olarak, mülteci ve sığınmacıların ihtiyaç duyduğu sosyal haklar ve statülerindeki belirsizlikler vurgulanmaktadır.
BÖLÜM: 3
İSTATİSTİKÎ VERİLER
Neslihan Sultan PALA
Raporun bu bölümünde son 50 yıl içinde yaşanan sığınmacı, göçmen ve mülteci üzerine yapılan araştırmalardan elde edilen istatistiklere yer verilmekte, sığınmacı, göçmen ve mülteci çocuk nüfusu ile kaybolan çocuklar hakkında sayısal veriler özellikle 2015-2020 yılları arası baz alınarak sunulmaktadır. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK/UNHCR) tarafından 18 Haziran 2021 tarihinde açıklanan son verilere göre;[25] 2020 yılı sonunda zulüm, çatışma, şiddet, insan hakları ihlalleri veya kamu düzenini ciddi şekilde bozan olaylar sonucunda, dünya çapında 82,4 milyon insan zorla yerinden edilmiştir. Bu rakam on yıl önceki rakamın yaklaşık iki katı olduğu ifade edilmiştir. Raporda 2019'da rekor kıran bir yılın ardından 2020'de küresel yerinden edilme rakamlarının yaklaşık üç milyon arttığı ve insanlığın yüzde birinin yerinden edildiği, başka bir deyişle 2019 sonundaki 79,5 milyon kişi ile zaten rekor seviyede bulunan bu sayının, 2020 yılında yüzde 4 arttığı belirtilmiştir. 18 yaşın altındakiler ise; zorla yerinden edilmiş tüm insanların yüzde 42'sini oluşturmaktadır. Yani dünya genelinde yaklaşık 34 milyon çocuk zorla yerinden edilmiş durumdadır. Küresel mülteci nüfusunun (26,4 milyon) yüzde 52’sini yani 13 milyon 728’ini 18 yaşın altındaki çocuklar oluşturmaktadır. Başka bir deyişle dünya genelinde yaklaşık 34 milyon çocuk zorla yerinden edilmiştir ve 14 milyona yakın mülteci çocuk bulunmaktadır. UNHCR'ye göre 2018 ile 2020 yılları arasında yaklaşık 1 milyon çocuk mülteci olarak dünyaya gelmiş durumdadır.
Dünyadaki mültecilerin üçte ikisinden fazlası ise sadece beş ülkeden (Suriye, Venezuela, Afganistan, Güney Sudan ve Myanmar) gelmektedir. Raporda, 2020'nin sonu itibarıyla; UNHCR’nin yetki alanı altında 20,7 milyon mülteci, 5,7 milyon Filistinli mülteci ve 3,9 milyon kendi ülkeleri dışında yerinden edilmiş Venezuelalı olduğu, 48 milyon kişinin ise kendi ülkeleri içinde yerlerinden edilmiş durumda olduğu açıklanmaktadır. Türkiye ise 3,7 milyon ile dünyanın en büyük mülteci nüfusuna ev sahipliği yapmaktadır. Türkiye'yi Pakistan (1,4 milyon), Uganda (1,3 milyon) ve Almanya (1,2 milyon) izliyor. BMMYK (UNHCR) 2021 raporunda ayrıca Suriye, Afganistan, Somali ve Yemen'deki gibi uzun süreli krizlerin insanları kaçmaya zorladığı; Etiyopya ve Mozambik gibi yerlerde şiddet olaylarının ise yerinden edilmeyi hızlandırdığı vurgulanmaktadır.[26] Belirtilen bu bilgiler Tablo 1’de yer almaktadır. Aşağıdaki tablolara göre; BMMYK (UNHCR)'nın yetkisi altındaki mülteci sayısı, 20,7 milyon olarak açıklanırken; sığınmacı sayısı 4.1 milyon olarak belirtilmiştir. Ülke İçinde Yerinden Edilme İzleme Merkezi (IDMC) tarafından açıklanan bilgilere göre ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin sayısı 48 milyondur. Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA)’nın yetkisi altındaki Filistinli mülteci sayısı ise 5.7 milyon olarak açıklanmıştır. [27]
Tablo 1: 18.06.2021 verilerine göre, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) tarafından açıklanan veriler (UNHCR: Figures at a Glance)
Kaynak: https://www.unhcr.org/figures-at-a-glance.html Erişim tarihi: 03.08.2021.
Tablo 2: 18.06.2021 verilerine göre, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) tarafından açıklanan veriler (UNHCR: Figures at a Glance)
Kaynak: https://www.unhcr.org/figures-at-a-glance.html Erişim tarihi: 03.08.2021.
Geçtiğimiz yıl (2020) BMMYK (UNHCR) tarafından açıklanan 2019 yılının sonundaki verilere göre [28] dünya genelinde zorla yerinden edilmiş 79,5 milyon insan bulunmaktadır ve bunların yaklaşık yüzde 40’ını 18 yaşın altındaki çocuklar oluşturmaktadır. Bu sayının 45,7 milyonunu ülke içinde yerinden edilmiş insanlar, 26 milyonunu mülteciler[29], 4,2 milyonunu sığınmacılar, 3,6 milyonunu ise yurtdışında yerinden edilen göçmenler oluşturmaktadır. Bu sayı bir önceki yıla göre 10 milyondan fazla artış göstermiştir.
Tablo 3: 2019 yılının sonlarına doğru Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) tarafından açıklanan veriler ise şu şekildedir:
Kaynak: unhcr.org [30] Erişim tarihi: 17.11.2020.
Tablo 3 incelendiğinde; en fazla göç veren ülkeler başta Suriye (6,6 milyon) olmak üzere Venezuella (3,7 milyon), Afganistan (2,7 milyon), Güney Sudan (2,2 milyon) ve Myanmar (1,1 milyon) şeklinde sıralanırkean; en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkeler ise; başta Türkiye (3,6 milyon) olmak üzere, Colombia (1,8 milyon), Pakistan (1,4 milyon), Uganda (1,4 milyon) ve Almanya (1,1 milyon)’dır.
Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) 2020 Dünya Göç Raporu’na göre;[31] 2018 yılında dünya genelindeki göçmen sayısı 272 milyona yükselerek dünya nüfusunun yüzde 3,5’ine ulaşmıştır. Küresel mülteci nüfusu ise; 25,9 milyon olarak açıklanmaktadır.[32] Mülteci sorununun yaşandığı başlıca ülkelerin Suriye, Afganistan, Güney Sudan, Myanmar, Somali, Sudan, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Orta Afrika Cumhuriyeti, Eritre ve Burundi olduğu belirtilmekte, bu ülkelerin toplam mülteci nüfusunun yaklaşık 16,6 milyonunu yani yüzde 82'sini oluşturduğu; küresel mülteci nüfusunun yüzde 52'sinin ise 18 yaşın altında (çocuklar) olduğu kaydedilmektedir.[33]
Tablo 4: Uluslararası Göçler (1970-2019) (International Migrants, 1970–2019)
Kaynak: UN DESA, (BM Ekonomik ve Sosyal İşler Dairesi) 2008, 2019a, 2019b [34]
2050 yılı için yapılan göç tahminleri, dünya genelindeki mülteci sayısının 230 milyona yükseleceği ve dünya nüfusunun yüzde 2,6’sını oluşturacağı yönündeydi. 2020 verileriyle birlikte bu tahminlerin üzerine 30 yıl öncesinden çıkıldığı belirtilmektedir. Ekonomik sebeplerden bağımsız olarak şiddet, çatışma, savaş ve doğal afetler nedeniyle ülkesini terk edenlerin sayısı ise toplam 41,3 milyona ulaşmıştır. Bu sayı 1998’den bu yana izlenen Ülke İçinde Yerinden Edilme İzleme Merkezi’nin (IDMC) verilerinde bir rekor olarak değerlendirilmiştir. Bu mültecilerin yarıdan fazlasını çocuklar, kalanın çoğunluğunu da kadınlar oluşturmaktadır. Yine Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin kabul etmiş olduğu rapora göre; binlerce refakatsiz çocuk, Avrupa’da kaybolmuş organ ve fuhuş mafyalarının eline düşmüştür.[35] Öte yandan basından edinilen bilgilere göre, 2019 yılında çoğunluğu Afgan ve Suriyeli olmak üzere ailelerinden ayrı ya da refakatsiz 111 bin çocuk, 70 farklı ülkede sığınma başvurusunda bulunmuştur. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), ilkokul çağındaki mülteci çocukların en az yarısının eğitimden mahrum olduğunu belirtmiştir. HRW’ye göre, dünya genelinde ülke içinde yer değiştiren insanların (IDP)[36] yüzde 70’lik kesimini, kadınlar ve kız çocukları oluşturmaktadır. [37]
3.1. Avrupa’da Sığınmacı ve Göçmen Çocuk Sayısı (2015-2020)
Avrupa’da mültecilere yönelik ayrımcı, dışlayıcı ve ötekileştirici politikalar izlenmektedir. Bahse konu olan bu nefret ve şiddet ortamından en çok etkilenen ise çocuklardır. Avrupa Deniz Kurtarma Örgütü “SOS Mediterranee”, denizden toplanan göçmenlerin artan oranının 18 yaşın altında ve yalnız seyahat ettiğini, Akdeniz'deki yolculuğun özellikle çocuklar için tehlikeli olduğunu[38] belirtmektedir. 2015 yılında, yanında herhangi bir yakını olmadan AB ülkelerine sığınma başvurusu yapan, akabinde de kayıplara karışan çocuk sayısı 96 bin 465’tir.[39] 2014 yılında çoğunluğu Suriyeli olmak üzere, son iki yılda İsveç'e 83 binden fazla mülteci sığınmıştır. Sığınmacılardan 15 bin kadarını, ailesi olmayan 18 yaş altındaki çocuklar oluşturmaktadır ve bu çocuklardan 2 bin kadarının kaybolduğu açıklanmıştır. Sadece bin 400'ü geçtiğimiz Ağustos ayında kaybolmuştur. [40]
Yapılan araştırmalara göre, yalnızca Avrupa’da uluslararası hukukta can güvenliklerinden, yaşama ve eğitim haklarına kadar pek çok hakları saklı tutulan mülteci çocuklardan yaklaşık 10 bini kaybolmuştur.[41] Avrupa Birliği’nin ortak güvenlik kuruluşu olan Avrupa Polis Örgütü (Europol)’nün, 2018 yılında yaptığı açıklamaya göre; son 2 yıl içerisinde 4 bini Almanya olmak üzere 10 binin üzerinde göçmen çocuğun Avrupa Birliği (AB) ülkelerine geldikten sonra kaybolmuştur.
Ancak bu raporun ardından Avrupa sessizliğe gömülmüş, herhangi bir soruşturma açılmamıştır. Çocukların akıbeti de bilinmemektedir.[42] Kayıp mülteci çocukların sokaklarda ve otobüs duraklarında isimleri ve resimleri de yayımlandığı, hatta birçok zaman polisin kayıp mülteci çocukları bulma teşebbüsünde bulunmadığı da belirtilmektedir. Avrupa’da bir sivil toplum kuruluşu olan “Kayıp Çocuklar Teşkilatı”, 2017 yılı için yaptığı açıklamada; Avrupa’ya yanlarında büyükleri olmadan gelen çoğu Suriyeli ve Afganistanlı olan 63 bin 300 mülteci çocuktan en az 10 bininin kayıp olduğunu belirtirken, Avrupa Birliği Güvenlik Birimi’nin de aynı rakamı açıkladığını söylemek gerekmektedir.[43]
2017 yılında Missing Children Europe (Avrupa’nın Kayıp Çocukları) tarafından yapılan açıklamada da; Avrupa Birliği ülkelerinde her iki dakikada bir çocuğun, her yıl 250 bin çocuğun kaybolduğu ifade edilmektedir. Missing Children Europe, Avrupa’nın 32 ülkesinde, ‘116000’ numaralı kayıp çocuk telefon hattından yapılan görüşmelerden elde ettiği, Avrupa’da kaybolan çocukların yaşı, kaybolma sebepleri, bulunan çocukların sayısı gibi verileri, yıllık rapor halinde yayımlamaktadır. 2017’de Avrupa’da kaybolan çocukların yüzde 46’sının bulunduğuna, bu oranın 2016’ya göre yüzde 4’lük bir artış gösterdiğine ve kaybolan her yüz çocuktan birinin cesedine ulaşıldığına dikkat çekilmekte; ölümlerin çoğunun evden kaçan çocuklar arasından olduğu iddia edilmektedir.[44] Tabii burada bahsedilen verinin, Avrupa’da ailesi ile yaşayan ve Missing Childeren Europe’a telefonla ile bildirilen çocuklar olduğunu belirtmekte yarar vardır.
2017 yılında BM Ekonomik ve Sosyal İşler Dairesi (UN DESA)’nden alınan bilgilere göre; Türkiye'de 1.404.194, Birleşik Krallık'ta 894.851, Rusya Federasyonu'nda 797.981, Almanya'da 777.919, Fransa'da 717.632, İspanya'da 648.374 ve İtalya'da 603.806 mülteci ve göçmen çocuk olduğunu hesaplanmıştır.[45] Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi (UHİM) tarafından yayınlanan rapora göre; “AB Ülkelerinde Mülteci Çocukların Yaşadığı Hak İhlalleri” makalesinde ise söz konusu rakamlar, “Dünya genelinde, her yıl yaşanan savaşlar, çatışmalar, doğal afetler ve baskı rejimleri yüzünden milyonlarca insan yaşadıkları yerleri terk ederek, ulaşabildikleri ülkelere sığınmaya çalışmaktadır. 2008 senesinde 42 milyon kişi olan bu sayı, 2018 yılına kadar katlanarak artmış ve 10 yıllık süreçte 70 milyona ulaşmıştır. 2018 yılında 70 milyonluk bu nüfusun yalnızca 22,5 milyonluk kısmı mülteci statüsüne sahiptir. Söz konusu rakamlarla birlikte yapılan araştırmalar göz önüne alındığında bugün dünya genelinde ortalama her 113 kişiden birinin zorla yerinden edildiği anlaşılmaktadır.[46]”
BMMYK (UNHCR)'nın raporuna göre; 2018'de evlerini terk etmek zorunda kalanların sayısı, bir önceki yıla göre 2,3 milyon kişi artarken, dünya genelinde mülteci konumuna düşen ve sığınma arayan kişilerin sayısının rekor kırarak 70,8 milyona ulaştığı belirtilmektedir. Raporda 25,9 milyon mültecinin, yüzde 50’den fazlasının 18 yaş altı çocuklardan oluştuğuna dikkat çekilmekte ve bu rakamın son 70 yıl içinde kaydedilen en yüksek rakam olduğu ifade edilmektedir. [47]
Zulüm, çatışma, şiddet veya insan hakları ihlallerinin bir sonucu olarak, dünyanın zorla yerinden edilmiş nüfusunun 2018 yılında rekor bir seviyede kaldığının ifade edildiği raporda, 138.600 çocuğun refakatsiz ve ayrılmış olduğu açıklanmaktadır. Yine aynı raporda 27.600 refakatsiz ayrılmış çocuğun, bireysel olarak sığınma talebinde bulunduğu, toplam 111.000 refakatsiz ve ayrılmış çocuk mülteci ihbarının yapıldığı yer almaktadır.[48] Belirtilen verilere göre; mülteci nüfusunun yaklaşık yarısını 18 yaşın altındaki çocuklar oluşturmakta ve bu sayının 2009’daki verilerin yüzde 41’inden daha fazla olduğu ancak 2009’dan önceki 5 yıl için benzerlik gösterdiği ifade edilmektedir. [49]
AK Parti İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Leyla Şahin Usta’nın 2019 yılının Şubat ayında yaptığı açıklamada; 2015’ten beri AB ülkelerinde kaybolan mülteci çocuk sayısının 96 binden, 2016’da refakatsiz şekilde Avrupa’ya ulaşan çocuk sayısının ise, 63 binden fazla olduğunu ifade ederek, bu çocukların nerede olduğunun bilinmediğine vurgu yapmaktadır. Avrupa’da yaşayan refakatsiz mülteci sayısının da 170 bin olduğunu belirten Usta, bu çocukların en çok cinsel istismar, tecavüz, insan kaçakçılığı, organ mafyası, şiddet ve kölelik gibi durumlara maruz kaldığına vurgu yapmıştır. Fransa’da kaydı bulunup kendisinden haber alınamayan çocuk sayısının bin olduğunu belirten Usta, bu noktada Avrupa’nın artık adım atması gerektiğini, çözüm yolu bulunmazsa, ne kadar güvenlik tedbirleri alınsa da bu çocukların ilerde birer terör örgütü mensubu olabileceğine dikkat çekmektedir. [50]
2019 yılında BMMYK (UNHCR) tarafından yayınlanan “Küresel Eğilimler Raporu”na göre; dünyada sığınma başvurusunda bulunmuş olup da başvurusunun sonuçlanmasını bekleyen yaklaşık 3,5 milyon kişi bulunmaktadır. Sadece son 1 yıl itibari ile 1,7 milyon kişi sığınma talebinde bulunmuş olup, söz konusu sığınma taleplerinin 83 bin 800’ü Türkiye’de yapılmıştır. Türkiye son bir sene bazında en çok sığınma talebinin yapıldığı birkaç ülkeden bir tanesi olmuştur.[51]
2020 yılının Şubat ayında Ak Parti İstanbul Milletvekili Serap Yaşar, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM)’ne “Avrupa’da Kayıp Mülteci ve Göçmen Çocuklar” adlı raporu sunmuştur. Raporda 2017-2019 yılları arasında Almanya'da 11 binin üzerinde, Fransa'da 6 bin, İtalya'da 20 bine yakın, İspanya'da 9 bin 218 mülteci çocuğun kayıp olduğu belirtilmiştir.
Europol’ün, Avrupa’daki Refakatsiz Küçüklerin Korunmasını Uyumlaştırmaya İlişkin 2136 (2016) Sayılı Kararı’na atıf yapılan raporda Ocak 2016’da, Avrupa’da, 10.000 göçmen çocuğun kaybolduğu ve Alman yetkililerin 9000 göçmen çocuğun Almanya’da kayıp olduğu beyanlarına dikkat çekilmektedir. Raporda bu rakamların kayda değer ölçüde azalmadığına dikkat çekilerek, kayıp mülteci ve göçmen çocukların durumuna ilişkin ciddi uluslararası farkındalık eksikliğinin sürdüğü ifade edilmektedir. 2324 Sayılı raporda ise, üye ülkelere, organ mafyasının eline düşen, cinsel istismara uğrayan kayıp mülteci ve göçmen çocuklarla ilgili iş birliği çağrısı yapılmakta; “Avrupa’da Kayıp Mülteci ve Göçmen Çocuklar” konulu “Her Gün Dünyada Bir Çocuk Kayboluyor” içerikli raporda “Ulusal parlamentolar ve üye ülkelerin hükümetleri göçmen ve mülteci çocukların kaybını önlemek için çocuğun üstün yararı neyi gerektiriyorsa onu yapmalı, böylece onların yaşamlarına, manevi ve zihinsel bütünlüklerine olan riskleri azaltmalıdır. AKPM’ye üye Devletler çocukların refahları için gerekli tüm koruma ve özeni sağlayarak aşağıdaki hususları sağlamalıdır” diyerek çözüm önerilerini sıralamıştır.[52]
Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) 2020 Dünya Göç Raporu’nda yer alan verilere göre ise; 2019 yılında en yüksek seviyesine ulaşan göç olgusu hakkında dünya genelindeki göçmen sayısının 272 milyona yükselerek dünya nüfusunun yüzde 3,5’ine ulaştığı açıklanmaktadır. [53]
Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkanı Abdullah Resul Demir ise, Birleşmiş Milletler'in (BM) 2019'da yayınladığı verilere göre; dünyada 79,5 milyon mültecinin bulunduğunu söylemiştir. Avrupa Parlamentosu’nun en son kabul ettiği rakamlara göre kayıtlı 170 bin refakatsiz mülteci çocuk bulunduğunu dile getiren Demir, bu sayının son dönemde artmış olabileceğine dikkat çekmektedir. Avrupa Polis Teşkilatı EUROPOL’ün hazırladığı raporda kayıp göçmen çocuk sayısının 11 bin olarak gösterildiğini belirten Demir, Avrupa’daki kayıp göçmen çocuk sayılarının resmi rakamlardan daha fazla olduğunu söylemektedir.[54]
3.2. Türkiye’de Geçici Koruma Altındaki Çocuklar
Göç İdaresinin yayınladığı yaş aralığı tablosuna göre; Türkiye’deki geçici koruma altındaki kayıtlı Suriyeli sayısı 23 Temmuz 2021 tarihi itibarıyla bir önceki aya göre 6 bin 484 kişi artarak toplam 3 milyon 690 bin 896 kişi olarak açıklanmıştır. Bu kişilerin 1 milyon 774 bin 520’si (%48) 0-18 yaş arası çocuklar oluşturmaktadır. 0-18 yaş arası çocukların ve kadınların toplam sayısı ise 2 milyon 627 bin 824 kişi (%71,2).[55]
Hâlihazırda Türkiye’de bulunan kayıtlı mültecilerin yaklaşık 1.1 milyonunu 0-9 yaş arası çocuklar oluşturmaktadır. Bu rakam, yaklaşık 1 milyon çocuğun Türkiye topraklarında doğduğu ve bu topraklarda büyüğü düşünülebilir. Başka bir deyişle Türkiye'de çoğu Suriyeli olmak üzere yaklaşık 4 milyon mülteci yaşıyor ve onların 1.774 milyonu çocuk. Suriyeli erkekler toplam Suriyeli sayısının %53,8’ini oluşturuyor. Suriyeli kadınların oranı ise %46,2. 10 yaşın altındaki Suriyelilerin sayısı 1 milyon 100 bin 813 (%29,8). Tabloya göre Suriyeli erkeklerin sayısı Suriyeli kadınların sayısından 281 bin 168 kişi daha fazladır. Erkek-kadın sayısı arasındaki en büyük fark 71 bin 46 kişi ile 19-24 yaş aralığında olup, yaş sayısı artıkça bu farkın azaldığı görülmektedir. 55 üzeri yaş aralıklarında kadınların sayısının erkeklerden daha fazla olduğu belirtilmektedir.[56]
Tablo 5: Türkiye’deki Suriyeli Sayısı Temmuz 2021
Kaynak: https://multeciler.org.tr/turkiyedeki-suriyeli-sayisi/ Erişim tarihi: 03.08.2021.
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün 29 Mayıs 2020 tarihli istatistiklerine göre;[57] Türkiye’de 3 milyon 579 bin 318 Suriyeli yaşamaktadır. Kayıt dışı olarak başka ülkelerden gelenlerin sayısı ile birlikte bu rakam 5 milyonu bulmaktadır. Suriyeliler Türkiye’ye geldikleri 2011 yılından bu yana Geçici Koruma Statüsü altında bulunmaktadır. Suriye’deki savaşın geçici olduğunu ve oradan gelen vatandaşların kısa süre içerisinde ülkelerine geri döneceğini düşünen Türkiye, Suriye’den gelen sığınmacılara mülteci, şartlı mülteci ve ikincil koruma statüsü vermemiş, bu kişileri Geçici Koruma Statüsü’nde misafir etmiştir. Ancak iç savaşın başlamasından bu yana geçen 9 yıl içerisinde Suriye istikrara kavuşamamış ve Suriye’den Türkiye’ye gelen sığınmacı sayısı da her geçen gün artmıştır. Türkiye’de Geçici Koruma Statüsü ile bulunan Suriyeli sayısı 2013 senesinde 500 bine, 2014 senesinde 1 buçuk milyona, 2015 senesinde 2 buçuk milyona, 2017 senesinde 3 buçuk milyona ve günümüzde ise 4 milyona dayanmıştır.
Mülteciler Derneği’nin 2020 yılında yayınladığı rapora göre ise; ülkemizde 2021 yılının Şubat ayında 3 milyon 585 bin 209 Suriyeli vardır. Bu rakamın 1 milyon 927 bin 609’unu erkekler oluştururken, 1 milyon 658 bin 140’ı ise kadın. Ancak rakamlardaki en önemli nokta Suriyeliler arasındaki 18 yaş altı nüfus. Rapora göre 18 yaş altı toplam 1 milyon 660 bin 581 Suriyeli mevcut. Bu rakamın 519 bin 130’u 5-9 yaş aralığında yer alırken, 0-4 yaş arasında ise 481 bin 243 çocuk bulunmakta. İki yaş aralığı toplandığında Türkiye’de 9 yaş ve altı 1 milyon 373 bin Suriyeli olduğu anlaşılıyor.[58]
Türkiye’de şu ana kadar organ mafyasına rastlanılmamıştır. Ülkemizde çocuklar en çok gönül ilişkisi, eğlence/macera amaçlı ve evlenme amaçlı başta olmak üzere aile içi huzursuzluk ve aile içi şiddet sebebiyle kaybolmaktadır. Kayıp müracaatı yapılan çocukların %98’i bulunmuştur.[59]
Dünyada ve Türkiye’de Afgan göçmenlerinin durumuna bakıldığında, 38,9 milyonluk nüfusa sahip Afganistan'da 2,65 milyon kişi yurt içinde yerinden edilmiş durumda olduğu görülmektedir. Dünyanın farklı ülkelerinde mülteci statüsüne sahip Afganların sayısı ise 2,7 milyon civarında. Dünyadaki Afgan mülteciler, Suriyelilerden (6,6 milyon) sonra 2'nci en büyük mülteci topluluğunu oluşturmaktadır. UNHCR'nin verilerine göre, 2020'de Türkiye'de kayıt altına alınan Afgan sığınmacıların sayısı 116 bin civarında. Ancak düzensiz şekilde göç eden Afganların sayısı çok daha yüksek. Göç İdaresi Kurumunun istatistiklerine göre Türkiye'de yakalanan düzensiz göçmenler arasında Afganlar birinci konumda yer almaktadır.[60]
3.3. Amerika’da Sığınmacı ve Göçmen Çocuk Sayısı
Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU) tarafından Ekim 2019'da yapılan açıklamada; 1 Temmuz 2017-26 Haziran 2018'de 1556 göçmen çocuğun, ABD'ye yasa dışı girmeye çalışırken Meksika sınırında yakalanan ebeveynlerinden ayrıldığının öğrenildiği ve Temmuz 2017'den itibaren sınırda ailelerinden ayrı düşen çocuk sayısının 5 bin 400'ü aştığı belirtilmektedir. Çocukların ailelerinden ayrılmasına son verilmesi için dava açan ACLU avukatı Lee Gelernt, söz konusu 12 aylık süreçte ebeveynlerinden koparılan göçmen çocuklardan 207'sinin 5 yaşından küçük olduğuna dikkat çekmektedir.[61] Ailelerinden alınan çocuklardan 481'inin 10 yaşın, 185'inin de 5 yaşın altında olduğu kaydedilerek, çocukların yaş ortalamasının ise 9 olduğu ifade edilmiştir.[62]
22 Kasım 2020 tarihli bir gazetede; “Amerika'da 450 bine Yakın Siyahi Çocuk Kayıp” başlıklı bir haber yayınlanmıştır. Haberde, ABD’de sadece 2019 yılında, 421 bin 394 çocuğun kaybolduğu bilgisine yer verilerek, birçok ailenin, ekonomik durumları yetersiz olduğu için kaçırılan çocuklarının peşine düşüp davaları takip edemediği, hatta çoğu ailenin durumu polise dahi bildirmediğine vurgu yapılmaktadır. FBI’ın yayınladığı rapora göre, kaybolan çocukların yüzde 37’sinin, Amerikan nüfusunun yüzde 14’ünü oluşturan siyahi çocuklar olduğu, yüzde 20'sini de İspanyol ve Latin kökenli çocukların oluşturduğu belirtilmektedir.[63]
Amerika’daki kayıp sığınmacı/göçmen çocuk olgusu ile ilgili olarak Türkiye’de yayınlanan 21 Ekim 2020 tarihli bir başka haberde ise; ABD Başkanı Donald Trump’ın, Orta Amerikalı göçmenlerin ABD-Meksika sınırı üzerinden girişini önlemek amacıyla 2018 ilkbaharında benimsediği “sıfır tolerans” politikası kapsamında, aynı yılın Haziran ayında 2 bin 700'den fazla çocuğun ailelerinden ayrı düştüğü belirtilmektedir. Haberde ACLU’nun konuya ilişkin itirazını değerlendiren ABD Federal Bölge Mahkemesi Yargıcı Dana Sabraw'ın, Haziran 2018'de Trump'ın kararıyla göçmenlik merkezlerinde alıkonulan mülteci çocukların ailelerine iade edilmesi yönünde verdiği kararla, bu aileler yeniden bir araya getirilmiştir. Ancak ABD’li yetkililer, 2017 yazına dönük politika kapsamında 1500'den fazla çocuğun ailesinden ayrı olduğunu tespit etmiştir. ACLU, mahkeme tarafından atanan bir yürütme komitesinin, telefon numaralarına sahip olduğu 1030 çocuk arasından 485 çocuğun ailesinin yerini belirlerken, ABD-Meksika sınırında ailelerinden koparılan 545'inin ebeveynlerine ulaşılamadığını aktarmaktadır. 545 çocuktan yaklaşık 3'te 2'sinin ailesinin, kendi ülkesinde olduğuna inandığını ifade eden ACLU, bir mahkeme dosyasında, gönüllülerin söz konusu çocukların ailelerini bulabilmek için "kendi memleketlerinde zaman alıcı ve zahmetli yerinde aramalar yaptığını" ancak bu aramaların, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle sekteye uğradığını” açıklamaktadır.[64]
ABD’de seçimlerin ardından göçmen politikasının nasıl olduğu sorusuna gelince son gelişmeleri şu şekilde özetlemek mümkündür. Ulusal Göç Enstitüsü (INM), Guatemala'ya giriş yapan göçmenlerin sayısının 9 bini geçtiğini ve müdahalelerde çok sayıda kişinin yaralandığını açıklamıştır. Öte yandan Meksika, göçmenlerin “yasa dışı geçişine” izin vermeyeceğini duyurarak sınır bölgesinde güvenlik önlemlerini arttırma kararı aldığını belirtmektedir.[65] ABD'ye alınacak mülteci kabul üst sınırını arttırma niyetinde olduğunu belirten Joe Biden yılda 125 bin mültecinin alınması için taahhütte bulunmakta ve ABD'nin mülteci kabul programının yeniden yapılanması için çalışmalara başlayacağını, ancak bunun zaman alacağını da söylemektedir. Bilindiği üzere Eski Başkan Trump mülteci sayısını yıllık 15 bin ile sınırlandırmıştı.[66]
Sonuç
Özetlemek gerekirse Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) tarafından 18 Haziran 2021 tarihinde açıklanan son verilere göre; 2020 yılı sonunda zulüm, çatışma, şiddet, insan hakları ihlalleri veya kamu düzenini ciddi şekilde bozan olaylar sonucunda, dünya çapında 82,4 milyon insan zorla yerinden edilmiştir. UNHCR'nin yetkisi altındaki mülteci sayısı, 20,7 milyon olarak açıklanırken; sığınmacı sayısı 4,1 milyon olarak belirtilmiştir. Ülke İçinde Yerinden Edilme İzleme Merkezi(IDMC) tarafından açıklanan bilgilere göre ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin sayısı 48 milyondur. Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA)’nın yetkisi altındaki Filistinli mülteci sayısı ise 5,7 milyon olarak açıklanmıştır.
UNHCR, IOM 2020 ve elde edilen verilere göre; dünya yüzeyinde göç nüfusu son 50 yılda dünya nüfusuna oranla yüzde 1,2 oranında artarak yüzde 3,5’e ulaşmıştır. Bir başka deyişle 70’li yıllarda yaklaşık 85 bin olan göçmen nüfusu bugün 272 milyona yaklaşmıştır. Zorla yerinden edilenlerin sayısı ise 79,5 milyon, küresel mülteci nüfusu ise 25,9 milyon olarak açıklanmıştır. Bu rakamlar incelendiğinde bugün dünya genelinde yerinden edilmiş 18 yaşın altındaki çocukların sayısı yaklaşık 32 milyona ulaşmıştır. Küresel mülteci nüfusunun ise yüzde 52’sini yani 13 milyon 468’i 18 yaşın altındaki çocuklardır. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin kabul etmiş olduğu rapora göre, binlerce refakatsiz çocuk Avrupa’da kaybolmuş, organ ve fuhuş mafyalarının eline düşmüştür. Avrupa’da mültecilere yönelik ayrımcı, dışlayıcı ve ötekileştirici politikalar izlenmektedir. Bahse konu olan bu nefret ve şiddet ortamından en çok etkilenen ise çocuklardır. Kayıp sayısının bu kadar yüksek olmasına rağmen, Avrupa’da farklı veri toplama metotlarının bulunması ve karışık mülteci hesaplamaları sebebiyle kaç çocuğun kayıp olduğu konusunda kesin bir bilgi toplanamamakla birlikte, bu çocukların niçin kayboldukları, kaybolduklarında başlarına neler geldiği konusunda kapsamlı bilginin toplanması da zordur.
Ege ve Akdeniz başta olmak üzere denizden toplanan göçmenlerin arasında 18 yaşın altında ve yalnız seyahat eden çocukların oranında artış gözlenmektedir. 2015 yılında, yanında herhangi bir yakını olmadan AB ülkelerine sığınma başvurusu yapan, akabinde de kayıplara karışan çocuk sayısı 96 bin 465’tir. 2018 yılında Europol, son 2 yıl içerisinde 4 bini Almanya olmak üzere 10 binin üzerinde göçmen çocuğun Avrupa Birliği (AB) ülkelerine geldikten sonra kaybolduğunu açıklamıştır. Ancak bu raporun ardından Avrupa sessizliğe gömülmüş, herhangi bir soruşturma açılmamıştır. Çocukların akıbeti bilinmemektedir. Avrupa Parlamentosu’nun en son kabul ettiği rakamlara göre kayıtlı 170 bin refakatsiz mülteci çocuk bulunduğu dile getirilmekte EUROPOL’ün hazırladığı raporda ise 11 bin kayıp çocuktan bahsedilmektedir.
Türkiye’de bulunan kayıtlı geçici koruma altındaki kişilerin 1 milyondan fazlasını 0-9 yaş arası çocuklar oluşturmaktadır. ABD’de ise 2019 yılı verilerine göre; “Sıfır Tolerans” politikasıyla sınırda ailelerinden koparılan 1556 göçmen çocuğun 481'inin 10 yaşın, 185'inin 5 yaşın altında olduğu, çocukların yaş ortalamasının ise 9 olduğu ifade edilmektedir. 2017 yılından itibaren ele alındığında ise, bu durumda ABD’de ailelerinden koparılan göçmen çocuk sayısının 5 bin 400’ü aştığı görülmektedir.
BÖLÜM: 4
TARİHSEL SÜREÇTE KAYIP ÇOCUK OLGUSU
Nazmiye GÜLBAŞ
Her milletin kendine özgü ananeleri, kültürel değerleri vardır. Bu gelenek ve kültür değerleriyle büyütülen çocuklar, bu değerleri istikbale taşıyarak, her milletin geleceğini de şekillendirmiş olurlar. Toplumun temel taşı kabul edilen ailenin ve bilhassa çocukların gelişimi, doğal bir ortamda sağlıklı büyümesi, bilgi edinmesi, eğitim görmesi, ahlaki değerlerle donatılması ve her türlü tehlikelerden korunmasının mesuliyeti başta aileye, devlete ve tüm topluma düşmektedir.
Çocuklar dünyaya geldiğinde kendini koruyamaz, özel ilgiye, bakıma ve korunmaya muhtaç olarak doğarlar. Bu bağlamda çocukların hakları hem ulusal hem de uluslararası hukukta yer almıştır. Bu süreç 20. yüzyılda başlatılmıştır. Çocuk haklarının uluslararası bir ortamda korunması için bir örgüt kurma hedefi ilk kez 1894 tarihinde Jules de Jeune tarafından dillendirilmiştir. Buna karşılık ilk resmi teşebbüs 1912 yılında İsviçre'de gerçekleştirilmiş, bunun gibi başka bir çalışma da aynı zamanda Belçika'da yapılmıştır.
Bununla birlikte çocuğa özel bir alaka gösterme gerekliliği 1924 tarihli Cenevre Çocuk Hakları Bildirisi'nde yer almıştır. Bildiride; “Çocuğun gerek bedensel gerek zihinsel bakımdan tam erginliğe ulaşmamış olması nedeniyle doğum sonrasında olduğu kadar, doğum öncesinde de uygun yasal korumayı da içeren özel güvence ve koruma gereksiniminin bulunduğu”[67] şeklinde ifade edilmiştir. Hakların korunması ve ameliyesi devletin mes'uliyeti altında bulunmaktadır. Korumasız olarak dünya gelen çocukların hepsi eşit haklara sahip olarak doğuyor olsalar da hepsi aynı şansa sahip olamamaktadırlar. Tarih boyunca milyonlarca insan, aynı eşit haklara sahip olduğu halde, hak ve özgürlükten mahrum olarak köle olarak yaşamış ve hürriyetin anlamını dahi bilemeden köle olarak ölmüştür.
Köleliğin tarihi kadim dönemlere kadar dayanmaktadır. Ortaçağ'da dünyanın her yerinde köle tüccarları bulunmaktaydı. Öyle ki bir dönem, kölelik konusunda sadece yetişkinler değil çocuklar dahi etkin bir hale gelmiştir. 1212 yılında Çocuk Haçlı seferinde Fransız Cloyes’li Stephen ismindeki çocuk, bütün çocuklara liderlik etmiştir. Bunun yanı sıra bu çocuklara “Holy Land’’, ‘‘Kutsal Toprak” denilen Kudüs’ün Müslümanlardan alınmasında muvaffak olunduğu takdirde hürriyetlerini elde edecekleri vaat edilmiştir.[68]
Günümüzdeki adıyla Kongo Cumhuriyeti'nde 1904 tarihinde Ota Benga isimli 12-13 yaşında bir Afrikalı çocuk kaçırılmış ve hayvanat bahçesinde sergilemek amacıyla ABD'ye götürülmüştür. Gazeteci Pamela Newkirk, Ota Benga'nın kaçırılma ve hayvanat bahçesinde maymunlarla birlikte aynı kafese konularak sergilenmesi süreci hakkında yazdığı kitap ve birçok makale ile dünya kamuoyunu bilgilendirmiştir. Ota Benga ile alakalı haberler uluslararası düzeyde ilgi çekmiş ve aradan geçen 100 yıldan sonra Bronx, nihayet nedamet duyduğunu itiraf ederek, özür dilemiştir. Fakat bugün dilenen özür Ota Benga'ya hiçbir şey kazandırmamıştır. [69]
Belçika Başbakanı Charles Michel 1940-1950'lerde Afrika'da sömürge idaresi sırasında Belçikalı erkeklerin yerli kadınlarla ilişkilerinden doğmuş melez çocuklar, Kongo'nun bağımsızlığını ilan etmeden evvel Belçika'ya kaçırılarak Katolik Kilisesi'nin denetimi altındaki kuruluşlara barınmalı ve Belçikalı ailelere evlat verilmesi dolayısıyla, 2019 yılında özür dilemiştir. Belçika'nın sömürge sırasında sadece Kongo'da 10-15 milyon insanın öldürüldüğü tahmin ediliyor. [70]
Köleliğin Kısa Tarihçesi
Bununla birlikte 1440-1900 yılları arasında Afrika'dan zorla kaçırılan içlerinde çocuklarında bulunduğu pek çok insan, Avrupa ve Amerika'da köle olarak satılmıştır. 1492'de Amerika Kıtası'nın keşfi ile birlikte Afrika'dan Amerika'ya siyahi insanlar getirilerek köle olarak satılmış, ancak ne kadarının çocuk olduğuna dair yeterli yazılı bilgiye ulaşılamamıştır.
O dönem Tumberio, yani “ölü taşıyıcı” ismi verilen gemiler köle ticaretinde büyük bir öneme sahiptir. Başta İngiltere olmak üzere Portekiz, İspanya, Fransa, İskoçya, Almanya, Danimarka ve Hollanda ve Belçika vd. köle ticaretinde öne çıkan ülkelerdi. “İngiliz Parlamentosu’nun raporlarına göre 1768’de Afrika’dan Amerika’ya İngilizler 60.000, Fransızlar 23.000, Hollandalılar 11.000, Portekizliler 1.700 köle göndermiştir. Toplam olarak (bir yılda) 97.500 köle, 1787 yılında bu sayı (yılda) 100.000’e ulaşmıştır. Köle ticareti XVIII. yüzyıl boyunca sürekli artmıştır.” [71]
Çağdaş tarihçiler Afrika'dan dünyaya 12 milyon insan taşındığını öne sürerken, bazı kaynaklarda bu rakamın 25, kiminde ise 40 milyona kadar çıktığı görülmektedir. Örneğin Senegal Başkanı Senghor’un 1962 Dakar Kolokyumu’nda verdiği rakama göre, esir ticaretinin yapıldığı dönemde Amerika’ya 20 milyon esir ulaşmıştır. Ancak bu rakamın içinde esir alırken avda veya gemi ambarında öldürülenler yoktur. Daha gideceği yere ulaşmadan ölen bu insanlarda hesaba dahil edildiği takdirde ortaya korkunç bir rakam çıkmaktadır.
17. yüzyılda Amerika’ya yerleşen Avrupalı göçmenler, topraklarını ellerinden aldıkları yerlileri bir yandan öldürürken, diğer yandan kendi amaçları doğrultusunda köle gibi çalıştırmıştır. Diğer yandan köle tacirleri, Afrika’dan getirdikleri köleleri pazar yerlerinde zincirleyerek satmışlar ve insanlık onuruna uymayan eziyetler etmişlerdir. Sömürge devletleri köleler sayesinde büyük oranlarda kazanç elde etmiş, siyahilerin çalışmasıyla beyazlar zenginleşmiştir.
1700’lü yıllarda Virginia’da 16.000 köle varken, bu sayı 1770 yılında 187.000’e ulaşmıştır. Köleler kaçmaya çalıştıklarında çok korkunç cezalara maruz kalmış; kaçan insanların, kol ya da bacakları kesilerek kızgın zift içine yatırılmış, daha sonra da asılmıştır. 1804 yılında kuzey eyaletlerinde kölelik yasaklanmış, 1807’de İngiltere ve Amerika arasında köle ticaretine son verilmiştir.
ABD’de özgürlük taraftarı olan Kuzey eyaletlerinde, kölelik tamamen kaldırılırken, Güney eyaletlerde kölelik sistemi devam etmiştir. Kölelik Abraham Lincoln tarafından 19 Haziran 1862 yılında kaldırılmıştır. Kuzey ve Güney eyaletleri arasında ortaya çıkan iç savaş, Kuzey’in zaferiyle sona ermiştir. 1865 yılında yasada düzenleme yapılmış ve kölelik tamamen kaldırılmıştır. Her ne kadar kölelik kaldırılmışsa da şu an dünyada birçok siyahi insan, beyazlardan daha kötü şartlarda yaşamaktadır.[72]
Demokrasinin ve çağdaşlığın kalesi olarak görülen İsviçre 18. yüzyıl sonlarında bile hâlâ fakir bir tarım ülkesi iken günümüzün modern İsviçre’si olmasında 1789 yılında 14 yaşından küçük çocukların fabrikalarda çalıştırılmasını yasaklayan düzenlemenin önemli bir yeri vardır. Görünüşte masum, çocuk haklarına saygılı bir karar gibi duran bu düzenleme ile çocuk sömürüsü için yeni bir kapı açılmış, binlerce çocuk geri dönüşü olmayan bir batağa sürüklenmiştir. 14 yaşından küçük çocukların fabrikalarda çalıştırılmasını yasaklayan bu düzenlemenin ardından; devlete borcu olan, boşanmış ve fakir ailelerin çocuklarını, yetimleri, ailesi cezaevinde olanlar veya suç işleyen çocukları kurtarma bahanesiyle, kilisenin açtığı pazarlarda zengin çiftlik sahiplerine satılmıştır. Ayakkabı giymedikleri için Verdingkinder (çıplak ayaklı çocuklar) olarak anılan bu çocuklar, İsviçre’nin geri kalmış tarım ekonomisini canlandırmak, iş gücünü ucuz hale getirmek için acımasızca çalıştırılmış, zorla ailelerinden ayrılmış, eğitim hakları ellerinden alınmış, tecavüze uğramış, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalmıştır. İsviçreli tarihçi Marco Leunberg'in araştırmalarına göre, 1920 ile 1970 yılları arasında 300 bin İsviçreli çocuk bu şekilde satılarak çalıştırılmıştır. 1930'lu yıllarda yalnızca Bern kantonunda tarım işçilerinin yüzde 10'unu Verdingkinder'in oluşturduğuna dikkat çeken Leunberg, günümüzde hala yaşayan 10 bin Verdingkinder bulunduğunu açıklamıştır. İsviçre hükümeti 1974 yılında bu vahşi uygulamanın sorumluluğunu kabul ederek, tüm mağdurlardan özür dilemiş ve 2016 yılında Verdingkinder’lere federal hükümet tarafından tazminat ödenmesi kararlaştırılmıştır.[73]
BÖLÜM: 5
KAYIP SIĞINMACI VE GÖÇMEN ÇOCUKLAR NEREDE?
Raporumuzun bu bölümünde aile/yetişkin refakati olmayan ya da ailesi olduğu halde savunmasız kalabilen sığınmacı ve göçmen çocukların başına neler gelebileceği konusu, belli başlı ana başlıklar altında incelenmektedir. Bu başlıklar fuhuş çetesi ve cinsel sömürü iddiaları, Adrenochrome (AC) ve internette satılan çocuklarla ilgili skandallar (Wayfair), organ mafyası, suç çeteleri, ajan yetiştirme ve bilimsel deneylerde çocukların kullanımı şeklinde sıralanmaktadır.
5.1. Kayıp Sığınmacı ve Göçmen Çocukların Başına Neler Gelebilir?
Neslihan Sultan PALA
Dünyanın gördüğü en büyük insani krizlerden biri haline gelen göç meselesi, Avrupalı ülkelerce uzunca bir dönem görmezden gelinmiştir. Bu bağlamda, Avrupa sınırlarına dayanan yüz binlerce insana yönelik “geri püskürtme” (push-back) politikası uygulanmış, çok sıkı fiziki ve hukukî önlemler alınmıştır. [74] Bahse konu bu önlemler Avrupa Birliği sınırlarını bir “kaleye” dönüştürürken, vatanlarını çeşitli sebeplerden dolayı terk etmek zorunda kalan binlerce insanı da insan kaçakçılarının avuçlarına terk etmiştir.[75] Binlerce sığınmacı ve göçmen, Avrupa’ya botlarla ulaşmaya çalışırken boğularak can vermiş, bu görüntüler televizyonlarda milyonların önünde bir film gibi izlenmiştir. Avrupa’daki Liberaller ve Demokratlar İttifakı’ndan bir Avrupa Parlamentosu üyesi olan Hilde Vautmans, kayıp sığınmacı ve göçmen çocukların dramına Avrupa’nın bakış açısını şu sözleriyle özetlemiştir:
“Bir köpek kaybolduğunda, insanlar Facebook sayfalarında acil durum mesajları gönderiyor. Ancak, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük yerinden edilmiş çocuk nüfusuyla karşılaştığımız bu günlerde, sayısız kurum sessizliğe bürünmüş vaziyette.”[76]
31 Ocak 2016 tarihli BBC Türkçe’de yayınlanan bir habere göre; Avrupa Birliğinin ortak güvenlik kuruluşu olan Avrupa Polis Örgütü Europol, son 2 yıl içerisinde 10 binin üzerinde göçmen çocuğun Avrupa Birliği (AB) ülkelerine geldikten sonra kaybolduğunu açıklamıştır. Europol'ün istihbarat birimi, binlerce çocuğun gittikleri ülkelerde kayıtlarını yaptırdıktan sonra izlerini kaybettirdiklerini ve bu çocukların çeteler tarafından seks işçiliğine ve köleliğe zorlanabileceği uyarısını yapmıştır. Bu açıklama önemlidir, çünkü bu açıklamayla birlikte Europol, ilk kez Avrupa'daki kayıp göçmenler hakkında bir veriyi kamuoyu ile paylaşmıştır. Europol, bu kaybın gerçek mi, yoksa Avrupa ülkeleri üyeleri arasındaki bürokratik karmaşadan mı kaynaklandığını bilmediğini kabul etmekte ancak -böyle olsa bile kayıpların- özellikle mülteci çocuklarının insan kaçakçıları, fuhuş ve dilendirme mafyaları ve köle işçi olarak çalıştırılmaya maruz kalabileceklerine dikkat çekmektedir. Europol Genel Müdürü Brian Donald, Avrupa genelinde mevcut suç örgütü ağlarının küçük yaştaki çocukları hedef almasına karşı yaptığı uyarıda, bu küçük yaştaki mülteci çocuklarının bir kısmının ailelerini bulduğunu da ifade etmiştir.[77] İngiltere'de yayınlanan Observer gazetesine konuşan Donald, “10 binin üzerinde kayıp çocuk olduğunu söylemememiz yanlış olmaz.” demiş ancak sözlerini “Bu çocukların hepsi çetelerin eline düşecek diye bir şey yok. Bir kısmı Avrupa'daki akrabalarının yanına gitmiş olabilir. Ama nerede olduklarını, ne yaptıklarını ya da kimin yanında olduklarını bilmiyoruz” şeklinde sürdürmüştür.[78]
Çocuk Hakları gündemi ile toplanan 10. Avrupa Forumu’nun açıkladığı verilere göre, mülteci çocukların genel itibariyle karşılaştıkları sıkıntılar şu şekilde sıralanmaktadır; [79]
Mülteci çocukların maruz kaldığı bu problemler içerisinde en çok hasara sebebiyet veren büyük bir ihtimalle insan kaçakçılığıdır. Zira bu mesele diğer birçok sıkıntıyı da birlikte getirmektedir. Sığınmacı ve göçmen çocukların kaçırılması, AB ülkelerinde yaygınlık kazanmış bir suçtur. Söz konusu bu illegal fiil, çocukların fiziksel ve psikolojik olarak istismar edilmelerine yol açmaktadır. Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) ve Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) yaptığı açıklamada, Akdeniz üzerinden AB ülkelerine ulaşmaya çalışan mülteci çocukların %75’inden fazlasının fiziksel ve cinsel istismara maruz kaldığı ifade edilmiştir.[80]
Yine edinilen bilgilere göre, sığınmacı ve göçmen çocukların konakladığı kamplardaki güvenlik koşullarının yetersiz oluşu, bahse konu çocukların suç çetelerinin eline düşmelerini de kolaylaştırmaktadır. Bu çocukların sömürüldüğü, dilendirildiği, uyuşturucu madde satışında kullanıldığı, hırsızlığa teşvik edildiği, çocuk işçi olmaya zorlandığı bilinmektedir.[81]
UNICEF’in 2015 yılının Aralık ayında yayınladığı verilere göre dünya genelinde her yıl yaklaşık 1,2 milyon çocuk, kaçakçıların eline düşmektedir. Çocukların ciddi bir kısmının köle olarak çalıştırıldığı, binlercesinin de zorla silahaltına alındığı belirtilmektedir. Aynı şekilde 2015 yılında 10 binden fazla çocuğun, terör örgütleri tarafından zorla asker yapıldığı iddia edilmektedir.[82] AB İnsan kaçakçılığıyla mücadele birimi koordinatörü Myria Vassiliadou, mülteci çocukların satılarak yaygın bir biçimde cinsel sömürü gibi köleliğin çeşitli versiyonlarına maruz kaldığını ve hamile kadınların bebeklerinin başka ailelere satılmak üzere sınırlardan illegal yollarla geçirildiğini[83] ifade etmektedir.
2021 yılının Şubat ayında Münih Güvenlik Konferansı için Save the Children adlı çocuklara yardım örgütünün hazırladığı dijital bir rapor dikkatleri çekmiştir. "Savaş silahı: Çatışmada çocuklara karşı cinsel şiddet" başlıklı rapor, 1990 ile 2019 yılları arasında bu konuda yaşanan olayları kapsamakta, cinsel saldırıya maruz kalma tehlikesi altındaki çocuk sayısının 1990'da 8,5 milyon civarında iken, günümüzde bu sayının 72 milyona yaklaştığı yani son 30 yılda neredeyse on kat arttığı belirtilmektedir. Çatışma bölgelerinde yaşayan çocukların 1/6’sının (426 milyon çocuğun yaklaşık 72 milyonu) silahlı gruplar tarafından cinsel şiddete maruz kalma tehlikesi ile karşı karşıya olduğu belirtilmektedir.[84] Söz konusu raporda cinsel şiddetin tanımı; tecavüz, cinsel kölelik, seks işçiliğine zorlama, cebren hamile bırakma, zorunlu kısırlaştırma ya da sünnet gibi cinsel organların yaralanması eylemlerini kapsamaktadır. Özellikle Irak, Yemen, Kolombiya, Somali, Güney Sudan ve Suriye'deki çocukların büyük risk altında olduğunun belirtildiği raporda; Save the Children Başkanı Susanna Krüger çocuklara karşı işlenen cinsel suçların barış dönemlerinde bile yeterince kayıtlara geçmediğini, çatışma dönemlerinde ise çok daha az kayıt yapılabildiğini hatırlatarak, resmi verilerin buzdağının sadece ucunu gösterdiğini belirtmiş ve elde edilen rakamların Birleşmiş Milletler'in (BM) elindeki veriler ile uyuşmadığının altını çizmiştir.
Krüger, BM’in cinsel şiddet gören çocuk sayısının Save the Children'in ortaya koyduğu rakamlardan daha düşük olduğunu yineleyerek, 2006 yılından bu yana dünya çapında 20 binden fazla çocuğun çatışma ortamında cinsel şiddete maruz kaldığını dile getirmektedir. Raporda ayrıca son 7 yılda cinsel şiddet uygulayan silahlı grupların daha büyük bir kısmının çocukları hedef aldığı, dünya çapındaki 54 çatışmanın 22'sinde sivillere karşı cinsel şiddet, 15'inde çocuklara yönelik cinsel şiddet uygulandığı açıkça bildirilmektedir. Son yıllarda silahlı grupların, Orta Afrika Cumhuriyeti, Demokratik Kongo Cumhuriyeti (DRC), Güney Sudan ve Suriye'deki çatışmalarda erkekleri de hedef aldıkları belirtilmekte, Afganistan'da 2019'da bildirilen vakaların çoğu, iktidardaki erkekler tarafından sömürüldükleri ve köleleştirildikleri erkeklerle ilgili olduğu ifade edilmektedir.
Yunanistan eski Dışişleri Bakanı Nikos Kocias Avrupa'da, binlerce göçmen çocuğun seks kölesi yapıldığını, organ mafyasına teslim edildiğini itiraf etmiştir. Bu açıklama da önemlidir çünkü göçmen çocukların başına gelenler ilk kez resmi bir ağız tarafından kabul edilmiştir. [85]
5.1.1. Almanya - Kayıp Sığınmacı ve Göçmen Çocuklar
2018 yılında Federal Kriminal Dairesi (BKA)’nden edinilen bilgilere göre, Almanya’da 18 yaşından küçük 7 bin kayıp çocuk vardı ve bu çocukların yarısı mülteciydi.[86] “Kayıp çocuk sığınmacılara ne oluyor?” adlı makalesinde Ines Eisele, konuyla ilgili kaygılarını: “Tek başına Almanya’ya gelen çocuk sığınmacılardan binlercesi her yıl kayıtlara kayıp olarak geçiyor. Son ankete göre bu çocukların sayısında yeniden küçük bir artış görülüyor. Peki, bu çocuk ve gençlere ne oluyor? Avrupa’ya yönelik yaşanan sığınmacı akınında on binlerce çocuk ve genç de yanlarında bir velisi olmadan Almanya’ya geldi. Bunların bazıları hemen, bazıları ise bir süre sonra ortadan kayboldu. Almanya Federal Emniyet Teşkilatı (BKA) verilerine göre 2017 yılının başında bu gruba dahil 8 bin 400’den fazla kişi kayboldu. 2019 başı itibariyle ise bu rakam 3 bin 200 civarına inmiş durumda.”[87] sözleriyle dile getirmektedir.
Almanya Refakatçisi Olmayan Çocuk Mülteciler Birliği (BumF)’nden Tobias Klaus, rakamların düşme sebebini, son yıllarda AB’ye geçişlerde yaşanılan azalmaya bağlamaktadır. Klaus asıl artışın, Almanya’ya geldikten sonra reşit olan sığınmacı çocukların ortadan kaybolması vakalarında görüldüğüne dikkat çekerek, 2017’de ankete katılanların yüzde 14,1’inin genç sığınmacıların kaybolması olgusuyla karşılaştıklarını belirtmekte ve 2018’de bu olguyla karşılaşanların oranının yüzde 20,1’e yükseldiğini aktarmaktadır. Eisele ilgili yazısında kaybolan gençler ve çocuklar arasında, sayısal açıdan en büyük grubu Afganların oluşturduğunu, Fas ve Cezayirli kayıpların sayısının da oldukça yüksek olduğunu ifade etmektedir. [88]
Hatırlanacağı üzere 2020 yılının Eylül ayında, Avrupa’nın en büyük sığınmacı kampı olan Yunanistan’ın Midilli Adası’ndaki Moria kampında çıkan yangın sonucunda 12 bini aşkın sığınmacı ortada kalmıştı. Alman hükümetinden yapılan açıklamada da bin 553 kişiye ek olarak yanında ebeveynleri bulunmayan 150 çocuk ve gencin ülkeye kabul edileceği bildirildi. Almanya daha önce de reşit olmayan 53 sığınmacıya kapılarını açmıştı. Hükümet sözcüsü Steffen Seibert, tedaviye muhtaç durumdaki 243 çocuk ve çekirdek ailelerinin Almanya'ya alınması sürecinin de devam ettiğini, böylece alınan son kararla Almanya, Yunan adalarından ek olarak 2 bin 750 sığınmacıyı kabul etmiş olacağını belirtmişti.[89]
Photo: Picture-alliance/dpa/S.Baltagiannis / Migrants and refugees fleeing Moria camp after a fire broke out (Yangından sonra Moria kampından kaçan göçmenler ve mülteciler).
Eisele, “Kayıp çocuklar nerede?” sorusunu şöyle cevaplamaktadır: [90]
“Klaus'a göre sistemin içine entegre olma şansından yoksun ve ‘Ne yaparsan yap, burada istenmiyorsun’ mesajı verilen gençlerin sadece geçici bir şekilde değil, tamamen kaybolarak; paralel sistemlere ve hatta suça kayma riskleri oldukça yüksek. BKA verilerine göre, son yıllarda kaybolan, yaşı reşit olmayan sığınmacıların yüzde 80’i bir süre sonra bulundu. Ancak bulunamayan yüzde 20’lik gruptaki çocuk ve gençlerin ne yaptığı bilinmiyor. Sokaklarda mı yaşıyorlar, seks işçiliğine mi zorlanıyorlar ya da suç örgütlerinin içine mi girdiler, bu konuda bir bilgi yok. BumF’tan Tobias Klaus, en fazla endişe duyulması gereken konunun bu olduğunu belirterek, devletin, bu gençlere perspektif sunulabilmesi adına daha fazla para harcaması gerektiğini ifade ediyor.”
Şubat ayının başında, Almanya’da kayıp mülteci çocukların nerede olduğu ile ilgili endişelerimizi daha da arttıran bir rapor yayınlanmıştır. Almanya’da bir manastırda görev yapan rahibelerin, yetim çocukları, işadamlarına “kiraladıklarına” dair soruşturmaya ilişkin rapora göre; 1960 ve 1970'li yıllar arasında Almanya'nın Speyer kentinde bulunan bir manastırda çoğu 8-14 yaşları arasındaki 175 çocuğun 20 yıl boyunca tacize uğradığı bilgisi de yer almaktadır. Manastırda görev yapan rahibelerin, öksüz erkek çocukları, işadamları ve din görevlilerine 'sattığı veya kiraladıkları' iddia edilen rapora göre bazı çocukların seks kölesi olarak yetiştirildikleri ve bazılarına da 'kiralanmadan' önce uyuşturucu verildiği belirtilmektedir.[91] Buna ek olarak 2021 yılının başında Almanya Federal Kriminal Dairesi tarafından yapılan açıklamada, 607'si 13 yaşın altında olmak üzere reşit olmayan 1579 çocuğun kayıp olduğu, çocukların çoğunu, Afganistan, Fas, Cezayir, Suriye ve Somali'den gelen çocukların oluşturduğu ifade edilmiştir. [92].
Photo: ANSA / Save the Children/Riccardo Venturi. The majority of the missing children cases could be explained (Kayıp çocuk vakalarının çoğu açıklanabilir.)
Bu raporlar bize bir kez daha özellikle Almanya’da kaybolan refakatsiz ve kimsesiz çocukların nerede olduğunu sormamız gerektiğini hatırlatmaktadır. Almanya bu çocukları neden istiyor? Bu konukseverliğin ardında başka gerçeklikler var mı?
Mülteci kabulünde en ağır şartları koşan ülkelerin başında Avusturya’nın geldiği belirtilmektedir. İddialara göre Avusturya, kabul ettiği çok az sayıda mülteciyi ise esir kamplarını aratmayan şartlarda yaşamaya mecbur bırakmakta, Avusturya’ya sığınan çocuk mültecilerin ise sürekli kaybolduğu belirtilmektedir. Eisele bu görüşleri güçlendirmek için “Geçen ay Viyana'daki Traiskirchen mülteci kampına gelen 37 refakatsiz mülteci çocuktan 14'ü kayboldu ve hâlâ haber alınamıyor. Yine geçtiğimiz ay, Avusturya'ya sığınan ve aralarında 3-5 yaşlarında çocuklarında olduğu mültecilerden 71'i bir tır kasasında havasızlıktan ölmüş olarak bulunmuştu”. [93]
5.1.2. İngiltere - Kayıp Sığınmacı ve Göçmen Çocuklar
Euronews tarafından 28.02.2017 tarihinde yayınlanan bir haberde, tarihi süreçte İngiltere’nin 19’uncu yüzyıldan 1970’lere kadar 100 binden fazla çocuğu “kolonilere beyaz Anglosakson iş gücü” sağlamak için gönderdiği belirtiliyor. İngiltere’de oluşturulan bir bağımsız komisyon, 1947-1970 yılları arasında İngiltere’de eski kolonilere gönderilen binlerce çocuğun maruz kaldığı cinsel istismarla ilgili dosyayı görüşmeye başlamıştır. Tamamlanmasının uzun yıllar alacağı düşünülen dosyada; ailelerinden veya yetimhanelerden alınan binlerce çocuğun Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada ve Güney Rhodesia’ya gönderilmiş olduğu[94] ve buralarda çalışma kampı şartlarında yaşadıkları bilgisine yer verilmektedir. Mağdurların gerek yolculuk sırasında, gerekse gönderildikleri ülkelerdeki okullarda veya yerleştirildikleri ailelerde sistemli cinsel istismara uğradığına vurgu yapılmaktadır.
Çocuk hakları savunucuları, kolonilere gönderilen çocukların İngiltere’de pedofiller tarafından seçildiğini ileri sürerken, İngiliz hükümetinin, çocukların seçimini ve gönderildikleri ülkelerdeki idaresini Barnardo’s, Anglikan Kilisesi Çocuk Derneği ve Nasıra Hemşireleri gibi kurumların da aralarında yer aldığı dini kuruluşlara bıraktığı belirtilmektedir. Bu kuruluşların bazılarının daha 1956 yılında haklarındaki cinsel istismar iddialarıyla resmi bir kara listeye alındığı ancak dini çevrelerden gelen baskı üzerine olayın örtbas edildiği iddia edilmektedir.
Avustralya, 2009 yılında çocuk göçmenlerin maruz kaldığı istismarlardan dolayı özür dilemişti. İngiltere de 2010 yılında bir özür yayımlamış ancak özür metninde cinsel istismardan söz edilmemişti. [95] Hal böyleyken göçmen/sığınmacı ve mülteci çocukların ne durumlarda hayatta kalmaya çalıştığı konusu kanayan bir yara olarak güncelliğini korumaktadır.
İngiliz Sky News'te yer alan bir başka haberde ise, “Bilgi Edinme Yasası” kapsamında elde edilen verilere göre, İngiltere'de bakıma muhtaç yaklaşık 10 bin çocuğun karavan, çadır ve gemiler gibi güvenli olmayan, düzensiz barınma yerlerinde kaldığı[96] belirtilmektedir. 2015 yılında da Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi Başkanı Kristen Sandberg liderliğinde yayınlanan bir raporda; çocukların Afrikalı yoksul ailelerden kaçırıldığı ve İngiltere genelinde satıldığı öne sürülmektedir. Çocukların genellikle “vudu” olarak bilinen büyü seanslarında kullanıldığı ve bu büyülerin, en çok Avrupa’ya yerleşen Afrikalı göçmenler ve büyü yaptırmak için büyücü göçmenlere başvuran Avrupalılar tarafından yapıldığı iddia edilmektedir. Raporu hazırlayan Sandberg konu hakkında şunları söylemektedir: “Afrikalı çocuklar, ailelerinden kaçırılarak dini ritüellerde kullanılmak üzere Londra’ya getiriliyor. Masum çocuklar büyü seanslarında tecavüze ve işkenceye maruz kalıyor. Bu konudaki yasal işlemler ise son derece yetersiz. [97] Benzer şekilde Hindistan’da da her yıl 500 binden fazla çocuğun insan kaçakçılarının eline düştüğü, çocukların bir bölümünün “vudu” olarak bilinen büyü seanslarında kullanıldığı, çoğu çocuğun cesedine dahi ulaşılamazken, bazılarının batı ülkelerindeki çöplüklerde bulunduğu iddia edilmektedir.[98]
UNICEF’in açıklamasında büyü için kaçırılan çocukların kesin sayısının verilmediği, sadece yüzlerce masum çocuk ifadesinin kullanıldığı, çocukların kaç paraya satıldıklarının da açıklamadığı iddialarına ek olarak İngiliz basınında Uganda’da örneğin, çocuk başına 15 bin dolar ödemek şartıyla istediğiniz kadar çocuk satın alınabileceği, Çocuk Hakları Komitesi’nin raporunda İngiltere hükümetine çocuk ticaretinin önüne geçmek için daha ciddi adımlar atması gerektiği hatırlatıldığı belirtilmektedir. [99]
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi’nin raporunda ayrıca Afrika’dan kaçırılan çocukların ciddi bir kısmının da İngiltere genelindeki pedofililere satıldığı ve uzun yıllar seks kölesi olarak kullanıldıkları belirtilmektedir. İngiliz medyasında yer alan haberlere göre de, satıcıların çocuk başına 15 ila 150 bin dolar istedikleri dile getirilmekte, güzel kız çocukları ile organları alınmaya müsait, sağlıklı çocukların ise, daha fazla para ettiği iddia edilmektedir.[100]
25 Ocak 2021 tarihinde İngiltere Ulusal Suç Ajansı (NCA), çocuklara yönelik cinsel taciz suçlarına ilişkin verilerin yer aldığı bir rapor yayımlamış, raporda İngiltere İçişleri Bakanlığı’nın “Çocuklara Yönelik Cinsel İstismarla Mücadele Stratejisi” kapsamında yaptığı açıklamasına göre NCA ve polis güçlerinin, 2020’nin Nisan ayından bu yana, ülkedeki en tehlikeli çocuk tacizi suçlularına yönelik operasyonlar düzenlediği belirtilmiştir.[101] Tıpkı Almanya örneğinde olduğu gibi İngiltere’de gerçekleşen bu çocuklara yönelik cinsel taciz suçları kapsamında “Sığınmacı ve göçmen çocuklar nerede?” sorusunu tekrarlamak durumundayız.
5.1.3. Fransa - Kayıp Sığınmacı ve Göçmen Çocuklar
Bilindiği üzere 2007 yılında da Afrika’dan Fransa’ya kaçırılmak istenen çocuklar son anda kurtarılmıştır. “Çad'da Çocuk Kaçırma Skandalı” başlıklı haberde, Çad’da 100 kadar Afrikalı çocuğu Fransa’ya yasadışı yollarla götürmeye çalışan 16 Avrupalı yakalanmıştır. Buna göre bir hayır kurumuna çalışan altı Fransız vatandaşı, üç Fransız gazeteci ve çocukları Avrupa’ya götürecek uçakta görevli yedi İspanyol, çocuk kaçırma ve sahtecilik suçlarından tutuklanmıştır. Söz konusu hayır kurumu savunmalarında, Sudan’ın Darfur bölgesindeki çocukları ölüm tehlikesinden korumak için, Fransız ailelere evlatlık vermeye çalıştıklarını ifade etmişlerdir. Ancak Birleşmiş Milletler’in, çocukların çoğunun Darfur’dan gelmediğini, Çad vatandaşı olduğunu ortaya çıkardığı ifade edilmektedir.[102] Konuyla ilgili olarak başka bir yayın organında; 2007’de Zoe’nin Gemisi isimli yardım vakfının, Afrikalı çocukları Fransız zenginlere sattığı ortaya çıktığı, çocuk başına 4 bin Euro alındığı ve söz konusu çocukların öksüz olduğunun iddia edildiği, ancak daha sonra çocukların anne babalarından yalanlarla kaçırıldığının anlaşıldığı ve vakfın kurucularının ise bir süre yargılandıktan sonra serbest bırakıldığı bilgileri yer almaktadır.[103]
2020 Eylül ayında ise, Güney Sudan’dan bir kargo uçağı ile İspanya’ya kaçırılan yüzlerce çocuk, ağlama seslerinin yakıt ikmali için uçağın iniş yaptığı Nijer’de gümrük memurları tarafından fark edilmesi sonucu kurtarılmıştır.[104]
5.1.4. ABD - Kayıp Sığınmacı ve Göçmen Çocuklar
Eski CIA ajanı Robert David Steele, 7 Eylül 2020 tarihinde basına yaptığı açıklamada çocuk istismarı konusunda şoke eden açıklamalarında, sadece istismarın değil organ ticaretinin de olduğunu “ABD'ye uçaklar dolusu çocuk ithal ediliyor. Bunlar hiçbir kaydı olmayan çocuklar. Problem sadece çocuk köleliği veya cinsel çocuk istismarı değil. Aynı zamanda çocuklara yapılan işkence. Çünkü işin içinde çocukların adrenalinli kanları var. Satanistlerin kan içme ritüelleri var. Problemlerden bir diğeri de çocukların organ ticareti için öldürülmesi. Çin hükümetinin organ ticareti için hapse attığı dini grup olan Falon Gong en kaliteli organları satmaktaydı. Ek olarak ritüel törenler ve ritüel cinayetler var. Keyfe göre yapılan cinayetler de buna dahil” [105] sözleriyle itiraf etmektedir.
Hatırlanacağı üzere Arjantin'de 1976–83 yılları arasındaki askeri diktatörlük döneminde güvenlik güçlerince kaçırılan binlerce kişi ortadan kaybolmuştu. İnsan hakları grupları, bu dönemde çok sayıda çocuğun, asker ya da rejimle bağlantısı bulunan ailelere evlatlık verildiğini söylemektedir. Arjantin'de kaçırılıp asker ailelerine veya rejimle ilişkisi bulunan ailelere verilen çocukların sayısının 300 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bu çocuklardan şimdiye kadar 100'e yakını DNA testleriyle gerçek kimliklerini öğrenebilmiştir.[106]
5.2. Fuhuş Çetesi ve Cinsel Sömürü İddialarının Kayıp Çocuklarla İlişkilendirilmesi
Neslihan Sultan PALA
5.2.1. İntihar eden Pedofili Jeffrey Epstein Hakkındaki İddialar
Kamuoyunda çocuk istismarı denilince akla en çok Pizzagate skandalı ve bağlantılı olarak olduğu iddia edilen pedofili suçlusu Amerikalı finansçı, milyarder iş adamı Jeffrey Epstein gelmektedir. New York’ta yargılandığı mahkemede reşit olmayan genç kızları seks amaçlı insan kaçakçılığına zorlamakla suçlanan[107] Epstein’in, tutuklu bulunduğu Manhattan Correctional Center (MCC) cezaevindeki şaibeli ölümü her ne kadar kayıtlara intihar olarak geçse de, ardında büyük soru işaretleri de bırakmıştır. Basında yer alan haberlere göre ise; Esptein'ın “köle” olarak tuttuğu, tecavüz ettiği ve seks ticareti yaptırdığı çocuk yaştaki kızları da yanına alarak pek çok ülkeye götürdüğü hatta “hamilelik çiftliği kurmak” gibi sapkın önerilerinin olduğu da dava sürecinde gün yüzüne çıkmıştır.[108]
Pedofili hastası Epstein’in “Lolita Express” adlı özel Boeing 727 jeti ile Karayipler'deki özel adası Little St. James’a seyahat edenler arasında çok ünlü isimler yer almaktadır. [109] Gerek siyasi arenadan, gerek Hollywood’dan gerekse iş adamları ve hukukçulardan oluşan geniş bir yelpazeye[110] yayılan bu isimlerden birçoğunun Pizzagate adlı çocuk fuhuş skandalıyla da ilişiği olduğu, aynı zamanda ölümsüzlük iksiri diye nitelenen “Adrenochrome” (Adrenalin Serumu/AC) kullandığı, bununla birlikte ABD eski başkanlarından birine ait bir vakıf tarafından, demokratikleşme, yoksulların kalkındırılması ve AIDS’le mücadele kapsamında Epstein’in özel jetiyle seferler düzenlendiği, vakfın başkanının, vakfa 25 bin dolarlık katkıda bulunan Epstein’ı “Global piyasalara hakim başarılı bir finansör, bilime vakıf bir şahsiyet ve adanmış bir hayırsever” olarak nitelendirdiği[111] de önemli bir iddia olarak karşımıza çıkmaktadır.
Konuyla ilgili olarak, AC üreticisi/satıcısı olduğu iddia edilen Epstein’ın “kıtalar arası insani yardım uçağı” olarak tanınan jeti ile çok sayıda ünlü/zenginin seyahat ettiği Epstein Adası baskını sonucunda ada üzerinde 86 ülkeden getirilmiş çocuk bulunduğu da dikkat çekicidir.[112]
5.2.2. Getty Museum Hakkındaki İddialar
Sosyal ağlarda yer alan diğer iddialara göre; uluslararası fuhuş çetesinin köklerinin ise Petrol kralı Paul Getty tarafından 1953 yılında Malibu’da kurulan ve Genel Merkezi Los Angeles’ta olan, zengin bir “sanat eserleri koleksiyonuna” ev sahipliği yapan[113] Getty Müzesi olduğu söylenmektedir. Buz dağının görünmeyen yüzü olarak ifade edilen Getty Müzesi’nin altında yer altı şehirlerinin olduğu ve o şehirlerde kaybolan milyonlarca çocuğun cinsel istismara uğradığı, işkence gördüğü, öldürüldüğü, satanist ayinlerde kurban edildiği, etlerinin yendiği ve kanlarının gençlik iksiri ve benzeri amaçlarla kullanıldığı iddia edilmektedir.[114].
Yaygın olarak Getty şeklinde adlandırılan Kaliforniya'da bulunan ve iki kampüsten oluşan[115] J. Paul Getty Müzesi ile ilgili iddialar ihbarcı diye nitelendirilen Steven D. Kelley’in 2012’de yaptığı açıklamalarla[116] tartışılmaya başlanmıştır. “Kölelik hiçbir zaman bitmedi o sadece kitleler tarafından tanınmasın diye farklı bir forma sokulup maskelendi.” diyen araştırmacı-yazar Emine Altındal da, feodalizmin de aynı şekilde yeraltına indirgendiğini ve tam faaliyetlerinin aktif vaziyette devam ettiğini iddia etmektedir. Altındal’ın bloğunda yer alan bilgilere göre, dünyanın önde gelen elektro-optik mühendislerinden olan aynı zamanda silah endüstrisinin lazer gözlem ve nişan alma silahlarının mucidi olan Kelley, CIA/NSA’da müteahhitlik yapmıştır. Kelly’in Los Angelas’ta haftada bir yaptığı radyo şovunda ifşa ettiği Getty Müzesi ile ilgili iddialar basında yer almıştır. 2012 yılından beri görüşlerini aktaran Kelly #OccupytheGetty sloganıyla tüm dünyanın dikkatini bu yöne çekmeye çalışmaktadır.[117]
Getty Museum – Deep Underground Bunker & Other Strange Getty Family Info (Getty Müzesi - Derin Yeraltı Sığınakları ve Diğer Garip Getty Aile Bilgileri) adlı makalede “Getty Müzesi ve yer altında oluşturduğu 12 kat derinliğindeki yeraltı şehri var. Ki bu şehrin 250 diğer yeraltı sığınağıyla bağlantısı olduğu da iddia ediliyor. Öncelikle bazı komplo bilgileriyle başlayacağım, çünkü çoğu insan sadece bununla ilgilenecek. Getty ailesinin pek çok kez İngiltere Kraliçesi tarafından Şövalye ilan edilmesini de çok ilginç buluyorum. Bu mümkündür, çünkü Getty ailesi, büyük bir yer altı işlevsel şehri ile 12 kat derinliğinde olduğu söylenen, hem yerin üstünde hem de yer altında modern bir Kral Süleyman tapınağı inşa etmiştir. Ayrıca, Getty'nin havada asılı bir metro treniyle diğer 250 yeraltı sığınağına / şehre bağlandığı da bir söylenti. Bu, Dulce Üssü, Denver Havaalanı, Montauk, 51. Bölge ve daha fazlasında yer altı sığınakları işleten kıtalararası bir yeraltı hükümetidir. Bu insanların Magna Carta altında çalıştıkları söyleniyor, ancak iki versiyon var - birçok gizem okulunun bugüne kadar yaptığı gibi gerçek bilgiyi gizleyen asil ve sıradan bir halk. Getty'ye çok yakın bir yerde evleri olan birçok üst düzey seçkinler ve ünlüler / politikacılar var, büyük olasılıkla bu evler yeraltına bağlı. Playboy Malikanesi, Getty'den sadece 4 mil uzakta”[118] açıklamaları dikkat çekmektedir.
5.2.3. Ölümsüzlük İksiri: Adrenochrome (AC) Hakkındaki İddialar
Refakatsiz veya savunmasız bir şekilde göç etmek durumunda kalan sığınmacı ya da göçmen çocukların karşılaştığı sorunlardan bir diğeri de başta da bahsedildiği üzere; kanlarının “adrenalin serumu” olarak kullanıldığına dair iddialardır. Evet, bahsi geçen iksir aslında insan kanından elde edilen ve bir tür bağımlılık yapan hatta uyuşturucu sayılan Adrenochrome (AC) ya da başka bir deyişle “Ölümsüzlük İksiri” olarak tanımlanmaktadır.
AC konusuna geçmeden önce Epidermal Büyüme Faktörü (EGF) hakkında kısa bir bilgi vermekte yarar vardır. EGF hücre büyümesi, proliferasyonu ve farklılaşmasında önemli rol oynayan bir büyüme faktörüdür.[119] EGF, hücrelerin bölünmesi, farklılaşması, yaşaması, çoğalması, büyümesi ve hücre göçünü uyaran, protein yapıda bir büyüme faktörü olup, özellikle yaraların tedavisinde EGF uygulamaları başarı sağlamaktadır.[120]
AC ise, moleküler “C9H9NO3” olan ve adrenalin (epinefrin) hormonunun yükseltgenmesiyle elde edilen kimyasal bileşiktir. Kan durdurucu tedavi için kullanılmaktadır.[121] Kimyasal isimlerdeki benzerliğe rağmen, krom veya kromlama ile ilgisi yoktur. Doğal ortamda AC, epinefrinin yükseltgenmesiyle oluşur.[122] AC, memelilerde adrenalinin (epinefrin) oksidasyonu ile üretilir. AC bir endokrin salgısıdır, korkuya bağlı olarak insanların böbreküstü bezlerinden elde edilen saf adrenalinden yapılır. Kimyasal, aşırı korku ve terör dönemlerinde vücutta yoğunlaşır. Kurban ritüellerinde, çocukların yüksek seviyeli pedofiliye maruz kaldıklarına tanıklık etmiş insanların ve tanıklıklarının deneyimlerini içermektedir.[123] Vücut bu kimyasalı korku veya heyecan sırasında gerçekleşen adrenalin patlaması ile salgılamaktadır. AC 0-9 yaş aralığındaki çocuklardan elde edilmekte ve bu madde korku ve heyecan sırasında yaşanan adrenalin patlaması ile salgılandığını için dehşet verici yöntemler ile elde edilebilmektedir.[124] AC’un en bilinen etkisi, kullananı gençleştirmesi ve yaşlanmayı büyük oranda yavaşlatmasıdır. Yapay olarak da üretilen AC’un kullanımının artmasıyla beraber, bu kimyasalın farklı yollardan yapay olarak üretilmeye çalışıldığı da konuşulmaktadır.[125]
AC ile ilgili olarak; “İçildiğinde ne mi oluyor? Ruhsal anlamda kendini çok iyi hissediyorsun, gençleşiyorsun, güzelleşiyorsun, bir nevi sınır ötesine geçiyorsun. Tabii kullanmadığında ise direkt çöküyorsun. Yani tüm bağımlılık yaratan kimyasallardan çok daha etkili, güçlü ve elbette ki çok daha bağımlılık yaratıyor. Bunun kandan elde edildiğini anladınız, peki bu hayvan kanı mı? Elbette ki, hayır. Bildiğiniz insan kanı. Ve genelde bebeklerin hatta çocukların kanı tercih ediliyor.” [126] yapılan iddialar da konunun önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.
ABD'li yazar Hunter S. Thompson'ın 1972'de yayımlanan "Fear and Loathing in Las Vegas" adlı romanında AC çocukların beyninden diri diri elde edilmesi gereken bir gençlik iksiri olarak anlatılıyor. Daha sonra Las Vegas Parano adıyla filmi de çekilen roman, bu sıradan kimyasal sentezi dünyanın en güçlü uyuşturucu ilacı olarak sunuyor. Üstelik romanda geçen ifadelere göre çocukların beyninde adrenalin salgılarken ortaya çıkan bu molekülün, ölü bir bedenden elde edilmesi de mümkün değil. Romanda molekülü satan karakterin çocuk katili olduğu ortaya çıkıyor. Thompson'ın romanından yola çıkan komplo teorileri de çocukların AC için kaçırıldığını ve işkence gördüğünü öne sürüyor.[127]
AC elde edilmesi için potansiyel kurban, işkence yöntemine maruz kalıyor ve ölüm süresi mümkün olduğunca uzatılıyor. Buna bağlı olarak vücudun salgıladığı AC miktarı çoğalıyor ve kurban öldürüldükten sonra boynun arka kısmından şırınga yardımıyla kimyasal emiliyor.[128] Bazı kaynaklara göre de bu madde boynun arkasından beyin sapından çekilerek alınıyor. Çocukların gözlerinin morarmasının sebebi de bu olarak belirtiliyor.
Dünyaca ünlü ABD'li oyuncu Sandra Bullock’un 2018 yılında katıldığı The Ellen Show’da Ellen DeGeneres’e “Genç kalabilmek için çocuk derisi enjekte ettiriyorum”[129] açıklaması büyük bir sansasyona sebep olmuştur. Bullock, genç kalabilmek için EGF yöntemiyle Koreli çocukların sünnet derilerini vücuduna enjekte ettiğini açıklamış, bu operasyon sonrasında bir iki gün acı çektiğini, cildinin yandığını ve bu şekilde daha genç bir cilde kavuştuğunu dile getirmiştir. Ancak Bullock’un bahsettiği “çocuk derisi enjekte ettirme operasyonu”nun, sadece sünnet olan Koreli çocuklardan elde edilmediği, kayıp sığınmacı ve göçmen çocukların da tüm organlarından ve derisinden üretildiği iddiası dile getirilmektedir.
Bullock’un açıklamaları, 2020 yılının Şubat ayında (yani COVID 19 sebebiyle yaşanan pandemi sürecinin başında) medya ve sosyal medyada yeniden gündem oldu ve AC ismi, kamuoyunda tartışılmaya başlandı. Kamuoyunda büyük tepki toplayan bu açıklamanın ardından gözler, özellikle kaybolan sığınmacı ve göçmen çocuklara çevrilmiş oldu. Çünkü büyük bir kesimin inancına göre AC, özellikle refakatsiz ve kaybolan sığınmacı ve göçmen çocukların tüm organ ve derilerinden üretilmektedir. Çünkü bahsi geçen programın bomba etkisi oluşturmasının asıl sebebi refakatsiz ve kaybolan sığınmacı çocuklarla ilgili korkunç iddialardır.
Hücre yenilemeyi sağlayarak yaşlanmayı %60 yavaşlattığı ve bağımlılık yaptığı için bir uyuşturucu türü olarak kabul edilen AC, düzenli kullanılmadığı takdirde kişiyi çok hızlı yaşlandırmakta ve halüsinasyonlara neden olmaktadır. Hatta pandemi döneminde de pek çok ünlünün AC’ye ulaşamadığı için ciltlerinde bariz farklılıkları olduğu konuşulmuştur. Bu kişilerin pandemi döneminde sosyal medyadaki fotoğraflarında hızla yaşlandıkları bunun da adrenalin serumuna erişememelerinden kaynaklı olduğu iddia edilmiştir.
Bu iddiaların ne kadar doğru olduğu bilinmemekle birlikte, yurt dışında bu tür işlemlerin bir hayli popüler olduğu, oldukça rağbet gören deri enjekte ettirme işleminin seansının ise; 650 dolardan başladığı[130] bilgileri basında yer almaktadır. Kamuoyunun gözünün önünde sadece Sandra Bullock bu iddia ile yer alsa da iddialarla ilgili dünya liderlerinden, ekonomistlerden, hukukçulardan, sanatçılardan, elitlerden özellikle de Hollywood camiasından isimler de telaffuz edilmektedir.[131] Yine bahsi geçen isimlerin bir kısmının Pizzagate çocuk istismarı skandalı[132] ile bir kısmının ise satanist ayinlerde, kurban ritüellerini konu alan performans gösterileri ile ilgisi olduğu söylenmekte, konuyla ilgili olarak subliminal mesajların Simpsonlar adlı çizgi filmde de yer aldığı iddia edilmektedir.[133]
5.3. İnternet Üzerinden Satılan Çocuklarla İlgili İddialar ve Adrenochrome İlişkisi
Ayfer YILDIRIM
ABD'nin önde gelen bir online mobilya mağazası olan Wayfair’in çocuk kaçakçılığı yaptığına dair iddialarla birlikte, kimyasal bir bileşik olan “Adrenochrome” (AC) da bir kez daha gündeme geldi. Sosyal medyada yer alan iddialara göre, sadece çocukların beyinlerinde üretilen bu maddeyi elde etmek için, küçük çocuklar kaçırılarak öldürülüyor. AC, milyarlarca dolar değerinde dünyanın en güçlü uyuşturucusu ve adrenalin türevi bir ilaç olarak anlatılıyor. Oysa bir uyuşturucu dahi olmayan AC bir sentez olarak mevcut ve yasal olarak da satılıyor. [134]
“Çocukların e-ticaret siteleri üzerinden satıldığı iddiaları doğru mu?’’ sorusunun yanıt bulması araştırmamızın bu bölümünün konusunu oluşturmaktadır. ABD'de; ‘internet üzerinden ev eşyaları satan Wayfair adlı bir mobilya mağazasının kaçırılan ve sahipsiz çocukları para karşılığı satışa çıkardığı” iddiası gündeme gelince, gözler, özellikle kayıp göçmen, sığınmacı ve mülteci çocukların üzerine bir kez daha çevrilmiştir.
Kurulduğu 2002 yılından beri, ABD'nin en çok tıklanan alışveriş sitelerinden biri olan ve yıllık geliri 10 milyar dolara yaklaşan şirketin, Amerika Birleşik Devletleri'nin yanı sıra Kanada, Almanya, İrlanda ve İngiltere'de ofisleri ve depoları bulunmaktadır. Uluslararası ölçekte yer alan bir şirketin böyle bir iddiayla suçlanmasının temeli olarak, şirketin sattığı ürünlerin fiyatı ve adlandırılması gösterilmekte ancak konuyla ilgili yapılan taramalarda henüz resmi bir dayanağın olmadığı görülmektedir.
Her şey ABD'de komplo teorisyeni olarak nitelendiren bir Twitter kullanıcısının Wayfair sitesinde satılan ürünler ve kayıp insanlar arasındaki bağlantıyı ortaya çıkardığı iddiasıyla başlamıştır. Basit ev ve büro eşyalarının fahiş fiyata satılması üzerine, araştırmalarda bulunan Tommy G, söz konusu eşyaların ürün adının kayıp insanlara ait olduğunu ileri sürmüş, ürün kodunun bir arama motoruna yazılması durumunda çocuk resimleri çıktığını[135] iddia etmiştir. Örneğin; 2019'da Ohio'da kaybolan 19 yaşındaki bir çocuğun adının verildiği bir büro dolabının, 12 bin 899 dolar gibi fahiş bir fiyata satılmasını iddialarına dayanak olarak göstermiştir. Aynı ürünün başında isim yokken daha ucuz olduğu, eğer isim varsa on binlerce dolara satıldığı iddiasının sosyal medyada yayılması üzerine yapılan araştırmalarda, benzer kayıp çocuk ve satışa sunulmuş olan ürünlerin olduğu görülmüş ve bu olay “çocuk ticareti skandalı” olarak basında yer almıştır. Bazı ürünlerdeki şifrelerden bir sonuç çıkmasa da bir kısım ürünlerde isim, yer, tarih gibi bilgilerin kullanıldığı, fotoğrafları getirenin seri numaraları değil, arama yaparken teoriyi ortaya atan kişinin yanına koyduğu koddan kaynaklandığı ve sonucun tamamen yazılımsal ve teknik olduğu belirtilmiştir.[136]
Söz konusu iddiaların gündeme geldiği dönemler incelendiğinde şirketin sitesinde yer alan bir ürünün fahiş değeri [137] kamuoyunda çokça tartışılmıştır. Ayrıca, şirketin sitesinde dekor olarak kullanılan kitaplarda da illuminati, satanizm ve organ ticaretini çağrıştıran birçok gizli sembol ve işaretler kullanıldığı da bir başka iddia konusu olarak gündeme gelmiştir. Ortaya atılan iddialar üzerine sosyal medya kullanıcıları, Wayfair sitesinde fahiş fiyata satılan ürünler üzerinde inceleme başlatmıştır. Neriah, Yaritza, Samiyah gibi adlarla satışa konulan bazı dolapların model isimlerinin kayıp olarak aranan çocukların isimleri ile birebir örtüştüğü belirlenmiştir. Ayrıca, bu dolapların seri numaralarının yanlarına belli bazı kodlar eklenerek bilinen bir arama motorunda arandığında bikinili çocuk fotoğrafları ile karşılaşıldığı da iddia edilmiştir.
Sosyal medya kullanıcıları tarafından, sitenin pazar yeri bölümünde, farklı satıcılar tarafından binlerce dolara satılan minder, yastık gibi başka ürünler olduğu ve bu ürünlerin üzerinde birebir kaybolan çocukların isimlerinin yazdığının tespit edilmesi üzerine Wayfair, konuyla ilgili Mashable'a yaptığı açıklamada; “Bu durumun dinamik fiyatlama algoritmasından kaynaklandığını ancak, bazı ürünlerin fahiş fiyatlara ulaşmasının teknik bir hata” olduğunu söylemiştir. Newsweek’e konuşan Wayfair yetkilileri ürünlerin bu kadar pahalı olması ve söz konusu isimlerin verilmesine dair iddialar hakkında: “Tabii ki, bu iddialar gerçek değil. Söz konusu ürünler, doğru fiyatlandırılan endüstriyel sınıf dolaplardır. Tedarikçi tarafından sağlanan fotoğrafların ve açıklamaların yüksek fiyat noktasını yeterince açıklamadığını kabul etti. Ürünleri yeniden adlandırmak ve fiyat noktasını netleştirmek için ürünü doğru bir şekilde tasvir eden daha ayrıntılı bir açıklama ve fotoğraflar sunmak için ürünleri geçici olarak siteden kaldırdık.” açıklamasını yapmıştır.[138] Ardından büyük bir hızla söz konusu ürünlerin siteden kaldırıldığı gözlemlenmiştir.
Bu tür ürünlerin bahsi geçen şirketle sınırlı kalmadığı ve çok sayıda e-ticaret sitesinde karşılaşıldığı iddia edilmiş ve bunların pedofili insan ticaretinin katalog ağı olduğu iddia edilmiştir. Pedofili insanlar tarafından kullanılan bazı sembollerin, fahiş fiyata satılan ürünler üzerinde de görüldüğünü öne süren sosyal medya kullanıcıları, söz konusu görüntüleri takipçileriyle paylaşmıştır. Özellikle FBI'in 2007'de yayınlanan İstihbarat Bülteni’nde bu sitedeki karakalem çalışmasının alt fonunda yer alan sembolün "Erkek çocuk sever" anlamına geldiği belirtilmiştir.[139]
Söz konusu şirketin, eski ABD başkanlarından birinin vakfına ait bir pazar yeri olduğuna dikkat çeken, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Murat Kırık, “Bu pazar yerinde insanlar birinci ve ikinci el ürünlerini satabiliyor. Siteyi biraz incelediğimizde örneğin bilardo masası almak isteyen kişinin karşısına yaş ve cinsiyet seçenekleri çıkıyor. 10 bin dolar gibi fiyatlara satılan plastik bir masa için niçin iki cinsiyet seçeneği çıktığı gerçekten anlaşılır gibi değil”[140] yorumunu yapmıştır.
5.4. Organ Mafyası ile Kayıp Sığınmacı ve Göçmen Çocuklar İlişkisi
Hatice KURUKOL
Bugün dünya üzerinde yaşanan en önemli problemlerden birisi, savaşlar, kaos ve kargaşa sebebiyle yurtlarından koparılmış, başka ülkelerde ya da kendi ülkesinin başka bölgelerinde yaşamak zorunda bırakılmış olan kayıp sığınmacı ve göçmenler sorunu. Türkiye, 4,5 milyonun üzerinde geçici sığınmacıyı barındıran ülke olarak dikkat çekiyor. Bu sayının yaklaşık 1,74 milyonu çocuklardan oluşuyor. Bu milyonlarca sığınmacı ve göçmenlerin içerisinde 1. derece yakını olmayan minimum 300 bin civarında çocuk olduğu[141] ifade edilmektedir. Türkiye'nin Avrupa'ya sınır kapılarını açmasından sonra ya da daha önceki kaçak göçler esnasında bu çocukların küçük bir kısmı Avrupa'ya geçmiştir.
Sadece Suriyeli, Iraklı çocuklar değil, Afrika'da iç karışıklıkların olduğu ülkelerden yine binlerce çocuk, Avrupalı birtakım dernek ve kuruluşlar tarafından toplanarak, Çad üzerinden Avrupa'ya ya da Amerika'ya nakledilmiştir.[142] Afganistan başta olmak üzere Asya ülkelerinden sığınmacı binlerce çocuk Avrupa ve Amerika’ya ulaşmaya çalışmaktadır.
Aileleriyle veya yalnız, güvenliğini sağlamaya çalışan bu çocukların bir kısmı maalesef kaybolmaktadır. Kaybolan göçmen, mülteci ve sığınmacı çocukların yaş aralığı 3 ila 9 olarak değişmektedir. Peki, bu çocuklar neredeler? Bu kadar süre neden bulunamadılar? Yaş aralığı neden bu kadar düşük? Çocukların kandırılması, çeşitli olaylara alet edilmesi, organ mafyası tarafından organlarının alınması, çocuğu olmayan ailelere satılması, dilendirilmeleri, ucuz işçi veya seks kölesi olarak kullanılması, Hristiyan ailelere evlatlık verilmesi, ajan ve terörist olarak yetiştirilmesi gibi benzeri tehlikeler, bu çocuklar için birer seçenek olabilmektedir.[143] Raporun bu bölümünde bu sorulardan yola çıkarak ‘organ mafyası’ konusuna dikkat çekmek hedeflenmektedir.
Organ nakli, kadavradan veya canlıdan, canlıya yapılan bir operasyondur. Tedavisi tıbben mümkün olmayan hastalıklar nedeniyle görev yapamayacak derecede hasar gören organların yerine, canlı veya ölüden alınan yeni, sağlam organın konularak hastanın tedavi edilmesine organ nakli denilmektedir.
Kalp nakli dışında önemli bir kısmı canlıdan canlıya yapılabilmektedir. Karaciğer, böbrek, pankreas, ince bağırsak, kalp nakilleri kadavradan hastaya nakledilerek gerçekleştirilebilmektedir. Bir hastanede organ nakli yapılabilmesi için o merkezin üst düzeyde hizmet veriyor olması gerekir. Organ nakli sadece ameliyatla ilgili bir işlem değildir. Organ naklinin öncesi ve sonrası süreci için o merkezin poliklinikleri, laboratuvarları, görüntüleme üniteleri, yatan hasta katları ve birçok kliniğinin ortak çalışması çok önemlidir. Organ nakli multi-disipliner bir çalışmadır. Dolayısıyla sadece bu çalışmayı tamamlamış olan sağlık kurumları organ nakli yapabilir.
Organ vermenin yasak ancak almanın serbest olduğu İsrail, en çok organ arayan ülkelerin başında yer alıyor. Bu nedenle en çok organ hırsızlığı ve operasyonlarının bu ülkelerde yapılmasına neden oluyor. Çeşitli zamanlarda yayınlanan raporlar, Çin ve İsrail'in devlet eliyle organ kaçakçılığı yaptığını ya da göz yumduğunu gösteriyor. İsrail yönetimi, yaraladığı Filistinliler ile göçmenlerin organlarını çalmakla suçlanıyor. BM'de İsrail'in organ çaldığını belgeleyen ciddi belgeler var. Çin ise mahkûmların organlarını çalmak, idam edeceği kişilerin organlarını almakla suçlanıyor. [144]
Dünyanın pek çok yerinde özellikle deprem ve savaş bölgelerinde, kimsesiz çocukların ve sokak çocuklarının kaçırılarak organlarının alınıp satıldığı ayrıca organ hırsızlık ve ticaretinin en çok İsrail, Çin, Avrupa ülkeleri ve Amerika’da gerçekleştiği iddia edilmektedir.
Organ kaçakçılığı suçundan Interpol’ün kırmızı bültenle aradığı İsrail uyruklu Boris Wolfman 2015 yılının Aralık ayında İstanbul'da yakalanmış ve İstanbul'a göçmen çocukların organları için geldiğini itiraf [145] etmiştir. Konuyla ilgili haberlerde “Wolfman’ın Avusturya’da organ kaçakçılığı nedeniyle yargılandığı bir davada ceza aldığı, yakalanamadığı için hakkında kırmızı bülten çıkarıldığı, Wolfman’ın içerisinde bulunduğu organ çetesinin daha önce Kıbrıs ve Ortadoğu’da organ ticareti yaptıkları kaydedilirken, Türkiye’de de bu faaliyetlere başladıkları ve yeni hedeflerinin ise, Türkiye’deki mülteci Suriyeliler olduğu ortaya çıktı. Çetenin Wolfman aracılığıyla özellikle zor durumdaki Suriyeli mültecilerin organlarını almak için bazı Suriyelilerle de bağlantı kurduğu tespit edilirken, büyükşehirlerdeki küçük özel hastanelerde de bu tür operasyonlar için altyapıyı hazırladıkları da öğrenilmiştir.”[146] ifadeleri yer almıştır.
5.4.1. Kayıp Çocuklar ve Organ Mafyası Bağlantısı
Organ mafyasının çocuklara musallat olmasında en temel belirleyici özelliğinin böbrek nakli olduğu[147] pandemi sürecinin başladığı günlerde, sadece Almanya'da 9 bin civarında mülteci çocuğun kayıp olduğu, bunun yanı sıra, Yunanistan'da, Fransa'da, Hollanda'da, İtalya'da ve İspanya'da yine sayıları binleri bulan kayıp mülteci çocuklar olduğu raporları haberlere yansımıştır. Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde kayıp olarak kayıtlara geçen Iraklı, Suriyeli, Afgan, Pakistanlı, Sudanlı, Çadlı, Libyalı, Somalili, vs. kayıp bu çocukların neredeyse yüzde 90'ının Müslüman çocuklar olduğu[148] ifade edilmektedir. Yazıda, çocuklara ne olduğu konusunda sadece tahminler yürütülebildiği vurgulanmış ve konunun önemi; “Bu tahminler içerisinde birinci sırada; organ mafyası tarafından çocukların öldürülüp, organlarının, nakil bekleyen Avrupalı hastalara nakledildiği. Tabii bu konuda ciddi araştırmalar yapılamıyor. Dolayısıyla devletler, bu cinayetlere göz yummuş oluyorlar. İkinci tahmin, özellikle küçük kız çocuklarının çocuk pornosu ve fuhuş bataklığına sürüklendiği. Üçüncü tahmin ise; bu çocukların, çocuksuz Hristiyan ailelere para karşılığında satıldığı ve bu çocukların Hristiyanlaştırıldığı şeklinde tahmin ediyoruz. Çünkü bu çocuklar herhangi bir yerde kayıtlı değil.”[149] cümleleriyle dile getirilmiştir.
5.4.2. Avrupa ve Organ Mafyası İddiaları
2021’in Mart ayı başlarında, Almanya Yunanistan'dan 1000 ile 1500 göçmen çocuğu ülkelerine alma kararı vermiştir. Berlin yönetiminin sadece çocukları alması çok dikkat çekici bulunurken, Çocuk Hakları Savunucusu Kamil Altay, Türk çocuklarının da tehlike altında olduğunu vurgulayarak, “Savaşta bile bu kadar çocuk kaybedilmez” ifadelerini kullanmıştır. [150]
Akıllara; “Yunanistan'a ulaşan kaçak göçmenler Türkiye'ye iade edilirken yolda ailelerini kaybeden çocuklara Avrupa'nın kapısı neden açılıyor?” sorusu gelirken, Yunanistan eski Dışişleri Bakanı Nikos Kocias’ın: “Kimsesiz çocuklara vize vermek, organ ticareti anlamına geliyor.” açıklaması ile vize verilen çocukların organ mafyasının pençesine düştüğü[151] resmi bir yetkili tarafından ilk kez dile getirilmiş olmaktadır. Yasadışı vize işlemlerine bulaşan bazı Yunan diplomatları savcılığa sevk ettiğini açıklayan Kocias, yasadışı vizelerin kimsesiz çocuklara verildiğini vurgulayarak, 93 vaka tespit edildiğini ancak bunun buzdağının görünen yüzü olduğunu [152] belirtmiştir. Avrupa'da her yıl kaybolan 250 bin çocuğun organ mafyasının kurbanı olduğundan endişe edilmektedir. [153]
5.4.3. Çin ve Organ Mafyası İddiaları
Çin Organ Toplama Araştırma Merkezi (COHRC) tarafından hazırlanan, “Reform iddialarına rağmen Çin'de hala organ nakli devam ediyor” başlıklı rapora göre; organların, evsiz, kimsesiz insanlar ile göçmenlerden elde edildiği ortaya konmuştur. Organlar, genel olarak, İsrail'de Filistinli mahkûmlardan, Çin'de ise her türlü mahkûmdan alınmaktadır. Raporda, bu işlemlerin çoğu kez devlet destekli gerçekleştiği ve devlet politikası şeklinde sürdüğü ortaya konulmuştur.[154] Çin’de Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanan mevcut 164 nakil hastanesi, yılda yaklaşık 70.000 organ nakil etme kapasitesine sahiptir. Bu da 2000 yılından beri bir milyondan fazla toplam organ nakli ameliyatı yapılabileceğini göstermektedir.
Filistin'in Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Riyad Mansour, BM Genel Sekreteri'ne bir mektup göndererek Tel Aviv rejiminin katlettiği Filistinlilerin organlarını yağmaladığını söylemiştir. Mansur, Ban Ki-moon'a gönderdiği mektubunda, işgalci teröristlerin Filistinlilerin organlarını çaldığını bildirmiş ve vahşetin belgelerini yayınlamıştır. [155]
5.4.4. Afrikalı/Mısırlı Göçmenler ve Organ Mafyası
Avrupa'ya geçmeye çalışan Afrikalı göçmenlerin, insan kaçakçılarına talep ettikleri ücretleri ödeyememeleri durumunda organ mafyasına satıldıkları iddia edilmektedir. BBC Türkçe'nin The Times Gazetesi’nden alıntıladığı habere göre; İtalyan polisi tarafından 2014'te tutuklanan eski insan kaçakçısı Eritreli Nouredin Atta, göçmenlerin organlarının alınması için 15 bin dolara Mısırlılara satıldığını ve Mısırlıların organları termal keselerde taşıdığını ifade etmiştir. Atta, 2013 yılında Lampedusa açıklarında 360 göçmenin boğulmasından sonra polisle iş birliği yapmıştır.
Times'ın Uluslararası Göç Örgütü'nün verilerine dayandırdığı habere göre; Libya'dan kaçanlar, insan kaçakçılarına, güneydeki Qatrun, Sabha ve Kufra gibi kentlerden çölü geçebilmek için 750 Sterline yakın ücret öderken, batı kıyılarına geçmek ve oradan da botlarla Akdeniz'i aşmak isteyenler 800 sterlin ek ödeme yapmaktadır. [156]
‘‘Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliahtı Prens Muhammed bin Zayed’in talimatıyla bir takım karanlık yapıların 2015 yılında Suriye’de ‘BAE Kızılayı’ adı altında faaliyete başladığı, kamplardaki kimsesiz çocukların 5-7 bin dolar arasında meblağlarla satın alınarak Irak üzerinden BAE’ye götürüldüğü, kaçırılan çocukların ya organ ticaretinde kullanıldığı ya da terör örgütlerine militan olarak yetiştirildiği’’[157] iddia edilmektedir.
5.5. Suç Çeteleri ve Çocuk Olgusu
Ayfer YILDIRIM
21. yüzyıl itibariyle tüm dünyada başlayan küreselleşme ile birlikte gerek dünya ülkeleri gerekse ülkemizde yoğunlaşarak etkinliğini arttıran ve “insanlığa karşı işlenen suçlar” arasında yer alan insan ticareti, günümüzde modern kölelik olarak kabul edilmektedir. İnsan ticareti geçmişteki kölelikten farklı olarak günümüzde, özellikle kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere, daha çok insanların cinsel ve emek sömürüsü şeklinde karşımıza çıkmaktadır. [158]
İnsan ticaretinin tam tanımı özellikle “Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokol”ün 3. maddesinde yapılmaktadır. “İnsan ticareti; kuvvet kullanarak veya kuvvet kullanma tehdidi ile veya diğer bir biçimde; zorlama, kaçırma, hile, aldatma, nüfuzu kötüye kullanma, kişinin çaresizliğinden yararlanma veya başkası üzerinde denetim yetkisi olan kişilerin rızasını kazanmak için -o kişiye veya başkalarına- kazanç veya çıkar sağlama yoluyla, kişilerin istismar amaçlı temini, bir yerden bir yere taşınması, devredilmesi, barındırılması veya teslim alınması” [159] anlamına gelmektedir.
5.5.1. Göçmen Kaçakçılığı ile İnsan Ticareti Arasındaki Farklar
İnsan/göçmen kaçakçılığı devlet aleyhine, insan ticareti ise insana karşı işlenen bir suçtur. İnsan/göçmen kaçakçılığında esas olan kişilerin gönüllüğüdür. İnsan ticaretinde zorlama, baskı, zulüm vb. söz konusudur. İnsan/göçmen kaçakçılığında şahıslar, kaçakçılar ile irtibat kurarak hedef ülkeye gitmesinin ardından kaçakçı ile ilişkisine son verir. [160] İnsan ticaretinde ise şahıslar, başta gönüllü olarak, kandırılarak veya zorla insan tacirleriyle irtibat kurarak hedef ülkeye varmasının ardından insan taciriyle irtibatı kesilmez ve şahısların sömürülmesi başlar.[161]
Birleşmiş Milletlerin 2002 yılında düzenlenen çocuklarla ilgili özel oturumunun sonuç belgesinde “Çocuklar İçin Uygun Bir Dünya” başlıklı bir bildirge yayınlanmıştır. Burada tüm kız ve erkek çocukların çocukluklarını yaşayabilecekleri, sevildikleri, saygı ve özen gördükleri, emniyet ve refahlarının en önemli konu olarak görüldüğü, sağlık ve barış içinde ve haysiyetle gelişebilecekleri bir dünya inşa etmeyi taahhüt etmişlerdir. Yine, ülkemizin imza attığı çeşitli uluslararası belgelerde de çocuk kaçakçılığının, çocuk ticaretinin önlenmesi taahhüt edilmiştir. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 35’inci maddesi de: “Taraf devletler, her ne nedenle ve hangi biçimde olursa olsun, çocukların kaçırılmaları, satılmaları veya fuhşa konu olmalarını önlemek için ulusal düzeyde ve ikili ve çok yanlı ilişkilerde gereken her türlü önlemleri alırlar.” hükmünü içermektedir.
Ancak günümüze baktığımızda Avrupa ülkelerine sığınan pek çok göçmen çocuğun kaybolduğu ortaya çıkmaktadır. İsveç'te bin dört yüz çocuğun kaçırılmasının ardından Batı’daki çocuk hırsızlıkları yeni bir tartışma başlattı. İnsan Hakları ve Çocuk Hakları Örgütlerinin raporlarına göre, Çocuk kaybolması diye bir hadise yok. Kaybolduğu ileri sürülen çocuklar, suç örgütleri ve kiliseler tarafından kaçırılıyor.[162]
UNICEF, Avrupa’da göçmen kaçakçılığının karanlık yeraltı dünyasına ışık tutmak ve bunlara karşı verilen mücadeleyi daha iyi şekillendirmek amacıyla; Europol-İnterpol, çocukların kendi ifadeleri, BM kuruluşlarının ve STK’ların yayınları ve ilgili medya bilgi ve haberleri gibi bir dizi kaynaktan konuya ilişkin bilgiler toplamıştır. UNICEF Avrupa Mülteci ve Göçmen Krizi Özel Koordinatörü Marie-Pierre Poirierin: “Resmi sınırların kapatılması, kapılar kilitlenirken pencerelerin açık bırakılması gibi bir duruma yol açtı ve çocukları, özellikle de aralarında yanlarında kimsesi bulunmayanları daha büyük riskler almaya itti. Devletlerin yapması gereken, daha yüksek duvarlar örmek değil, çocuklar için daha güçlü koruma sistemleri getirmektir. Devletlerin bu duruma karşı hayata geçirdiği uygulamalara çoğu zaman, mülteci ve göçmen çocukların somut ve acil hakları ve ihtiyaçlarından ziyade, göç kontrol politikaları yön vermiştir. Eğer güvenli ve yasal seçenekler mevcut olsaydı, çocuklar ve aileleri, çoğunu yasa dışı yollarda güç durumlara düşüren kaçakçıların ve insan tacirlerinin ellerine zorla teslim olmazdı.”[163] diyerek konuya dikkat çekmektedir.
Günümüzde insan kaçakçılığının yıllık 5-6 milyar dolarlık bir ticaret olduğu tahmin edilmektedir. Europol’e göre bu tehlikeli yolculuğa çıkan insan sayısı azalmış olduğundan suç örgütleri fiyatlarını üç kat artırmıştır ve bugün pek çok göçmen, yolculuklarının tek bir etabı için 3 bin euroya kadar para ödemektedir. Çocuklar, kaçakçılara başvurmuş olmaları nedeniyle çoğu zaman borç altına girmektedir. Bu borçların ödenmesi, çocukları kaçakçıların sömürüsüne maruz kalma riskini artırmaktadır. Bununla bağlantılı olarak Fransa ve İtalya’da refakatsiz çocukların cinsel istismara maruz kaldıkları, zorla çalıştırıldıkları ve suç işlemeye yöneltildiklerine ilişkin haberler medyada yer almaktadır.[164]
5.5.2. Kayıp Çocuklar ve Uyuşturucu
“Madde kullanımının sağlık, suç, yargı, sosyal refah, eğitim, güvenlik, ulaşım, ülke içinde ve ülkeler arası ticaret için bir dizi doğurguları vardır. Bu tür maddelerin kullanımı sadece gençlerin bireysel yaşamını olumsuz etkilemekle kalmaz, toplumu da etkiler. Cinayetlerin %60’ı, saldırıların %40’ı, tecavüzlerin %33’ü alkol kullanımı ile ilgilidir. Madde kullanımının fizyolojik etkileri algılamada, gerçeklik değerlendirmede sorun yaratmaktadır. Çünkü merkezi sinir sistemini ve diğer organları etkiler.”[165] Uyuşturucuya alıştırılan çocuklar uyuşturucu temini için, suç çetelerinin hizmetinde her türlü suça karışmaktadır.[166] Kaybolan mülteci, sığınmacı ve göçmen çocukların bu suç çetelerinin eline düşmüş olma ihtimalini de değerlendirmek gerekmektedir.
Konuyla ilgili olarak Türkiye’den bir örnek vermek gerekirse; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Çocuk Suçları Soruşturma Bürosu Cumhuriyet Savcısı Bülent Yücetürk: “Suriyeli ve Afgan çocuklar, uyuşturucu satıcıları için önemli bir potansiyel oluşturuyor. Hem sayıları çok hem de daha az ücretle bunu yapıyorlar. Türklerin 500 liraya yaptığı işi, Suriyeliler 100 liraya, Afganlar da 50 liraya yapıyor. Bu çocuklar, işin ne olduğunu ya da hangi cezayı alacaklarını bilmedikleri için böyle bir yola sapıyorlar. Suriyeli ya da Afgan çocuğu serbest bıraktıktan sonra bir daha bulmanız mümkün değil. Çocuk, hakkında soruşturma başlatılınca kenti terk ediyor, başka yere gidiyor. Tekrar bulmanız da mümkün olmuyor o zaman da cezai yaptırım karşılıksız kalıyor.” ifadelerini kullanmakta yabancı uyruklu çocukların sadece uyuşturucu madde değil kaçak sigara, kitap gibi yasa dışı işlerde de kullanıldığını da sözlerine eklemektedir.[167]
Anadolu Ajansı’nda yer alan bir başka haberde ise; son 4 yıl içinde terör örgütü PKK ve Suriye uzantısı YPG’nin binlerce çocuğu kandırarak ya da kaçırarak dağa götürdüğü, zorla silahlandırdığı ve uyuşturucu bağımlısı hale getirildikten sonra madde karşılığı militanlaştırıldığı” [168] iddia edilmektedir. İlgili yazıda terör örgütlerinin özellikle Kürt, Arap ve Ezidi ailelerin çocuklarına göz diktiklerini ve son 4 yılda, 9 ile 16 yaş aralığındaki 3 bin 257 çocuğu kaçırdığını[169] belirtmektedir.
ABD’nin Georgia Eyaleti’nde federal ve eyalet ajanları tarafından gerçekleştirilen “Unutulmadı Operasyonu” kapsamında 2019 yılında kayıp olan 39 çocuk kurtarılmış, suçlular yakalanmıştır. ABD’de 2015 yılında insan ticareti mağdurları için çıkartılan yeni yasa kapsamında federal, eyalet ve yerel kolluk kuvvetleri iş birliği ile 2019 yılında kayıp olan 295 çocuğun kurtarıldığını ifade eden federal servis, 2015 yılından bu yana, ülke genelinde bin 800'den fazla kayıp çocuğun kurtarılarak ailelerine teslim edildiğini bildirmiştir.[170]
BBC’den alınan bilgilere göre, uyuşturucu satıcıları bazı sosyal medya uygulamaları ve hesapları üzerinden uyuşturucu maddelerin tanıtımını yapmakta, mesaj yoluyla kampanyalar göndermekte ve hatta çekilişle uyuşturucu hediye etmektedir. İddialara göre; özellikle 14 yaş ve altındaki çocuklara Snapchat yoluyla ulaşan uyuşturucu satıcıları, 5- 10 dolar, euro gibi küçük fiyatlar karşılığında bile çocuklara zehir satabilmektedir.[171]
Sonuç olarak, küreselleşmeyle birlikte suç ve suç aktörleri değişime uğramıştır. Savaş ve göç olgusuyla mülteci, sığınmacı ve göçmen kavramları tüm dünyanın ortak sorunu haline gelmiştir. Ülkemizin kozmopolitik durumundan dolayı göç bizim için büyük bir sorun teşkil etmektedir. Sığınmacıların iltica edeceği ülkelere güvenle geçebilmesi için önlemler alınmalı, refakatsiz çocuklar tespit edilmeli, gidilen ülkelerdeki akıbetleri de kontrol edilmelidir.[172] Dünyada 40 milyondan fazla insan ticareti mağduru var.[173] Çocuk kaçakçılığı ve satışı konusunda evrensel yargı yetkisine geçerlilik kazandıracak mevzuat kabul edilmeli ve ulusal yargıda görev yapan kişilerin bu konularda özel eğitim almaları sağlanmalıdır.[174]
5.6. Ajan Olarak Yetiştirilen Çocuklar
Hanife BİLGİN
İstihbarat faaliyetleri insanlık tarihi kadar eskidir. Gruplar, devletler kendi varlıklarını sürdürmek muhaliflerine karşı üstün gelmek ve güçlü olmak için tarih içinde her türlü istihbarat faaliyetini sürdürmüşlerdir. Bazen legal bazen de illegal olan bu faaliyetler, geçmişte olduğu gibi günümüzde de özelikle güçlü devletler tarafından devam etmektedir.
Devletler faaliyetlerini sürdürüp başarı elde etmek için eğitim kurumlarına özellikle önem vermişlerdir. Örneği Almanya’nın 1. ve 2. Dünya Savaşları sürecinde casus yetiştirmeye yönelik özel okullarının olduğu kayıtlarda yer almaktadır. Bu okullarda yetiştirilen öğrenciler, ordu ve donanma gönüllüleri arasından, zekâ ve dil yeteneklerine bakılarak seçilen kimselerdi. Özellikle, yetenekli olan elemanlar, özgürlüklerini kazanma sözü verilerek cezaevlerinden çekilip alınıyorlardı. Alman casusluk okullarında dersler, bu okulların sürekli öğretmenleri tarafından veriliyordu. Zaman zaman, gizli servis sorumluları konferanslara geliyorlardı. Savaş sorunlarıyla ilgili genel bir eğitimin dışında subaylar, matematik, istihkâm ve topografya dersleri veriyorlardı. Bu okullardan yetişen ajanlar müttefik karşı-casus örgütlerinin içine sızmakta kullanılıyordu.[175]
Yine köklü bir casusluk teşkilâtı olan Çarlık Rusyası’nın Casusluk Teşkilatı’nı Kazım Karabekir Paşa, “Gizli Harp İstihbarat” isimli kitabının casusluk bölümünde; “1905 Japon Savaşı’nın ardından Ruslar, Japon casusluğundan faydalanarak, Almanya, Avusturya- Macaristan ve Osmanlı Devleti’ne karşı casusluk faaliyetlerini artırdılar.” diyerek şu ifadelere yer vermektedir: “En az iki yıl kıtada hizmet etmiş olan subaylardan isteyenler “Dil Okulu”na alınır. Burada üç yıl gidecekleri ülkeyi ve dilini öğrenirler. Mesela Türkiye’ye gelecek casusları ele alalım: Bunlara bu okullarda Türkçe ile birlikte, Türk tarihi, Türk coğrafyası, Türk dini (İslamiyet’in temel kuralları), Türk gelenekleri, Türk ahlakı, Türk siyaseti, Türk ekonomisi… Kısaca Türklere ait ne varsa sırasıyla öğretilir. Böylece Türkiye’yi öğrenen subay, Türklerle ilgili her şeyi öğrenmiş ve bunlar üzerine Türkçe tartışabilir duruma getirilmiştir. İran’a, Afganistan’a ve Almanya’ya gönderilecekler de bu şekilde yetiştirilir.”[176]
Çocukların istihbaratta kullanıldığına dair sözlü ya da yazılı birtakım iddialar da bulunmaktadır. Ulusal basın tarandığında özellikle İngiltere’de öğrencilerin ajan olarak kullanıldığına dair birçok habere rastlanır. Basında yer alan bir habere göre, İngiltere’de ilköğretim okullarında öğrenciler, öğretmenlerinin performansları hakkında okul yönetimine “gizli rapor” sunabilecek. Habere göre; hükümetin başlatmayı planladığı bu uygulama velileri ikiye bölmüştür. Kimileri bunun öğretmenlerin verimini artıracağını düşünürken, bazıları da çocukların değer yargılarını olumsuz yönde etkileyeceği düşünmüştür.[177]
Yine başka bir haberde; “İngiltere’de, yaşı küçük olanlara içki satan dükkân ve bar sahiplerinin yakalanması için “çocuk ajanlar” kullanılacak. İngiliz hükümeti, alkol kullanma yaşının 13'e kadar indiği ülkede alkol kullanımıyla ilgili sorunların çözümü için yılda 20 milyar sterlin ayıracak. Önlemler çerçevesinde, küçüklere içki satanları yakalamak için genç yaştaki ajanlar kullanılacak. Yakalanan dükkân veya bar sahiplerinin işletmeleri süresiz kapatılabilecek” ifadelerine yer verilmektedir.[178]
Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan bir habere göre; Parlamentonun üst kanadı Lordlar Kamarası’nın yayımladığı bir raporla; ‘‘Polisin çocukları, çetelere ve terör örgütlerine karşı yürütülen gizli operasyonlarda ajan olarak kullandığı’’ ortaya konulmaktadır. Uygulamanın, İçişleri Bakanlığı’nın Gizli İnsani İstihbarat Kaynağı (CHIS) olarak adlandırılan 16 yaşından küçük çocukları ajan olarak kullanma süresinin 1 aydan 4 aya yükseltilmesi talebiyle gün yüzüne çıktığı ileri sürülmektedir. Haberde: ‘‘Çocukların özellikle çeteler konusunda “eşsiz” bir bilgi edinme aracı olduklarını’’ vurgulayan Bakanlık yetkililerinin: ‘‘Gençlerin ise terör, çete, uyuşturucu ve cinsel istismar gibi ciddi suçlarda hem fail hem de kurban olarak giderek artan şekilde yer aldığı göz önünde tutulduğunda CHIS olarak kullanılabilecekleri yelpaze de genişliyor.” ifadelerine de yer verilmektedir.[179]
Bu kısa değerlendirmelerden hareketle çocukların dünyanın birçok yerinde legal ve illegal istihbarî çalışmalarda kullanıldığı anlaşıyor. Devletler, çocukları ajan olarak kullanırken çoğu zaman devletin ve toplumun menfaatini önceliyor, ancak çocukların bu süreçte yaşadıkları psikolojileri göz ardı ediliyor.
5.7. Bilimsel Deneylerde Denek Olarak Kullanılan Çocuklar
Hatice KURUKOL
İnsan üzerindeki tıbbi deneylerin tarihi antikiteye dek uzanmaktadır; İskenderiyeli anatomistler Herofilos ve Erasistratos, insan kadavraları üzerinde diseksiyonlar gerçekleştirmiştir. Birkaç yüzyıl sonra Avrupa ve dolayısıyla Batı tıbbı karanlık Orta Çağ’a girmiş ve ilerleyişine yaklaşık bin yıllık bir ara vermiştir. Ancak antik anatomik bulgular, içinde Herofilos ve Erasistratos’tan geniş alıntılar bulunan Galen’in eserleri sayesinde tarihe karışmaktan kısmen kurtulmuştur.[180]
İnsanlık tarihi ne yazık ki güçlü olanın zayıf olana zarar verdiği örneklerle doludur. Yakın tarihe baktığımızda bile görebileceğimiz etik dışı bilimsel deneylerde özellikle kimsesiz ve savunmasız çocukların kullanıldığı dikkat çekmektedir. BİLKA olarak bu örneklerden yola çıkarak günümüz gerçekliğinde ‘kaybolan sığınmacı, göçmen çocukların başına neler gelebilir?’ konusunu tartışırken, benzer bilimsel deneylerde bu çocukların acımasızca denek olarak kullanılıyor olabilme ihtimalini de gözler önüne sermek amacındayız.
İnsanlar üzerinde gerek geçmişte Nazi Almanyası’nda yapılan deneyler, gerekse sonraki yıllarda gerçekleştirilen Tuskegee Sfilis ve Guatemala CYBH araştırmaları ve günümüzde de sürmekte olan klinik farmasotik deneyler sonucunda, insan deneklerin uğrayabileceği zararlar ve sömürü uzun zamandır ciddi bir sorun olarak tartışıla gelmiştir. Özellikle Nazi bilim adamlarınca insanlar üzerinde yapılan deneylere dair Nurnberg’de gerçekleştirilen yargılamalar sırasında bu çalışmaları düzenleyici, uluslararası geçerlilikte bir kod olmadığı fark edilmiş ve bu eksikliği gidermek için Nurnberg Kodu oluşturularak ülkelerce kabul edilmiştir. Günümüzde in vivo farmasotik deneyler, in vitro prosedürler, kök hücre çalışmaları vb. ile insanlar ve de insan doku ve hücreleri üzerinde tarihte daha önce hiç olmadığı kadar çeşitli ve karmaşık bilimsel araştırmalar gerçekleştirilmektedir. [181]
Özellikle Nazi döneminde Almanya’da yapılan tüyler ürpertici deneyler hatırlandığında Almanya’nın bugün neden mülteci/göçmen/sığınmacı çocuklara ev sahipliği yapmak için can attığı sorusu akıllara ister istemez gelmektedir. Hele ki, 2015 yılından beri Almanya’nın sığınmacıları eski Nazi toplama kampı Buchenwald’a[182] yerleştirdiği[183] düşünüldüğünde, tarihin tekerrür etme endişesi oluşmaktadır.
Durumun vahametini görmek için şu örnekleri görmek yeterli olacaktır: 2. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında Almanya Auschwitz-Birkenau'da Dr. Josef Mengele'nin başta ikizler üzerinde olmak üzere yaptığı insanlık dışı tıbbî deneyler… Dachau Toplama Kampı’nda kurbanların buzlu suda bekletilerek denek olarak kullanılması… SS doktoru Sigmund Rascher’ın yürüttüğü deneyler… Neungamme Toplama Kampı’nda tüberküloz deneylerinde kullanılan çocuklar… Buchenwald Toplama Kampı SS baş doktoru Waldemar Hoven’ın esirler üzerinde yaptığı tıbbî deneyler… Lauretta Bender'ın şizofreni hastası çocukların beynine elektrik verip onlara daha sonra LSD (bir çeşit uyuşturucu) bağımlısı haline getirdiği deneyler… MK Ultra Projesi adı altında CIA'in insan beynini kontrol için çeşitli kimyasallar kullanılması… [184]
İsrail ve Yemenli çocuklar üzerinde yaptığı deneyler
2017 yılında İsrail Meclisi Özel Komitesi, İsrail’in kurulduğu ilk yıllarda kaçırdığı Yemenli çocuklar üzerinde yapılan tıbbi deneyleri kanıtlayan fotoğrafları yayınlamıştır. Konuyla ilgili haberlerde, tanık ifadelerinin medyada yer almasına rağmen, iddialara ilişkin kesin kanıt elde edilemediği, sık sık gündeme getirilen başta Yemen olmak üzere Ortadoğu ve Balkan ülkelerinde esrarengiz çocuk kaçırma vakalarının yıllardır gündemde olduğu vurgulanmış ve kaçırılan çocukların Yemenli Mizrahilerden olduğu belirtilirken çocukların üzerinde İsrailli doktorların tıbbi deneyler uyguladığı fotoğraflarla kanıtlanmıştır. [185] Washington Post'tan Ruth Eglash yaptığı haberle, İsrail Devleti’nin, kurulduğu günden bu yana Yemenli Yahudilerin çocuklarını çaldığını[186]” iddia etmektedir.
Tuskegee ve Guetamala deneylerinin üzerinden ise, yalnızca 50–60 yıl geçmiştir. Bu gibi araştırmalar genel geçer tıp etiği paradigmasındaki temel ahlaki ilkelere, insan haklarına ve genel insanî ve ahlâkî değerlere aykırıdır. Bill Clinton ve Barack Obama gibi son dönem Amerikan başkanları, geçmişten pişmanlık olarak yorumlanabilecek bir biçimde bu çalışmalardan ötürü kitlelerden özür dilemiş olsalar da bugün bu tür deneylerin bir yerlerde uygulanmadığını, ilerde de uygulanmayacağını kimse garanti etmemektedir. Bu kuşkular nedeniyle düzenleyici, denetleyici nitelikte ve uluslararası geçerlilikte etigolegal mevzuata gereksinim duyulmaktadır.[187] Yanı sıra yasal (ve etik) boşluklar oluşmaması için bu metinler çağın gereklerine ve bilimdeki gelişmelere paralel olacak sıklıkla revize edilmelidir. Bu hem bir adaptasyon hem de bir önlem alma çabasıdır; insan (ve hayvan) deneklerin kötü muamele görmesini, acı çekmesini ve sömürülmesini önlemeye yöneliktir.
Günümüzde özellikle kök hücre, genetik vb. alanlarda oldukça karmaşık ve teknolojik bilimsel araştırmalar gerçekleştirilmektedir. Dolayısıyla işlem ve yöntem bakımından görece yeni nitelikteki bu gibi araştırmalara paralel olarak, bu deneylerde yaşanabilecek ahlaki–hukukî ihlallerin önlenişine katkıda bulunacak yeni, dinamik etik kodların oluşturulması ve bunların samimiyetle benimsenmesi gerekmektedir. [188]
GENEL SONUÇ/ DEĞERLENDİRME
İnsanlık tarihi kadar eski olan göç olgusu, bugün küresel dünyanın karşılaştığı sorunların belki de en önemlisidir. Ekonomik, sosyolojik, kültürel, jeo-politik birçok krizi içinde barındıran göç, bugün yalnız göçmen, sığınmacı ve mülteci olarak göç edenleri değil, gidilen coğrafyayı da yeniden şekillendirmektedir. Ancak bu raporun esas konusu göç sırasında kaybolan çocuklar ve onların başına neler geldiğidir. Bilindiği üzere göç nüfusu son 50 yılda dünya nüfusuna oranla yüzde 2,3’ten yüzde 1,2 oranında artarak yüzde 3,5’e ulaşmıştır. 70’li yıllarda yaklaşık 85 bin olan göçmen nüfusu bugün 272 milyona yaklaşmıştır, yani dünya nüfusunun yüzde 3,5’a yakınını göçmenler oluşturmaktadır (IOM 2020 Dünya Göç Raporu). Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK/UNHCR) tarafından 18 Haziran 2021 tarihinde yayınlanan 2020 Dünya Göç Raporu’na göre; zulüm, çatışma, şiddet, insan hakları ihlalleri veya kamu düzenini ciddi şekilde bozan olaylar sonucunda, dünya çapında insanlığın yüzde biri yerinden edilmiştir. Küresel yerinden edilme sayısı 2019 yılı sonunda 79,5 milyon kişi iken; 2020 yılında yüzde 4 (yaklaşık 3 milyon) artarak 82,4 milyona ulaşmıştır. Bu rakamların içinde BMMYK (UNHCR) yetkisi altındaki mülteci sayısı 20,7 milyon, sığınmacı sayısı ise 4,1 milyon olarak belirtilmiştir. 79 ülkede ikamet eden yaklaşık 4,2 milyon kişi “vatansız” statüsündedir. Ülke İçinde Yerinden Edilme İzleme Merkezi (IDMC) tarafından açıklanan bilgilere göre ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin sayısı 48 milyondur. Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA)’nın yetkisi altındaki Filistinli mülteci sayısı ise 5,7 milyon olarak açıklanmıştır.
Peki ya sığınmacı-göçmen-mülteci çocuk sayısı?
Zorla yerinden edilmiş tüm insanların yüzde 42'sini (yaklaşık 34 milyon) ise 18 yaşın altındakiler oluşturmaktadır. Küresel mülteci nüfusunun (26,4 milyon) yüzde 52’sini yani 13 milyon 728’ini 18 yaşın altındaki çocuklar oluşturmaktadır. Başka bir deyişle dünya genelinde yaklaşık 34 milyon çocuk zorla yerinden edilmiştir ve 14 milyona yakın mülteci çocuk bulunmaktadır. BMMYK (UNHCR)'ya göre 2018 ile 2020 yılları arasında ise; yaklaşık 1 milyon çocuk da mülteci olarak doğmuştur.
Rakamlar bu kadar net bir şekilde göz önünde olduğu halde, dünyanın gördüğü en büyük insani krizlerden biri haline gelen sığınmacı-göçmen-mülteci meselesi, Avrupalı ülkelerce uzunca bir dönem görmezden gelinmiştir. Avrupa sınırlarına dayanan yüz binlerce insana yönelik “geri püskürtme” (push-back) politikası uygulanmış, çok sıkı fiziki ve hukukî önlemler alınmıştır. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin kabul etmiş olduğu rapora göre, binlerce refakatsiz çocuk Avrupa’da kaybolmuş, organ ve fuhuş mafyalarının eline düşmüştür. Avrupa’da mültecilere yönelik ayrımcı, dışlayıcı ve ötekileştirici politikalar izlenmektedir. Bahse konu olan bu nefret ve şiddet ortamından en çok etkilenen ise çocuklardır. Avrupa’da farklı veri toplama metotlarının bulunması ve karışık mülteci hesaplamaları sebebiyle kaç çocuğun kayıp olduğu konusunda da kesin bir bilgi toplanamamakla birlikte; kaybolan çocukların başına neler geldiği, şu an nerede, nasıl, hangi şartlarda yaşadıkları hatta hayatta olup olmadıkları da bilinmemektedir. Covid 19 ile birlikte yaşanan küresel pandemi sürecinde de bu sayının giderek artmış olması endişe vericidir.
Europol başta Almanya olmak üzere Yunanistan, Fransa, Hollanda, İtalya ve İspanya'da sayıları on binleri aşan kayıp mülteci çocuklar olduğuna raporlarında yer vermiştir. Buna ilaveten IOM ve UNHCR raporları da benzer rakamları dile getirmiştir. Ege ve Akdeniz başta olmak üzere denizden toplanan göçmenlerin arasında 18 yaşın altında ve yalnız seyahat eden çocukların oranında artış gözlenmektedir. 2015 yılında, yanında herhangi bir yakını olamadan AB ülkelerine sığınma başvurusu yapan akabinde de kayıplara karışan çocuk sayısı 96 bin 465’tir. 2018 yılında Europol, son 2 yıl içerisinde 4 bini Almanya olmak üzere, 10 binin üzerinde göçmen çocuğun Avrupa Birliği (AB) ülkelerine geldikten sonra kaybolduğunu açıklamıştır. Ancak bu raporun ardından Avrupa sessizliğe gömülmüş, herhangi bir soruşturma da açılmamıştır. Avrupa Parlamentosu’nun en son kabul ettiği rakamlara göre kayıtlı 170 bin refakatsiz sığınmacı ve göçmen çocuk bulunduğu dile getirilirken, EUROPOL’ün hazırladığı raporda ise, 11 bin kayıp çocuktan bahsedilmektedir.
2019 yılının Şubat ayında yapılan bir açıklamaya göre; 2015’ten beri AB ülkelerinde kaybolan mülteci çocuk sayısının 96 binden, 2016’da refakatsiz şekilde Avrupa’ya ulaşan çocuk sayısının ise, 63 binden fazla olduğu ve bu çocukların nerede olduğunun bilinmediği, Avrupa’da yaşayan refakatsiz mülteci sayısının da 170 bin olduğu, bu çocukların en çok cinsel istismar, tecavüz, insan kaçakçılığı, organ mafyası, şiddet ve kölelik gibi durumlara maruz kaldığı, Fransa’da kaydı bulunup kendisinden haber alınamayan çocuk sayısının binlerce olduğu belirtilmiştir. Bu noktada Avrupa’nın artık adım atması gerektiğini, çözüm yolu bulunmazsa, ne kadar güvenlik tedbirleri alınsa da bu çocukların ilerde birer terör örgütü mensubu olabileceğine dikkat çekilmiştir. [189]
Raporumuzun ana sorunu olan “Kayıp sığınmacı ve göçmen çocuklar nerede?” sorusunun cevapları oldukça vahim bir tabloyu gözler önüne sermektedir. Birçok resmi kanaldan yapılan açıklamalar, yapılan tahminlerin doğru olabileceği yönündedir. Örneğin; Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin kabul etmiş olduğu rapora göre, binlerce refakatsiz çocuk Avrupa’da kaybolmuş organ ve fuhuş mafyalarının eline düşmüştür. 10. Avrupa Forumu’nun açıkladığı verilere göre mülteci çocukların genel itibariyle karşılaştıkları sıkıntılar; aşağılayıcı muamele, cinsel ilişkiye zorlanma, ailelerinden ayırma, koruma tedbirlerindeki eksiklikler, yaşıtları olmayan yetişkinlerle birlikte kalmak, engel teşkil eden prosedürler, eğitim-fiziksel ve sağlık hizmetlerinden mahrumiyet, travmatik sorunlar şeklinde sıralanmaktadır.
Sığınmacı ve göçmen çocukların maruz kaldığı problemler içerisinde en çok hasara sebebiyet veren insan kaçakçılığıdır. UNICEF’in 2015 yılının Aralık Ayında yayınladığı verilere göre, dünya genelinde her yıl yaklaşık 1,2 milyon çocuk, kaçakçıların eline düşmektedir. Çocukların ciddi bir kısmının köle olarak çalıştırıldığı, binlercesinin de zorla silah altına alındığı belirtilmektedir. Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) ve Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) yaptığı açıklamada, Akdeniz üzerinden AB ülkelerine ulaşmaya çalışan sığınmacı ve göçmen çocukların %75’inden fazlasının fiziksel ve cinsel istismara maruz kaldığı ifade edilmektedir. AB İnsan kaçakçılığıyla mücadele birimi koordinatörü Vassilidou mülteci çocukların satılarak yaygın bir biçimde cinsel sömürü gibi köleliğin çeşitli versiyonlarına maruz kaldığını ve hamile kadınların bebeklerinin başka ailelere satılmak üzere sınırlardan illegal yollarla geçirildiğini söylemektedir.
Europol'ün istihbarat birimi, binlerce çocuğun gittikleri ülkede kayıtlarını yaptırdıktan sonra izlerinin kaybettirildiklerini ve bu çocukların çeteler tarafından seks işçiliğine ve köleliğe zorlanabileceği uyarısını yapmıştır. Save the Children'in çalışmasına göre, cinsel saldırıya maruz kalma tehlikesi altındaki çocuk sayısı 1990'da 8,5 milyon civarında iken günümüzde bu sayı 72 milyona yaklaşmaktadır. Başka bir deyişle söz konusu tehlikenin son 30 yılda neredeyse on kat arttığı belirtilmektedir.
Özellikle Irak, Yemen, Kolombiya, Somali, Güney Sudan ve Suriye'deki çocukların büyük risk altında olduğu belirtilmektedir. Bu verilerin Birleşmiş Milletler'in (BM) elindeki veriler ile uyuşmadığının altı çizilmektedir. Krüger, BM’in cinsel şiddet gören çocuk sayısının Save the Children'in ortaya koyduğu rakamlardan daha düşük olduğunu yineleyerek, 2006 yılından bu yana dünya çapında 20 binden fazla çocuğun çatışma ortamında cinsel şiddete maruz kaldığını dile getirmektedir.
Yunanistan Dışişleri eski Bakanı Nikos Kocias, Avrupa'da, binlerce göçmen çocuğun seks kölesi yapıldığını, organ mafyasına teslim edildiğini itiraf etmiştir. Bu açıklama önemlidir, çünkü göçmen çocukların başına gelenler ilk kez resmi bir ağız tarafından kabul edilmiştir. Almanya’da kaybolan gençler ve çocuklar arasında sayısal açıdan en büyük grubu Afganlar’ın oluşturduğu, Fas ve Cezayirli kayıpların sayısının da oldukça yüksek olduğu belirtilmektedir.
Bu bilgiler ışığı altında kaybolan çocukların başlarına neler gelebileceği konusundaki riskler şu şekilde sıralanabilir:
KAYIP GÖÇMEN/SIĞINMACI ÇOCUKLAR, barınma, beslenme ve eğitim gibi temel haklarına erişememelerinin yanı sıra dünyanın herhangi bir yerinde TAM DA ŞU ANDA AKIL ALMAZ İŞKENCELER, ZULÜM YA DA İSTİSMAR ALTINDA OLABİLİR. Tam da şu anda bir büyü için kullanılıyor ya da satanist bir ritüelde kurban ediliyor olabilir. Tam da şu anda bir pedofili sapığın iğrenç emellerine alet ediliyor olabilir. Tam da şu anda türlü işkencelerle vücudundaki adrenalinin yükseltilmesi sağlanarak kanı canından çekiliyor olabilir, tam da şu anda silah altında bir ölüm makinesi haline getiriliyor olabilir. Tam da şu anda beyni yıkanarak dinini, milletini, benliğini yitiriyor olabilir. TAM DA ŞU ANDA BİNLERCE KAYIP ÇOCUK ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA KURTARILMAYI BEKLİYOR OLABİLİR.
BU ÇIĞLIKLARIN DUYULMA ZAMANI GELMEDİ Mİ? Tüm dünyaya, yöneticilere, kanun koyuculara, siyasilere, bürokratlara, sivil toplum kuruluşlarına, medyaya ve kişilere büyük görevler düşüyor. Özellikle medya ve sosyal medyanın bu çocuklar için var olan gücünü kullanması çok büyük önem arz etmektedir.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
KAYNAKÇA
6458 SAYILI YABANCILAR VE ULUSLARARASI KORUMA KANUNU,
https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.64
ACAR, Bilal, “İngiltere'de yaklaşık 10 bin bakıma muhtaç çocuk 'güvenli olmayan' yerlerde yaşıyor”
Anadolu Ajansı, 19.02.2021. , https://www.aa.com.tr/tr/dunya/ingilterede-yaklasik-10-bin-bakima-muhtac-cocuk-guvenli-olmayan-yerlerde-yasiyor/2150672 Erişim: 23.02.2021.
AKBULUT, Berrin, “Ceza Mevzuatında Çocuk ve Çocukların Yakalanması, Gözaltına Alınması”,
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, 19/2, (1 Aralık 2013), 542.
AKDENİZ, Ercüment, (2019) “Türkiye’de kaç mülteci çocuk var?
https://www.evrensel.net/yazi/84261/turkiyede-kac-kayip-multeci-cocuk-var
ALTINDAL, Emine, “Getty Müzesi Los Angeles” Erişim: 09.12.2020.
https://eminealtindal.com/2020/08/03/getty-muzesi-los-angeles
AMERİKANIN SESİ.COM “Çad'da Çocuk Kaçırma Skandalı” 30.10.2007, Erişim 10.12.2020.
https://www.amerikaninsesi.com/a/a-17-2007-10-30-voa12-88083717/859516.html
AMERİKANIN SESİ, “Epstein cezaevinde intihar etti” adlı haber. 10.08.2019,
https://www.amerikaninsesi.com/a/epstein-cezaevinde-intihar-etti/5037002.html
ARSLAN, Sırrıberk, “Terör örgütü PKK'nın 3 bin 250 çocuğu kaçırdığı ortaya çıktı! İşte PKK
inlerinden görüntüler” Sabah.com.tr, 12.Ekim.2020,
AVŞAR, Servet, “Birinci Dünya Savaşı’nda Casusluk Okulları, Casusluk Uygulamaları ve Osmanlı
Devleti’nin Casusluğu Önleme Faaliyetleri”, Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, cilt 2 sayı 3, yıl 2018, s. 3-4.
BARDAKOĞLU, Ali, “Ehliyet” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, (Ankara: TDV
Yayınları, 1994), 10/533-539.
BBC Türkçe, “Epstein'e dava açan bir kadın: “17 yaşındayken Prens Andrew ile cinsel ilişkiye
zorlandım” 28.08.2019. https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-49494108
BBC Türkçe “Kafesteki Kongolu Çocuk”
BBC Türkçe “Arjantin'in kayıp çocukları” 21.02.2008,
http://www.bbc.co.uk/turkish/news/story/2008/02/080221_argentine.shtml Erişim 23.02.2021.
BBC Türkçe “Avrupa’da 10 bin göçmen çocuk kayıp” 31.01.2016.
https://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/01/160131_europol_10_bin_kayip_cocuk
BEALE, Charlotte, “10,000 unaccompanied refugee children are missing in Europe”, Independent,
BM Cenevre Sözleşmesi Çocuk Hakları Bildirgesi giriş bölümü (1989). UNICEF sayfasından
İndirilmiştir.https://www.unicef.org/turkey/%C3%A7ocuk-haklar%C4%B1na-dair-s%C3%B6zle%C5%9Fme
CLEARHARMONY.NET, Yeni Rapor: “Reform İddialarına Rağmen Çin'de Organ Nakli Devam
Ediliyor”Yeni Rapor: “Reform İddialarına Rağmen Çin'de Organ Nakli Devam Ediliyor”, 20.07.2018,http://www.tr.clearharmony.net/articles/a120449-Yeni-Rapor-%E2%80%9CReform-Iddialarina-Ragmen-Cin-de-Organ-Nakli-Devam-Ediliyor%E2%80%9D.html#.YDqajFUzbIU Erişim: 2021.
CNN TURK, “İntihar eden sapık milyarder Jeffrey Epstein Hakkında Şok Eden İddia, Öldürüldü mü?
CNN TÜRK, “Tarihin en korkunç deneyleri” 28.07.2016, https://www.cnnturk.com/yasam/tarihteki-en-korkunc-deneyler
ÇAKRAN, Şebnem, Veysel Eren, “Mülteci Politikası :Avrupa Birliği ve Türkiye Karşılaştırması”.
ÇELİK, Volkan, “Adrenochrome Bebek Kanı Ayinleri ve Kaçırılan Yüz binlerce çocuk!” Evrenin
Gizemleri.com, https://www.evreningizemleri.com/adrenochrome-bebek-kani-ayinleri-ve-kacirilan-yuz-binlerce-cocuk/
EC.EUROPE.EU, “10th European Forum on the rights of the child” 29-30 November 2016 The
protection of children in migration 24 November 2016 General back ground paper. https://ec.europa.eu/information_society/newsroom/image/document/2016-41/10th_forum_on_the_rights_of_the_child_forum_programme_18025.pdf
DW TÜRKÇE, “Almanya 2 bin 750 sığınmacıyı daha kabul edecek”, (15.09.2020).
EGM, Asayiş Şube Müdürlüğü, “Cinsel suçlar”, http://www.asayis.pol.tr/cinsel-suclar
EGM, Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele (31.03.2020). https://www.egm.gov.tr/insan-ticareti ayrıca bkz.
EGM, https://www.egm.gov.tr/kayip-sahiscocuklar-hakkinda-bilgi-almak-istiyorum
EISELE, Ines “Kayıp çocuk sığınmacılara ne oluyor?” Deutsche Welle Türkçe 27.01.2019
https://www.dw.com/tr/kay%C4%B1p-%C3%A7ocuk-s%C4%B1%C4%9F%C4%B1nmac%C4%B1lara-ne-oluyor/a-47249817, Erişim: 23.09.2020.
ERENNN Selçuk, “Afrikalı çocukları büyü için Avrupa’ya satıyorlar” Dünya Raporu Word Press
11.12.2015,https://dunyaraporu.wordpress.com/2015/12/11/afrikali-cocuklari-buyu-icin-avrupaya-satiyorlar/ Erişim: 10.12.2020.
EROĞLU Aybike, “Çocuk ticareti mi yapılıyor? 10 bin dolara satılan plastik bir masa için iki
cinsiyet seçeneği çıkıyor” Yeni Şafak https://www.yenisafak.com/dunya/dunyayi-ayaga-kaldiran-wayfair-skandali-nedir-wayfair-skandalinin-turkiye-ayagi-var-mi-3549135 14.07.2020.
ERTİN, Hakan, “Gen teknolojisi ile ilgili etik bildirgeler ve yasal düzenlemeler” [doktora tezi].
İstanbul: İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı; 2003. http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/37891.pdf
ERTİN, HakaN; TEMEL, M. Kemal, “İnsan Üzerindeki Deneyler ve İlgili Etik–Yasal Metinler”
Anadolu Kliniği Tıp Bilimleri Dergisi 21(3):223-223 DOI:10.21673/anadoluklin.254227 September 2016 https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/220489
EURONEWS “ABD’ye gitmeye çalışan göçmenlere Guatemala Ordusu müdahale etti” adlı haber.
18.01.2021.https://tr.euronews.com/2021/01/18/abd-ye-gitmeye-cal-san-hondurasl-gocmenlere-guatemala-ordusu-mudahale-etti Erişim tarihi 15.02.2021.
EURONEWS “ABD Başkanı Biden'dan dış politika konuşması: Amerika geri döndü, diplomasi geri
döndü” 04.02.2021. https://tr.euronews.com/2021/01/18/abd-ye-gitmeye-cal-san-hondurasl-gocmenlere-guatemala-ordusu-mudahale-etti Erişim: 15.02.2021.
EURONEWS, “Dünya Genelinde Mülteci Sayısı 70 Milyonu Aştı Yarıdan Fazlası Çocuklar”
EURONEWS, “İngiltere'de binlerce çocuğun istismar edildiği dava başladı” 28.02.2017.
https://tr.euronews.com/2017/02/28/ingiltere-de-binlerce-cocugun-istismar-edildigi-dava-basladi
EURONEWS, “BM: Küresel yerinden edilenlerin sayısı 82 milyonla rekor kırdı; Türkiye, ev
sahipliğinde ilk sırada”, https://tr.euronews.com/2021/06/18/bm-kuresel-yerinden-edilenlerin-say-s-82-milyonla-rekor-k-rd-turkiye-ev-sahipliginde-ilk-s Erişim tarihi: 28.07.2021.
EVRENSEL.NET, “ABD'de Trump döneminde 1500'den fazla mülteci çocuk ailelesinden koparıldı”,
FEROZ, Emran,“Thousands of Refugee Children Have Gone Missing In Europe as Criminal
Networks Exploit the Migration Crisis”,2016, Alternet, https://www.alternet.org/grayzone-project/thousands-refugee-children-have-gone-missing-europe-criminal- networks-exploit
GANDER, Mary J. -Harry W. Gardiner, Çocuk ve Ergen Gelişimi, Çev. Ali Dönmez-Nermin Çelen-
Bekir Onur, (Ankara: İmge Kitabevi 2004), 26-27.
GEÇİCİ KORUMA YÖNETMELİĞİ https://www.goc.gov.tr/gecici-koruma-kanunu-ve-yonetmeligi
GETTY.EDU., “Visit the Getty”. (23 Aralık 2015). Erişim: 26.01.2021.
https://www.getty.edu/visit/center/plan/
GÖÇ TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ (İkinci Baskı) No 31
https://publications.iom.int/system/files/pdf/iml31_turkish_2ndedition.pdf
GÜNEŞ, “Tarihin en büyük insanlık suçu, 22.11.2018,
https://www.gunes.com/gundem/tarihin-en-buyuk-insanlik-sucu-930632
HABER7.COM, “Almanya'nın 'göçmen çocuk' kararının altındaki ürpertici gerçek: Türkler de
tehlikede”https://www.haber7.com/dunya/haber/2951168-almanyanin-gocmen-cocuk-kararinin-altindaki-urpertici-gercek-turkler-de-tehlikede, 10.03.2020
HABERSOL, “İsrail, Yemenli Yahudilerin çocuklarını çalıyormuş” 06.08.2016
https://haber.sol.org.tr/dunya/israil-yemenli-yahudilerin-cocuklarini-caliyormus-164726
HABERTÜRK, “Avrupa’nın vize verdiği 10 bin göçmen çocuktan haber yok” 22.11.2018,
https://www.haberturk.com/avrupa-nin-vize-verdigi-10-bin-gocmen-cocuktan-haber-yok-2229661
HABERTÜRK, “Wayfair Trendyol olayında son dakika ne oldu? Trendyol'dan açıklama! Wayfair
skandalı” 15.07.2020 https://www.haberturk.com/wayfair-trendyol-olayinda-son-dakika-ne-oldu-trendyol-dan-aciklama-wayfair-skandali-2745211 Erişim: 23.02.2021.
HABERVAKTİ, “Dünyayı Sarsan Skandal E-Ticaret Sitelerinde İnsan Kaçakçılığı”
https://www.habervakti.com/dosya/dunyayi-sarsan-skandal-e-ticaret-sitelerinde-insan-kacakciligi-h116821.html 12.07.2020.
HARMANCIOĞLU, Efe, “Adrenochrome Serisi” (05.06.2020).
HÖKELEKLİ, Hayati , “Çocuk”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, (Ankara: TDV
Yayınları, 1993), 8/355-359.
HÜRRİYET, “Avrupa’da 96 Bin Göçmen Çocuk Kayıp” Erişim:28.09.2020.
https://www.hurriyet.com.tr/gundem/avrupada-96-bin-multeci-cocuk-kayip-41127819
HÜRRİYET, “AB’de her yıl 250 bin çocuk kayboluyor” Erişim: 28.09.2020
https://www.hurriyet.com.tr/avrupa/abde-her-yil-250-bin-cocuk-kayboluyor-40900847
HÜRRİYET, “Atatürk Havalimanı'nda yakalanan organ kaçakçısı Boris Volfman tutuklandı” 05.12.2015,
https://www.hurriyet.com.tr/gundem/ataturk-havalimaninda-yakalanan-organ-kacakcisi-boris-volfman-tutuklandi-40023096 Erişim: 2020.
HÜRRİYET “Sandra Bullock Açıkladı: Gençlik Sırrım Çocuk Derisi!”
INFOMIGRANTS, “Hundreds of unaccompanied minors missing in Germany” 14.01.2021.
https://www.infomigrants.net/en/post/29633/hundreds-of-unaccompanied-minors-missing-in-germany
IOM (2020). World Migration Report 2020. Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) 2020 Dünya Göç
Raporu. https://publications.iom.int/system/files/pdf/wmr_2020.pdf
IRTAK, Kenan, “Avrupa’daki Kayıp Mülteci Çocuk Sayısı Resmi Rakamlardan Daha Fazla”,
Anadolu Ajansı, 15.07.2020. https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/avrupadaki-kayip-multeci-cocuk-sayisi-resmi-rakamlardan-daha-fazla-/1910999
İSLAMİ ANALİZ.COM “Eski CIA ajanından önemli itiraf: Uçaklar dolusu çocuk ithal ediyorlar”
07.09.2020, https://www.islamianaliz.com/h/80594/eski-cia-ajanindan-onemli-itiraf-ucaklar-dolusu-cocuk-ithal-ediyorlar Erişim: 14.10.2020.
İSTANBUL SANAT EVİ "J Paul Getty Museum Los Angeles" Erişim: 09.12.2020.
https://www.istanbulsanatevi.com/dunya-muzeleri/j-paul-getty-museum-los-angeles
JERUSALEM, “İsrail’in Yemenli Çocuklar Üzerinde Yaptığı Deneyler Fotoğraflarla Kanıtlandı”,
https://meydan.org/2017/06/18/israilin-yemenli-cocuklar-uzerinde-yaptigi-deneyler-fotograflarla-kanitlandi/ 18.06.2017.
KARASU, Ayşe Özek, “Epstein vakasının bütün ünlüleri; Bill Clinton’dan Trump’a, Prens
Selman’dan Woody Allen’a…” https://www.haberturk.com/epstein-vakasinin-butun-unluleri-bill-clintondan-trumpa-prens-selmandan-woody-allena-2503800
KELLEY, Steven D. “Underground City at the Getty Museum”, 24.02.2018.
https://www.youtube.com/watch?v=TsM9kfzap7M erişim tarihi. 27.02.2021.
KESKİN, Betül Yasemin, “Wayfair iddiaları doğru mu?”Milliyet,
https://www.milliyet.com.tr/wayfair-iddialari-dogru-mu--molatik-16303/?Sayfa=5
KHALAF, Yrd. Doç. Dr. Salem, Doç. Dr. Rüştü ILGAR, “Suriyeli Mülteciler ve Türkiye’de Mülteci
Sorun”, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Türk Sosyal Bilimler Araştırmaları
Dergisi/Ekim 2017 Cilt:2 Sayı:2 Hasan Kalyoncu Üniversitesi, Gaziantep. http://tursbad.hku.edu.tr/tr/pub/issue/31623/346750
KORKUT, F. Owen, Okul Temelli Önleyici Rehberlik ve Psikolojik Danışma. Ankara: Anı
Yayıncılık, 2007MACCARTHY, (1946), Chim, Ind. Paris 55,435.
LEE, Laurence, “Italy refugee crisis: Gangs running child prostitution rings”, Al Jazeera,
LEFEBVRE, Hennry, Gündelik Hayatın Eleştirisi 1, Çevirmen: Işık Ergüden, İstanbul: Sel
Yayıncılık.
MACGREGOR, Marion , "More unaccompanied minors among migrants rescued at sea, NGO",
InfoMigrants, 17.12.2020. https://www.infomigrants.net/en/post/29180/more-unaccompanied-minors-among-migrants-rescued-at-sea-ngo
MARULCU, Alihan, "Bir medeniyetin kara lekesi: Verdingkinder", Haberüsküdar: 2019,
https://haberuskudar.com/bir-medeniyetin-kara-lekesi-verdingkinder
MELTZER Milton,SLAVERY, America, 1993, s. 216. (Beyaz Tarih com.tr)
MISSING EUROPE CHILDREN https://missingchildreneurope.eu/ ayrıca bkz. Hürriyet,
https://www.haberturk.com/avrupa-nin-vize-verdigi-10-bin-gocmen-cocuktan-haber-yok-2229661 erişim: 28.09.2020
MISSING MIGRANT, “Lost in Migration Background note, 2017” Missing Children Europe, The
President’s Foundation forthe Well Being of Society, https://missingmigrants.iom.int/
MİLLİYET “Wayfair ile yeniden gündeme gelen Adrenochrome nedir, ne anlama geliyor?
Adrenochrome kullanan ünlüler kimler?” 13.07.2020
MÜLTECİLER DERNEĞİ “Türkiye’deki Suriyeliler Sayısı”
https://multeciler.org.tr/turkiyedeki-suriyeli-sayisi/?gclid=Cj0KCQiA-OeBBhDiARIsADyBcE6LxLHiCWWxu5pgTxqjXPKlEXAUwUK6X8fF9qIDA9W9x4ipifzRfOsaAqtiEALw_wcB Erişim: 17.11.2020
MÜLTECİLERİN HUKUKİ STATÜSÜNE DAİR 1967 PROTOKOLÜ (New York Protokolü)
NADEAU, Barbie Latza, “German Nuns Sold Orphaned Children to Sexual Predators: Report” The
Daily Beast 08.02.2021, https://www.thedailybeast.com/german-nuns-sold-orphaned-children-to-sexual-predators-says-report erişim: 23.02.2021.
NATIONAL CRIME AGENCY, “Child sexual abuse and exploitation”
https://www.nationalcrimeagency.gov.uk/what-we-do/crime-threats/child-sexual-abuse-and-exploitation ayrıca bkz. https://t.ly/Kk8L
NIELSEN, Nikolaj, “Child trafficking in EU on therise”, Euobserver,
https://euobserver.com/justice/133482 .
NTV.COM.TR, 04.04.2019, “Belçika Eski Sömürgelerinden Kaçırdığı Çocuklar İçin Özür Diledi”
ODATV4.COM, “Parasını ödemeyen mültecilerin organları satılıyor” 05.07.2016.
https://odatv4.com/parasini-odeyemeyen-multecilerin-organlari-satiliyor-0507161200.html
OKÇUOĞLU, Şivan, “Her şey Barack Obama, Bill Clinton ve Hillary Clinton'a danışmanlık yapan
John Podesta'nın e-postalarının Wikileaks tarafından sızdırılmasıyla başlıyor.” https://odatv4.com/iste-pizza-gatein-perde-arkasi-1811161200.html
OXFAM, “A Dangerous ‘Game’ the Pushback Of Migrants, İncluding Refugees, At Europe’s
Borders”, 2017, ss.1-16.
ÖĞEL, Prof. Dr. Kültegin “Çocuk Suç ve Bireyselleştirilmiş İyileştirme” 2014.
http://www.ogelk.net/Dosyadepo//cocuk%20suc%20bireysellestirilmis%20iyilestirme.pdf
ÖNEY, Sezin, “Görünmez dram: Kayıp mülteci çocuklar” Gazete Duvar, 11 Mart 2020
https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2020/03/11/gorunmez-dram-kayip-multeci-cocuklar
PEMBENAR, “İngiliz hükümetinden alkolle savaşta çocuk ajan”,
PRIORESCHI, P. A “History of Medicine: Byzantine and Islamic Medicine.” ABD: Horatius Press;
2001:205–10.
SAĞLAM-ARAL, “Tarihsel Süreç İçerisinde Çocuk ve Çocukluk Kavramları”, 45.
SAVE THE CHILDREN, “One in Six Children Living in Conflict Zones at Risk of Sexual Violence
by Armed Groups” 17.02.2021.https://www.savethechildren.org/us/about-us/media-and-news/2021-press-releases/one-in-six-children-in-conflict-zones-at-risk-of-sexual-violence
SANALBASIN, “İngiltere’de Çocuk Ajan Skandalı”,
http://www.sanalbasin.com/ingiltere039de-039cocuk-ajan039-skandali-26097753/ ;
SODER, Karin, ‘‘The Convention on the Rights of the Child’’, City University of New York Law
Review, 12/2, (Summer 2009), 444; Racher Hodgkin-Peter Newell, Implementation Handbook for the Convention on the Rights of the Child (Switzerland: United States Publications, 2002), 1-16.
SÖZCÜ, “Tarihin En Korkunç Deneyleri”,
https://www.sozcu.com.tr/hayatim/yasam-haberleri/tarihin-en-korkunc-deneyleri/?_szc_galeri=1
SPUTNIKNEWS, “ABD’de 'Unutulmadı Operasyonu': Kayıp olan 39 çocuk kurtarıldı”,
SPUTNIKNEWS, “Almanya sığınmacıları eski Nazi toplama kampına yerleştiriyor” 13.09.2015,
https://tr.sputniknews.com/avrupa/201509131017711619/
SUPERHABERTV “Yüzlerce Çocuk Avrupa’ya Kaçırılıyordu” 09.09.2020. Erişim:10.10.2020
https://www.superhaber.tv/yuzlerce-cocuk-avrupaya-kaciriliyordu-galeri-298134.
ŞİŞMAN, Nilüfer, “Kayıp Çocuklar” https://www.tavsiyeediyorum.com/uzmanyazisi_584.htm Ekim
2009.
TAN, Mine, “Çağlar Boyunca Çocukluk”, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi,
22/1, (20 Ağustos 2019), 71-72; Mehmet Sağlam-Neriman Aral, “Tarihsel Süreç İçerisinde
Çocuk ve Çocukluk Kavramları”, Çocuk ve Medeniyet Dergisi, (Aralık 2016), 44.
TARİHİ OLAYLAR.COM, “Amerika’da Köleliğin Kaldırılması”
https://www .tarihiolaylar.com/tarihi-olaylar/amerika-da-koleligin-kaldirilmasi-114
TARİHİ OLAYLAR.COM, “Tarihin En Korkunç Deneyleri”,
https://www.tarihiolaylar.com/galeriler/tarihin-en-korkunc-deneyleri-583 ek olarak bkz.
TBMM Araştırma Komisyonu genel kurul toplantı tutanağı
https://www.tbmm.gov.tr/komisyon/denetim/kayip_cocuklar/genel_kurul_tutanaklari.htm
TİHEK, AKPM’nin "Avrupa’da Kayıp Mülteci ve Göçmen Çocuklar" Raporu, 11.05.2020.
https://www.tihek.gov.tr/avrupada-kayip-multeci-ve-gocmen-cocuklar-icin-oneriler/
TOKER, Mehmet “Ümmetin Kayıp Çocukları Kim Kime Emanet” 02.07.2020.
https://www.yenihaberden.com/ummetin-kayip-cocuklari-kime-emanet-10182yy.htm ,
TOSUN, Hatice Özdemir, “Uyuşturucu satıcıları Suriyeli ve Afgan çocukları kullanıyor”, Anadolu
Ajansı, 08.02.2018. https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/cumhuriyet-savcisi-yuceturk-uyusturucu-saticilari-suriyeli-ve-afgan-cocuklari-kullaniyor/1057507
TRT HABER, “İngiltere’de Çocuk Ajan Skandalı”,
https://www.trthaber.com/haber/dunya/ingilterede-cocuk-ajan-skandali-ulkeyi-karistirdi-376211.html
TRT HABER “Türkiye İnsanlık Dışı Bir Pazar Kaçak Organ Piyasası” 09.07.2019.
https://www.trthaber.com/haber/turkiye/insanlik-disi-bir-pazar-kacak-organ-piyasasi-422322.html Erişim: 2020.
TRT HABER “40 yıllık umuda yolculuk hikayesi Afgan göçmenler”,
https://www.trthaber.com/haber/dunya/40-yillik-umuda-yolculuk-hikayesi-afgan-gocmenler-575024.html Erişim tarihi: 03.08.2021.
TURAN, Hande, Ege’ye Bakış “Sığınmacı gerçeğinin diğer yüzü: "İzmir'in kayıp kızları" 08.03.2020
https://www.egeyebakis.com/siginmaci-gerceginin-diger-yuzu-izmirin-kayip-kizlari/34006/ erişim: 06.07.2020
TÜRK VE DÜNYA TARİHİ ANSİKLOPEDİSİ; Cilt 4, s.1176 (Gelişim Hachette, Istanbul–1985)
UHİM, A Dangerous ‘Game’ the Pushback Of Migrants, İncluding Refugees, At Europe’s Borders,
UHİM (2018), “AB Ülkelerinde Mülteci Çocukların Ya3şadıkları Hak İhlalleri” adlı rapor, s. 14.
https://uhim.org/ab-ulkelerinde_-multeci-cocuklarin-yasadigi-hak-ihlalleri.html
Erişim: 28.10.2020
ULUCAK, Zehra, “ABD-Meksika sınırında ailelerinden koparılan 545 göçmen çocuğun
ebeveynlerine ulaşılamıyor” Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/abd-meksika-sinirinda-ailelerinden-koparilan-545-gocmen-cocugun-ebeveynlerine-ulasilamiyor/2013599 erişim:18.11.2020
UMHD “Dünya Mülteciler Günü Basın Açıklaması” 20.06.2020.
https://www.umhd.org.tr/2020/06/basin-aciklamasi-dunya-multeciler-gunu/ Erişim 17.11.2020
UNHRC (2020). Figures at a glance, https://www.unhcr.org/figures-at-a-glance.html Erişim:
17.11.2020.
UNHCR: “Figures at a glance” “At least 79.5 million people around the world have been forced to
flee their homes. Among them are nearly 26 million refugees, around half of whom are under
the age of 18.” https://www.unhcr.org/figures-at-a-glance.html Erişim: 14.02.2021
UNHCR, Global Trends Forced Displacement in , https://www.unhcr.org/5d08d7ee7.pdf
UNICEF.ORG; “UNICEF: Avrupa'daki mülteci ve göçmen çocukların sayısında ciddi artış
gözleniyor”, 13.11.2015,
UNICEF, “Mülteci ve göçmen krizi kaçakçılar için büyük bir ticaret haline gelirken yarım milyon
çocuk da sömürü riski altında”, 02.09.2016,
UN NEWS, “Abuse, exploitation and trafficking ‘stark reality’ for migrant children trying to
reach Europe”, UN News, https://news.un.org/en/story/2017/09/564682-abuse-exploitation-and-trafficking-stark-reality-migrant-children-trying-reach
USAHITMAN.COM, Getty Museum – Deep Underground Bunker & Other Strange Getty Family
Info, https://usahitman.com/getty-deep-underground-bunker/ Erişim: 28.07.2020.
VİKİPEDİ, Epidermal büyüme faktörü.
VİKİPEDİ, Adrenochrome, https://tr.wikipedia.org/wiki/Adrenochrome Erişim: 20.12.2020.
YAKAR, Umut, “Snapchat’te Çocukları Hedef Alan Uyuşturucu Tehlikesi”, Webtekno.com,
21.01.2020, https://www.webtekno.com/snapchat-uyusturucu-tehlikesi-h84088.html
YALVAÇ, Gürsel, TCK, CMK, CGTİK ve İlgili Mevzuat, (Ankara: Adalet Yayınevi: 2013), 36-37.
YARIM, Gül Fatma, “Epidermal Büyüme Faktörü” (Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Veteriner
Fakültesi, Biyokimya Anabilim Dalı, Samsun, Türkiye) Filiz KAZAK (Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Biyokimya Anabilim Dalı, Samsun, Türkiye) Kocatepe Veterinary Journal Yıl: 2016Cilt: 9Sayı: 3ISSN: 2147-6853 / 2147-6853Sayfa Aralığı: 215 - 225Metin Dili:Türkçehttps://app.trdizin.gov.tr/publication/paper/detail/TWpFeU5EYzNOdz09
YENİSÖZ -Özel Haber “Çocuk Hırsızı Avrupa”
http://www.yenisoz.com.tr/cocuk-hirsizi-avrupa-haber-5901 28.09.2020, erişim: 05.11.2020.
YENİSÖZ, “Göçmen ve kimsesizler organ mafyasının hedefinde” Erişim: 2020.
https://www.yenisoz.com.tr/haber/gocmen-ve-kimsesizler-organ-mafyasinin-hedefinde-9156/
YENİ ŞAFAK, “Amerika'da 450 bine yakın siyahi çocuk kayıp” 22.11.2020
https://www.yenisafak.com/dunya/amerikada-450-bine-yakin-siyahi-cocuk-kayip-3576198
YENİ ŞAFAK, “BAE-PKK hattı çocuk ticareti: Zayed Suriye'den organ ticareti için binlerce çocuğu
kaçırdı” 27.06.2020. https://www.yenisafak.com/dunya/bae-pkk-hatti-cocuk-ticareti-zayed-suriyeden-organ-ticareti-icin-binlerce-cocugu-kacirdi-3546876 Erişim: 2021.
YENİ ŞAFAK, “Okullara Çocuk Ajanlar”, (04.04.2010).
https://www.yenisafak.com/hayat/okullara-cocuk-ajanlar-250283
YENİ ŞAFAK, “Sosyal medya Wayfair iddiaları ile çalkalanıyor: Kayıp çocuklar yüksek fiyatlı
eşyalar üzerinden mi satılıyor?” adlı haber, https://www.yenisafak.com/dunya/wayfair-nedir-cocuklar-wayfair-ile-yuksek-fiyatli-esyalar-uzerinden-mi-satiliyor-3549035
YETİM, Fatih, “Adrenochrome (Adrenokrom) nedir, zenginlerin ölümsüzlük iksiri mi?”
Euronews, 13.07.2020, https://tr.euronews.com/2020/07/13/adrenochrome-adrenokrom-zenginlerin-olumsuzluk-iksiri-mi Erişim tarihi 21.12.2020.
YOUTUBE, “Adrenochrome Elite - The Simpsons Lust For Blood”
https://www.youtube.com/watch?v=qKQyaBHK7DI https://www.youtube.com/watch?v=NQX_1c63Vfk
https://www.youtube.com/watch?v=jGYTPelFoQg
[1] UMHD, “Basın Açıklaması:Dünya Mülteciler Günü https://www.umhd.org.tr/2020/06/basin-aciklamasi-dunya-multeciler-gunu/ 20.06.2020.
[2] UNHRCR https://www.unhcr.org/figures-at-a-glance.html Erişim tarihi: 03.08.2021
[3] Rakamlar için bkz. https://www.unhcr.org/figures-at-a-glance.html
[4] A Dangerous ‘Game’ the Pushback Of Migrants, İncluding Refugees, At Europe’s Borders, OXFAM, 2017, ss.1-16. https://www.uhim.org/Uploads/GenelDosya/ab-ulkelerinde-multeci-cocuklarin-yasadigi-hak-ihlalleri-3290-d.pdf
[5] UHİM “AB Ülkelerinde Mülteci Çocukların Ya3şadıkları Hak İhlalleri” adlı rapor, s. 14. https://uhim.org/ab-ulkelerinde_-multeci-cocuklarin-yasadigi-hak-ihlalleri.html
[6] Lefebvre, Hennry, Gündelik Hayatın Eleştirisi 1, Çevirmen: Işık Ergüden, İstanbul: Sel Yayıncılık, arka kapak yazısından alınmıştır.
[7] Lefebvre, age.
[8] Mine TAN, “Çağlar Boyunca Çocukluk”, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 22/1, (20 Ağustos 2019), 71-72; Mehmet Sağlam-Neriman Aral, “Tarihsel Süreç İçerisinde Çocuk ve Çocukluk Kavramları”, Çocuk ve Medeniyet Dergisi, (Aralık 2016), 44.
[9] Sağlam-Aral, “Tarihsel Süreç İçerisinde Çocuk ve Çocukluk Kavramları”, 45.
[10] Mary J. GANDER-Harry W. GARDINER, Çocuk ve Ergen Gelişimi, Çev. Ali Dönmez-Nermin Çelen-Bekir Onur, (Ankara: İmge Kitabevi 2004), 26-27.
[11] Karin SODER,‘‘The Convention on the Rights of the Child’’, City University of New York Law Review, 12/2, (Summer 2009), 444; Racher Hodgkin-Peter Newell, Implementation Handbook for the Convention on the Rights of the Child (Switzerland: United States Publications, 2002), 1-16.
[12] Gürsel YALVAÇ, TCK, CMK, CGTİK ve İlgili Mevzuat (Ankara: Adalet Yayınevi, 2013), 36-37.
[13] Berrin AKBULUT, “Ceza Mevzuatında Çocuk ve Çocukların Yakalanması, Gözaltına Alınması”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, 19/2, (1 Aralık 2013), 542.
[14] Hayati HÖKELEKLİ, “Çocuk”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, (Ankara: TDV Yayınları, 1993), 8/355-359.
[15] Hökelekli, agm. 8/355-359.
[16] Ali BARDAKOĞLU “Ehliyet” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, (Ankara: TDV Yayınları, 1994),
10/533-539.
[17] Hökelekli, agm., 8/355-359.
[18] MÜLTECİLERİN HUKUKİ DURUMUNA DAİR 1951 SÖZLEŞMESİ; Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 14 Aralık 1950 tarih ve 429 (V) sayılı Kararıyla toplanan Konferansta kabul edilmiş, 28 Temmuz 1951 tarihinde Cenevre'de imzalanmış ve 43. maddeye uygun olarak 22 Nisan 1954 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye Sözleşmeyi 24 Ağustos 1951 tarihinde imzalamış ve 29 Ağustos 1961 tarihinde ihtiraz kayıtla onaylamıştır. 359 Sayılı Onay Kanunu 5 Eyl¸l 1961 gün ve 10898 Sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmıştır. Türkiye'nin ihtirazı kaydı şöyledir: "Bu sözleşmenin hiçbir hükmü, mülteciye Türkiye'de Türk uyruklu kimselerin haklarından fazlasını sağladığı şeklinde yorumlanamaz”. http://www.multeci.org.tr/wp-content/uploads/2016/12/1951-Cenevre-Sozlesmesi-1.pdf
[19] Mültecilerin Hukuki statüsüne dair 1967 Protokolü (New York Protokolü) http://humanrightscenter.bilgi.edu.tr/media/uploads/2015/08/02/MultecilerinHukuki Durumuna Dair1967Protokolu.pdf
[20] Göç Terimleri Sözlüğü (İkinci Baskı) No 31 https://publications.iom.int/system/files/pdf/iml31_turkish_2ndedition.pdf
[21] 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.64
[22] Geçici Koruma Yönetmeliği https://www.goc.gov.tr/gecici-koruma-kanunu-ve-yonetmeligi
[23] Mülteci Politikası :Avrupa Birliği ve Türkiye Karşılaştırması (Şebnem Çakran, Veysel Eren)
[24] Suriyeli Mülteciler ve Türkiye’de Mülteci Sorun( Yrd. Doç. Dr. Salem Khalaf, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Doç. Dr. Rüştü Ilgar, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Türk Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi/Ekim 2017 Cilt:2 Sayı:2 Hasan Kalyoncu Üniversitesi, Gaziantep
[25] UNHCR, “82.4 million people worldwide were forcibly displaced”, https://www.unhcr.org/figures-at-a-glance.html Erişim tarihi: 03.08.2021.
[26] EURONEWS, (2021). “BM: Küresel yerinden edilenlerin sayısı 82 milyonla rekor kırdı; Türkiye, ev sahipliğinde ilk sırada”, https://tr.euronews.com/2021/06/18/bm-kuresel-yerinden-edilenlerin-say-s-82-milyonla-rekor-k-rd-turkiye-ev-sahipliginde-ilk-s Erişim tarihi: 28.07.2021.
[27] UNHCR, “82.4 million people worldwide were forcibly displaced”, https://www.unhcr.org/figures-at-a-glance.html Erişim tarihi: 03.08.2021.
[28] UNHCR: “Figures at a glance” “At least 79.5 million people around the world have been forced to flee their homes. Among them are nearly 26 million refugees, around half of whom are under the age of 18.” https://www.unhcr.org/figures-at-a-glance.html Erişim tarihi: 14.02.2021
[29] Bahsi geçen 26 milyon mültecinin 20,4 milyonunu UNHCR yetkisi altındaki mülteciler oluştururken, 5,6 milyonunu UNRWA (Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı) yetkisi altındaki mülteciler oluşturmaktadır.
[30] UNHRC (2020). Figures at a glance, https://www.unhcr.org/figures-at-a-glance.html Erişim tarihi: 17.11.2020.
[31] IOM, 2020, World Migration Report 2020. https://publications.iom.int/system/files/pdf/wmr_2020.pdf
[32] UNHRC, agm,
[33] IOM (2020). World Migration Report 2020. Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) 2020 Dünya Göç Raporu
[34] IOM (2020) agm. tablo 1. s.39.
[35] UMHD “Dünya Mülteciler Günü Basın Açıklaması” https://t.ly/F9jb Erişim tarihi: 17.11.2020.
[36]IDP: İngilizce; internally displaced person tanımının kısaltması.
http://madde14.org/index.php?title=%C3%9Clkesinde_Yerinden_Edilmi%C5%9F_Ki%C5%9Filer
[37] EURONEWS, “Dünya Genelinde Mülteci Sayısı 70 Milyonu Aştı Yarıdan Fazlası Çocuklar” https://tr.euronews.com/2019/06/20/dunya-genelinde-multeci-sayisi-70-milyonu-asti-yaridan-fazlasi-cocuklar
[38] Marion MacGregor, "More unaccompanied minors among migrants rescued at sea, NGO", InfoMigrants, 17.12.2020.
[39] “Lost in Migration Background note, 2017” Missing Children Europe, The President’s Foundation forthe
Well Being of Society, https://t.ly/ZsNx Ayrıca bkz: https://t.ly/rg8A
[40] YENİSÖZ -Özel Haber “Çocuk Hırsızı Avrupa” http://www.yenisoz.com.tr/cocuk-hirsizi-avrupa-haber-5901
28.09.2020, Erişim tarihi: 05.11.2020.
[41] “10,000 unaccompanied refugee children are missing in Europe”, Independent, 31.01.2016,
[42] Habertürk, “Avrupa’nın vize verdiği 10 bin göçmen çocuktan haber yok” 22.11.2018, https://www.haberturk.com/avrupa-nin-vize-verdigi-10-bin-gocmen-cocuktan-haber-yok-2229661
[43] Missing Europe Children https://missingchildreneurope.eu/ ayrıca bkz. Hürriyet https://www.haberturk.com/avrupa-nin-vize-verdigi-10-bin-gocmen-cocuktan-haber-yok-2229661 Erişim tarihi: 28.09.2020
[44] Missing Europe Children agm. ayrıca bkz. Hürriyet, https://www.haberturk.com/avrupa-nin-vize-verdigi-10-bin-gocmen-cocuktan-haber-yok-2229661 Erişim tarihi: 28.09.2020
[45] TİHEK, AKPM’nin "Avrupa’da Kayıp Mülteci ve Göçmen Çocuklar" Raporu, 11.05.2020. https://www.tihek.gov.tr/avrupada-kayip-multeci-ve-gocmen-cocuklar-icin-oneriler/
[46] UHİM, “AB Ülkelerinde Mülteci Çocukların Yaşadığı Hak İhlalleri” 13.07.2018. https://uhim.org/ab-ulkelerinde_-multeci-cocuklarin-yasadigi-hak-ihlalleri.html Erişim tarihi: 28.10.2020
[47] EURONEWS, “Dünya Genelinde Mülteci Sayısı 70 Milyonu Aştı Yarıdan Fazlası Çocuklar” 20.06.2019. https://tr.euronews.com/2019/06/20/dunya-genelinde-multeci-sayisi-70-milyonu-asti-yaridan-fazlasi-cocuklar
[48] UNHCR, Global Trends Forced Displacement in , https://www.unhcr.org/5d08d7ee7.pdf
[49] UNHCR Agm, “Children below 18 years of age constituted about half of the refugee population in 2018, up from 41
percent in 2009 but similar to the previous few years.”
[50] Hürriyet, “Avrupa’da 96 Bin Göçmen Çocuk Kayıp” adlı haber. https://www.hurriyet.com.tr/gundem/avrupada-96-bin-multeci-cocuk-kayip-41127819 Erişim tarihi:28.09.2020.
[51] UMHD “Dünya Mülteciler Günü Basın Açıklaması” 20.06.2020. https://www.umhd.org.tr/2020/06/basin-aciklamasi-dunya-multeciler-gunu/ Erişim tarihi: 17.11.2020
[52] HÜRRİYET, “Avrupa’da 96 Bin Göçmen Çocuk Kayıp” adlı haber. https://www.hurriyet.com.tr/gundem/avrupada-96-bin-multeci-cocuk-kayip-41127819 Erişim tarihi: 28.09.2020.
[53] UMHD “Dünya Mülteciler Günü Basın Açıklaması” https://t.ly/cqIq Erişim tarihi: 17.11.2020
[54]Anadolu Ajansı, “Avrupa’daki Kayıp Mülteci Çocuk Sayısı Resmi Rakamlardan Daha Fazla” adlı haber, 15.07.2020. https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/avrupadaki-kayip-multeci-cocuk-sayisi-resmi-rakamlardan-daha-fazla-/1910999
[55] MÜLTECİLER DERNEĞİ, "Türkiyedeki Suriyeli Sayısı Temmuz 2021"
https://multeciler.org.tr/turkiyedeki-suriyeli-sayisi/ Erişim tarihi: 03.08.2021.
[56] MÜLTECİLER DERNEĞİ, “Türkiye’deki Suriyeli sayısı”, https://multeciler.org.tr/turkiyedeki-suriyeli-sayisi/ Erişim tarihi: 03.08.2021.
[57]Mülteciler Derneği “Türkiye’deki Suriyeliler Sayısı” https://multeciler.org.tr/turkiyedeki-suriyeli-sayisi/?gclid=Cj0KCQiA-OeBBhDiARIsADyBcE6LxLHiCWWxu5pgTxqjXPKlEXAUwUK6X8fF9qIDA9W9x4ipifzRfOsaAqtiEALw_wcB Erişim tarihi: 17.11.2020
[58] Hande Turan, Ege’ye Bakış “Sığınmacı gerçeğinin diğer yüzü: "İzmir'in kayıp kızları" 08.03.2020 tarihli haber. https://www.egeyebakis.com/siginmaci-gerceginin-diger-yuzu-izmirin-kayip-kizlari/34006/ Erişim tarihi: 06.07.2020.
[60] TRT; “40 yıllık umuda yolculuk hikayesi Afgan göçmenler”, https://www.trthaber.com/haber/dunya/40-yillik-umuda-yolculuk-hikayesi-afgan-gocmenler-575024.html Erişim tarihi: 03.08.2021.
[61] “ABD-Meksika sınırında ailelerinden koparılan 545 göçmen çocuğun ebeveynlerine ulaşılamıyor” https://www.aa.com.tr/tr/dunya/abd-meksika-sinirinda-ailelerinden-koparilan-545-gocmen-cocugun-ebeveynlerine-ulasilamiyor/2013599 Erişim tarihi: 18.11.2020
[62] Evrensel.net, “ABD'de Trump döneminde 1500'den fazla mülteci çocuk ailelesinden koparıldı”, 25.10.2019,
[63] YENİ ŞAFAK, “Amerika'da 450 bine yakın siyahi çocuk kayıp” 22.11.2020 https://www.yenisafak.com/dunya/amerikada-450-bine-yakin-siyahi-cocuk-kayip-3576198
[64] Anadolu Ajansı “ABD-Meksika sınırında ailelerinden koparılan 545 göçmen çocuğun ebeveynlerine
ulaşılamıyor” 21.10.2020. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/abd-meksika-sinirinda-ailelerinden-koparilan-545-gocmen-cocugun-ebeveynlerine-ulasilamiyor/2013599
[65] EURONEWS “ABD’ye gitmeye çalışan göçmenlere Guatemala Ordusu müdahale etti” adlı haber. 18.01.2021.
https://tr.euronews.com/2021/01/18/abd-ye-gitmeye-cal-san-hondurasl-gocmenlere-guatemala-ordusu-mudahale-etti Erişim tarihi: 15.02.2021.
[66] EURONEWS “ABD Başkanı Biden'dan dış politika konuşması: Amerika geri döndü, diplomasi geri döndü” 04.02.2021. https://tr.euronews.com/2021/01/18/abd-ye-gitmeye-cal-san-hondurasl-gocmenlere-guatemala-ordusu-mudahale-etti Erişim tarihi: 15.02.2021.
[67] BM Cenevre Sözleşmesi Çocuk Hakları Bildirgesi giriş bölümü
[68] Milton MELTZER,SLAVERY, America, 1993, s. 216. (Beyaz Tarih com.tr)
[69] BBC Türkçe “Kafesteki Kongolu Çocuk” https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kafesteki-kongolu-cocuk-abddeki-hayvanat-bahcesinin-ozur-dilemesi-neden-114-yil-aldi-1761462 27.08.2020.
[70] NTV.COM.TR, 04.04.2019, “Belçika Eski Sömürgelerinden Kaçırdığı Çocuklar İçin Özür Diledi” https://www.ntv.com.tr/dunya/belcika-eski-somurgelerinden-kacirdigi-cocuklar-icin-ozur-diledi,DCry_eGRjkOTbV8HtmJzng
[71] Türk Ve Dünya Tarihi Ansiklopedisi; Cilt 4, s.1176 (Gelişim Hachette, Istanbul–1985)
[72] “Amerika’da Köleliğin Kaldırılması” https://www .tarihiolaylar.com/tarihi-olaylar/amerika-da-koleligin-kaldirilmasi-114
[73] Alihan Marulcu, "Bir medeniyetin kara lekesi: Verdingkinder", Haberüsküdar: 2019, https://haberuskudar.com/bir-medeniyetin-kara-lekesi-verdingkinder
[74] A Dangerous ‘Game’ the Pushback Of Migrants, İncluding Refugees, At Europe’s Borders, OXFAM, 2017, ss.1-16.
[75] UHİM “AB Ülkelerinde Mülteci Çocukların Ya3şadıkları Hak İhlalleri” adlı rapor, s. 14. https://uhim.org/ab-ulkelerinde_-multeci-cocuklarin-yasadigi-hak-ihlalleri.html
[76] Emran Feroz,“Thousands of Refugee Children Have Gone Missing In Europe as Criminal Networks Exploit the Migration Crisis”,2016, Alternet, https://www.alternet.org/grayzone-project/thousands-refugee-children-have-gone-missing-europe-criminal- networks-exploit
[77] Hürriyet.com, “AB’de her yıl 250 bin çocuk kayboluyor” https://www.hurriyet.com.tr/avrupa/abde-her-yil-250-bin-cocuk-kayboluyor-40900847 Erişim tarihi: 28.09.2020
[78] BBC Türkçe “Avrupa’da 10 bin göçmen çocuk kayıp” 31.01.2016 tarihli haber,
https://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/01/160131_europol_10_bin_kayip_cocuk
[79] 10th European Forum on the rights of the child 29-30 November 2016 The protection of children in migration
24 November 2016 General back ground paper.
[80]Abuse, exploitation and trafficking ‘stark reality’ for migrant children trying to reach Europe, UN News, https://news.un.org/en/story/2017/09/564682-abuse-exploitation-and-trafficking-stark-reality-migrant-children-trying-reach
[81]Laurence Lee, “Italy refugee crisis: Gangs running child prostitution rings”, Al Jazeera, https://www.aljazeera.com/blogs/europe/2017/06/italy-young-refugees-care-centre-reveal-dark-side-traffic-king-170601050104059.html
[82] Selçuk Erennn, “Afrikalı çocukları büyü için Avrupa’ya satıyorlar” Dünya Raporu Word Press 11.12.2015
tarihli haber https://dunyaraporu.wordpress.com/2015/12/11/afrikali-cocuklari-buyu-icin-avrupaya-satiyorlar/ Erişim tarihi: 10.12.2020.
[83] Nikolaj Nielsen, “Child trafficking in EU on therise”, Euobserver, https://euobserver.com/justice/133482 .
[84]Save The Children, “One in Six Children Living in Conflict Zones at Risk of Sexual Violence by Armed Groups” 17.02.2021.https://www.savethechildren.org/us/about-us/media-and-news/2021-press-releases/one-in-six-children-in-conflict-zones-at-risk-of-sexual-violence
[85]HABERTÜRK, “Avrupa’nın vize verdiği 10 bin göçmen çocuktan haber yok” 22.11.2018, https://www.haberturk.com/avrupa-nin-vize-verdigi-10-bin-gocmen-cocuktan-haber-yok-2229661
[86] Ercüment Akdeniz “Türkiye’de kaç mülteci çocuk var?” adlı makalesi, https://www.evrensel.net/yazi/84261/turkiyede-kac-kayip-multeci-cocuk-var
[87] Ines Eisele “Kayıp çocuk sığınmacılara ne oluyor?” Deutsche Welle Türkçe 27.01.2019
https://www.dw.com/tr/kay%C4%B1p-%C3%A7ocuk-s%C4%B1%C4%9F%C4%B1nmac%C4%B1lara-ne-oluyor/a-47249817 Erişim tarihi 23.09.2020.
[88] Eisele, agm.
[89]Daha fazla bilgi için bkz.
[90] Eisele agm.
[91] Barbie Latza Nadeau, “German Nuns Sold Orphaned Children to Sexual Predators: Report” The Daily Beast 08.02.2021, https://www.thedailybeast.com/german-nuns-sold-orphaned-children-to-sexual-predators-says-report Erişim tarihi: 23.02.2021.
[92] InfoMigrants, “Hundreds of unaccompanied minors missing in Germany” Erişim Tarihi: 14.01.2021.
https://www.infomigrants.net/en/post/29633/hundreds-of-unaccompanied-minors-missing-in-germany
[93] Eisele agm.
[94]Euronews, “İngiltere'de binlerce çocuğun istismar edildiği dava başladı” 28.02.2017.
https://tr.euronews.com/2017/02/28/ingiltere-de-binlerce-cocugun-istismar-edildigi-dava-basladi
[95]Euronews, “İngiltere'de binlerce çocuğun istismar edildiği dava başladı” 28.02.2017. https://tr.euronews.com/2017/02/28/ingiltere-de-binlerce-cocugun-istismar-edildigi-dava-basladi
[96] Anadolu Haber Ajansı, “İngiltere'de yaklaşık 10 bin bakıma muhtaç çocuk 'güvenli olmayan' yerlerde yaşıyor” Skynews, alıntı, 19.02.2021. , https://www.aa.com.tr/tr/dunya/ingilterede-yaklasik-10-bin-bakima-muhtac-cocuk-guvenli-olmayan-yerlerde-yasiyor/2150672 Erişim tarihi: 23.02.2021.
[97] YENİSÖZ agh.
[98] YENİSÖZ Göçmen ve kimsesizler organ mafyasının hedefinde, https://www.yenisoz.com.tr/haber/gocmen-ve-kimsesizler-organ-mafyasinin-hedefinde-9156/
[99] Erennn, agh.
[100] Erennn agh.
[101] National Crime Agency, “Child sexual abuse and exploitation” https://www.nationalcrimeagency.gov.uk/what-we-do/crime-threats/child-sexual-abuse-and-exploitation ayrıca bkz. https://t.ly/Kk8L
[102] Amerika’nın sesi.com “Çad'da Çocuk Kaçırma Skandalı” 30.10.2007, https://www.amerikaninsesi.com/a/a-17-2007-10-30-voa12-88083717/859516.html Erişim tarihi 10.12.2020.
[103] Erennn, agh.
[104] SuperhaberTV “Yüzlerce Çocuk Avrupa’ya Kaçırılıyordu” 09.09.2020 https://www.superhaber.tv/yuzlerce-cocuk-avrupaya-kaciriliyordu-galeri-298134 Erişim tarihi:10.10.2020.
[105]İslami Analiz.com “Eski CIA ajanından önemli itiraf: Uçaklar dolusu çocuk ithal ediyorlar” adlı haber 07.09.2020, https://www.islamianaliz.com/h/80594/eski-cia-ajanindan-onemli-itiraf-ucaklar-dolusu-cocuk-ithal-ediyorlar Erişim Tarihi 14.10.2020
[106] BBC Türkçe “Arjantin'in kayıp çocukları” 21.02.2008,
http://www.bbc.co.uk/turkish/news/story/2008/02/080221_argentine.shtml Erişim tarihi. 23.02.2021.
[107] Amerika’nın Sesi, “Epstein cezaevinde intihar etti” adlı haber. 10.08.2019, https://www.amerikaninsesi.com/a/epstein-cezaevinde-intihar-etti/5037002.html
[108] CNN TURK, “İntihar eden sapık milyarder Jeffrey Epstein Hakkında Şok Eden İddia, Öldürüldü mü?!31.10.2019 https://www.cnnturk.com/dunya/intihar-eden-sapik-milyarder-jeffrey-epstein-hakkinda-soke-eden-iddia-olduruldu-mu
[109] BBC Türkçe, “Epstein'e dava açan bir kadın: '17 yaşındayken Prens Andrew ile cinsel ilişkiye zorlandım”
adlı haber. 28.08.2019. https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-49494108
[110] Ayşe Özek Karasu, “Epstein vakasının bütün ünlüleri; Bill Clinton’dan Trump’a, Prens Selman’dan Woody Allen’a…” https://www.haberturk.com/epstein-vakasinin-butun-unluleri-bill-clintondan-trumpa-prens-selmandan-woody-allena-2503800
[111] Ayrıntılı bilgi için bkz Karasu, agh.
[112] Efe Harmancıoğlu, “Adrenochrome Serisi”, https://www.habervakti.com/dosya/adrenochrom-hakkinda-bilmedikleriniz-perde-arkasinda-kimler-var-h113576.html
[113] İstanbul Sanat Evi "J Paul Getty Museum Los Angeles" https://www.istanbulsanatevi.com/dunya-muzeleri/j-paul-getty-museum-los-angeles Erişim tarihi: 09.12.2020
[114] Bkz. https://www.youtube.com/watch?v=iHLbL0D_B3E&feature=youtu.be not: iddiaların yer aldığı youtube linklerinin ABD’de başkanlık seçimlerinin ardından yayından kaldırılmıştır.
[115] "Visit the Getty". Getty.edu. 23 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. https://www.getty.edu/visit/center/plan Erişim tarihi: 26 Ocak 2012.
[116] Steven D. Kelley “Underground City at the Getty Museum”, 24.02.2018. https://www.youtube.com/watch?v=TsM9kfzap7M Erişim tarihi. 27.02.2021.
[117] Altındal “Getty Müzesi Los Angeles” https://eminealtindal.com/2020/08/03/getty-muzesi-los-angeles Erişim tarihi: 09.12.2020.
[118]Getty Museum – Deep Underground Bunker & Other Strange Getty Family Info, https://usahitman.com/getty-deep-underground-bunker/ Erişim tarihi: 28.07.2020.
[119]Epidermal büyüme faktörü: Vikipedi Özgür Ansiklopedi
[120] Gül Fatma YARIM “Epidermal Büyüme Faktörü” (Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Veteriner Fakültesi,
Biyokimya Anabilim Dalı, Samsun, Türkiye) Filiz KAZAK (Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Biyokimya Anabilim Dalı, Samsun, Türkiye) Kocatepe Veterinary Journal Yıl: 2016Cilt: 9Sayı: 3ISSN: 2147-6853 / 2147-6853Sayfa Aralığı: 215 - 225Metin Dili:Türkçe https://app.trdizin.gov.tr/publication/paper/detail/TWpFeU5EYzNOdz09
[121] Vikipedi, https://tr.wikipedia.org/wiki/Adrenochrome Erişim tarihi: 20.12.2020.
[122] MacCarthy, Chim, Ind. Paris 55,435(1946)
[123] Çelik, agm.
[124] Milliyet “Wayfair ile yeniden gündeme gelen Adrenochrome nedir, ne anlama geliyor? Adrenochrome kullanan ünlüler kimler?” 13.07.2020
[125] Hürriyet “Sandra Bullock Açıkladı: Gençlik Sırrım Çocuk Derisi!” https://www.hurriyet.com.tr/mahmure/galeri-sandra-bullock-acikladi-genclik-sirrim-cocuk-derisi-41549887/9
[126] Volkan Çelik, “Adrenochrome Bebek Kanı Ayinleri ve Kaçırılan Yüz binlerce çocuk!” Evrenin Gizemleri.com, https://www.evreningizemleri.com/adrenochrome-bebek-kani-ayinleri-ve-kacirilan-yuz-binlerce-cocuk/
[127]Fatih YETİM,, “Adrenochrome (Adrenokrom) nedir, zenginlerin ölümsüzlük iksiri mi?” EURONEWS, 13.07.2020, https://tr.euronews.com/2020/07/13/adrenochrome-adrenokrom-zenginlerin-olumsuzluk-iksiri-mi Erişim tarihi: 21.12.2020.
[128] Milliyet, “agh , 13.07.2020.
[129] Milliyet, “Wayfair ile yeniden gündeme gelen Adrenochrome nedir, ne anlama geliyor? Adrenochrome kullanan ünlüler kimler?” 13.07.2020. https://www.milliyet.com.tr/gundem/adrenochrome-nedir-ne-anlama-geliyor-adrenochrome-kullanan-unluler-kimler-6258209
[130]Hürriyet, Sandra Bullock Açıkladı: Gençlik Sırrım Çocuk Derisi! https://www.hurriyet.com.tr/mahmure/galeri-sandra-bullock-acikladi-genclik-sirrim-cocuk-derisi-41549887/4
[131] Milliyet, https://t.ly/A9CE , 13.07.2020.
[132] Her şey Barack Obama, Bill Clinton ve Hillary Clinton'a danışmanlık yapan John Podesta'nın e-postalarının Wikileaks tarafından sızdırılmasıyla başlıyor. Ayrıntılı bilgi için bkz. https://odatv4.com/iste-pizza-gatein-perde-arkasi-1811161200.html
[133] Adrenochrome Elite - The Simpsons Lust For Blood https://www.youtube.com/watch?v=qKQyaBHK7DI ayrıca bkz. https://www.youtube.com/watch?v=NQX_1c63Vfk adrenochrome için https://www.youtube.com/watch?v=jGYTPelFoQg
[134] Adrenochrome ve Pedofili https://www.youtube.com/watch?v=-J4jHennAFM video youtube kanalında sansüre uğramıştır tamamını izlemek için https://www.facebook.com/kitaptayazmaz/videos/?ref=page_internal Ayrıca bkz. Fatih Yetim“Adrenochrome (Adrenokrom) nedir, zenginlerin ölümsüzlük iksiri mi?” Euronews, 13,07.2020, https://tr.euronews.com/2020/07/13/adrenochrome-adrenokrom-zenginlerin-olumsuzluk-iksiri-mi Erişim tarihi 21.12.2020.
[135]HABERVAKTİ, “Dünyayı Sarsan Skandal E-Ticaret Sitelerinde İnsan Kaçakçılığı”
https://www.habervakti.com/dosya/dunyayi-sarsan-skandal-e-ticaret-sitelerinde-insan-kacakciligi-h116821.html Erişim tarihi: 12.07.2020.
[136] MİLLİYET, “Wayfair iddiaları doğru mu?”https://www.milliyet.com.tr/wayfair-iddialari-dogru-mu--molatik-16303/?Sayfa=5
[137] YENİ ŞAFAK, “Sosyal medya Wayfair iddiaları ile çalkalanıyor: Kayıp çocuklar yüksek fiyatlı eşyalar üzerinden mi satılıyor?” adlı haber, https://www.yenisafak.com/dunya/wayfair-nedir-cocuklar-wayfair-ile-yuksek-fiyatli-esyalar-uzerinden-mi-satiliyor-3549035
[138] Habertürk, “Wayfair Trendyol olayında son dakika ne oldu? Trendyol'dan açıklama! Wayfair skandalı” 15.07.2020 https://www.haberturk.com/wayfair-trendyol-olayinda-son-dakika-ne-oldu-trendyol-dan-aciklama-wayfair-skandali-2745211 Erişim tarihi: 23.02.2021.
[139] HABERVAKTİ, “Dünyayı Sarsan Skandal E-Ticaret Sitelerinde İnsan Kaçakçılığı” https://www.habervakti.com/dosya/dunyayi-sarsan-skandal-e-ticaret-sitelerinde-insan-kacakciligi-h116821.html 12.07.2020.
[140] Aybike Eroğlu, “Çocuk ticareti mi yapılıyor? 10 bin dolara satılan plastik bir masa için iki cinsiyet seçeneği
çıkıyor” Yeni Şafak https://www.yenisafak.com/dunya/dunyayi-ayaga-kaldiran-wayfair-skandali-nedir-wayfair-skandalinin-turkiye-ayagi-var-mi-3549135 14.07.2020.
[141] Mehmet Toker “Ümmetin Kayıp Çocukları Kim Kime Emanet” https://www.yenihaberden.com/ummetin-kayip-cocuklari-kime-emanet-10182yy.htm , 02.07.2020.
[142] Toker, agm.
[143] Uzman Psikolog Nilüfer Şişman “Kayıp Çocuklar” https://www.tavsiyeediyorum.com/uzmanyazisi_584.htm Ekim 2009.
[144] YENİSÖZ, “Göçmen ve kimsesizler organ mafyasının hedefinde” https://www.yenisoz.com.tr/haber/gocmen-ve-kimsesizler-organ-mafyasinin-hedefinde-9156/ Erişim tarihi: 2020.
[145] YENİSÖZ, “Göçmen ve kimsesizler organ mafyasının hedefinde” https://www.yenisoz.com.tr/haber/gocmen-ve-kimsesizler-organ-mafyasinin-hedefinde-9156/ Erişim: 2020.
[146] Hürriyet, “Atatürk Havalimanı'nda yakalanan organ kaçakçısı Boris Volfman tutuklandı” 05.12.2015, https://www.hurriyet.com.tr/gundem/ataturk-havalimaninda-yakalanan-organ-kacakcisi-boris-volfman-tutuklandi-40023096 Erişim: 2020.
[147] Sezin Öney, “Görünmez dram: Kayıp mülteci çocuklar” Gazete Duvar, 11 Mart 2020
https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2020/03/11/gorunmez-dram-kayip-multeci-cocuklar
[148] Toker, agm.
[149] Toker “agm.
[150] HABER7.COM, “Almanya'nın 'göçmen çocuk' kararının altındaki ürpertici gerçek: Türkler de tehlikede” https://www.haber7.com/dunya/haber/2951168-almanyanin-gocmen-cocuk-kararinin-altindaki-urpertici-gercek-turkler-de-tehlikede ,10.03.2020.
[151] HABERTÜRK, “Avrupa’nın vize verdiği 10 bin göçmen çocuktan haber yok” adlı haber https://www.haberturk.com/avrupa-nin-vize-verdigi-10-bin-gocmen-cocuktan-haber-yok-2229661
[152] GÜNEŞ, “Tarihin en büyük insanlık suçu”adlı haber. 22.11.2018, https://www.gunes.com/gundem/tarihin-en-buyuk-insanlik-sucu-930632
[153] TRT HABER “Türkiye İnsanlık Dışı Bir Pazar Kaçak Organ Piyasası”
https://www.trthaber.com/haber/turkiye/insanlik-disi-bir-pazar-kacak-organ-piyasasi-422322.html
[154]Clearharmony.net, Yeni Rapor: “Reform İddialarına Rağmen Çin'de Organ Nakli Devam Ediliyor”Yeni Rapor: “Reform İddialarına Rağmen Çin'de Organ Nakli Devam Ediliyor”, 20.07.2018, http://www.tr.clearharmony.net/articles/a120449-Yeni-Rapor-%E2%80%9CReform-Iddialarina-Ragmen-Cin-de-Organ-Nakli-Devam-Ediliyor%E2%80%9D.html#.YDqajFUzbIU Erişim tarihi: 2021.
[155]Yeni Söz, “Göçmen ve kimsesizler organ mafyasının hedefinde” adlı haber, https://www.yenisoz.com.tr/haber/gocmen-ve-kimsesizler-organ-mafyasinin-hedefinde-9156/
[156] OdaTV, “Parasını ödemeyen mültecilerin organları satılıyor” https://odatv4.com/parasini-odeyemeyen-multecilerin-organlari-satiliyor-0507161200.html
[157] Yeni Şafak, “BAE-PKK hattı çocuk ticareti: Zayed Suriye'den organ ticareti için binlerce çocuğu kaçırdı” 27.06.2020. https://www.yenisafak.com/dunya/bae-pkk-hatti-cocuk-ticareti-zayed-suriyeden-organ-ticareti-icin-binlerce-cocugu-kacirdi-3546876 Erişim: 2021.
[158] Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü, “Cinsel suçlar”, http://www.asayis.pol.tr/cinsel-suclar
[159] EGM, agm.
[160] EGM, agm.
[161]EGM,Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele (31.03.2020). https://www.egm.gov.tr/insan-ticareti ayrıca bkz. https://www.jandarma.gov.tr/
[162] YENİSÖZ, Göçmen ve kimsesizler organ mafyasının hedefinde https://www.yenisoz.com.tr/haber/gocmen-ve-kimsesizler-organ-mafyasinin-hedefinde-9156/
[163] UNICEF.ORG; “UNICEF: Avrupa'daki mülteci ve göçmen çocukların sayısında ciddi artış gözleniyor”, 13.11.2015, https://www.unicef.org/turkey/bas%C4%B1n-b%C3%BCltenleri/unicef-avrupadaki-m%C3%BClteci-ve-g%C3%B6%C3%A7men-%C3%A7ocuklar%C4%B1n-say%C4%B1s%C4%B1nda-ciddi-art%C4%B1%C5%9F-g%C3%B6zleniyor
[164] UNICEF, “Mülteci ve göçmen krizi kaçakçılar için büyük bir ticaret haline gelirken yarım milyon çocuk da sömürü riski altında”, 02.09.2016,
[165] F. Owen Korkut, Okul Temelli Önleyici Rehberlik ve Psikolojik Danışma. Ankara: Anı Yayıncılık, 2007.
[166] Prof. Dr. Kültegin Öğel “Çocuk Suç ve Bireyselleştirilmiş İyileştirme” 2014.
http://www.ogelk.net/Dosyadepo//cocuk%20suc%20bireysellestirilmis%20iyilestirme.pdf
[167] Hatice Özdemir Tosun, “Uyuşturucu satıcıları Suriyeli ve Afgan çocukları kullanıyor”, Anadolu Ajansı, 08.02.2018. https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/cumhuriyet-savcisi-yuceturk-uyusturucu-saticilari-suriyeli-ve-afgan-cocuklari-kullaniyor/1057507
[168] Sırrıberk Arslan, “Terör örgütü PKK'nın 3 bin 250 çocuğu kaçırdığı ortaya çıktı! İşte PKK inlerinden görüntüler” Sabah.com.tr, 12.Ekim.2020, https://www.sabah.com.tr/gundem/2020/10/12/son-dakika-teror-orgutu-pkknin-3-bin-250-cocugu-kacirdigi-ortaya-cikti-iste-pkk-inlerinden-goruntuler
[169] Arslan, agh.
[170] Sputniknews, “ABD’de 'Unutulmadı Operasyonu': Kayıp olan 39 çocuk kurtarıldı”,
[171] Umut Yakar, “Snapchat’te Çocukları Hedef Alan Uyuşturucu Tehlikesi”, Webtekno.com, 21.01.2020, https://www.webtekno.com/snapchat-uyusturucu-tehlikesi-h84088.html
[172] TBMM Araştırma Komisyonu genel kurul toplantı tutanağı Kayıp Çocuklar Başta Olmak Üzere Çocukların Mağdur Olduğu Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma komisyonu(10/090.190,210,235,312,433,438,466,474,496,531,539,558,563,564,565,566,567,568,569,570,571,572,573,574) https://www.tbmm.gov.tr/komisyon/denetim/kayip_cocuklar/genel_kurul_tutanaklari.htm
[173] TRT HABER “Türkiye İnsanlık Dışı Bir Pazar Kaçak Organ Piyasası” 09.07.2019.
https://www.trthaber.com/haber/turkiye/insanlik-disi-bir-pazar-kacak-organ-piyasasi-422322.html Er. 2020.
[174] TBMM adı geçen tutanak.
[175] Servet Avşar, “Birinci Dünya Savaşı’nda Casusluk Okulları, Casusluk Uygulamaları ve Osmanlı Devleti’nin Casusluğu Önleme Faaliyetleri”, Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, cilt 2 sayı 3, yıl 2018, s. 3-4.
[176] Servet Avşar, agm., s. 5.
[177] Yeni Şafak, “Okullara Çocuk Ajanlar”, https://www.yenisafak.com/hayat/okullara-cocuk-ajanlar-250283
[178]“İngiliz hükümetinden alkolle savaşta çocuk ajan”,
[179] Hürriyet, “Çocuk ajan tartışması”, Bkz:
https://www.hurriyet.com.tr/dunya/cocuk-ajan-tartismasi-ulkeyi-karistirdi-40902908;
http://www.sanalbasin.com/ingiltere039de-039cocuk-ajan039-skandali-26097753/ ;
https://www.trthaber.com/haber/dunya/ingilterede-cocuk-ajan-skandali-ulkeyi-karistirdi-376211.html
[180] P. A Prioreschi “History of Medicine: Byzantine and Islamic Medicine.” ABD: Horatius Press; 2001:205–10.
[181] Hakan Ertin, M. Kemal Temel ; “İnsan Üzerindeki Deneyler ve İlgili Etik–Yasal Metinler” Anadolu Kliniği Tıp Bilimleri Dergisi 21(3):223-223 DOI:10.21673/anadoluklin.254227 September 2016 https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/220489
[182] Nazi Almanya'sının en büyük toplanma kamplarından biri olan Buchenwald'da 1937-1945 döneminde yaklaşık 250 bin esir yer almıştı. Kampta öldürülen esir sayısının 50-70 bin olduğu tahmin ediliyor. Kampta tıbbi deneylerin yanı sıra hormon deneyleri yapılıyordu. Aşı deneyi sırasında çeşitli hastalıkların aşılandığı esirler acıdan kıvranarak can veriyordu.
[183]Sputniknews, “Almanya sığınmacıları eski Nazi toplama kampına yerleştiriyor” 13.09.2015,
[184] “Tarihin en korkunç deneyleri” 28.07.2016, https://www.cnnturk.com/yasam/tarihteki-en-korkunc-deneyler
ayrıca bkz. https://www.tarihiolaylar.com/galeriler/tarihin-en-korkunc-deneyleri-583
ek olarak bkz. https://www.sozcu.com.tr/hayatim/yasam-haberleri/tarihin-en-korkunc-deneyleri/?_szc_galeri=1
[185] Bu haber Jerusalem Online sitesinde yayınlanmıştır. 18.062017. https://meydan.org/2017/06/18/israilin-yemenli-cocuklar-uzerinde-yaptigi-deneyler-fotograflarla-kanitlandi/
[186] “İsrail, Yemenli Yahudilerin çocuklarını çalıyormuş” 06.08.2016
https://haber.sol.org.tr/dunya/israil-yemenli-yahudilerin-cocuklarini-caliyormus-164726
[187] H. Ertin “Gen teknolojisi ile ilgili etik bildirgeler ve yasal düzenlemeler” [doktora tezi]. İstanbul: İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı; 2003.
[188] Hakan Ertin, M. Kemal Temel agm. s.12
[189] Hürriyet, “Avrupa’da 96 Bin Göçmen Çocuk Kayıp” adlı haber. https://www.hurriyet.com.tr/gundem/avrupada-96-bin-multeci-cocuk-kayip-41127819 Erişim tarihi:28.09.2020.
[190] TBMM adı geçen tutanak.